Peygamber Efendimiz Ve Şeytan Arasındaki Konuşma

4.3K 120 17
                                    


Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin SECERET ' ÜL KEVN eserinden özetlenerek alınmıştır. Muaz b, Cebel rivayet ediyor :
- Bir gün Resullullah (s.a) ile beraberdik. Ansardan birinin evinde toplanmıştık.. Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık.
Bu arada, dışarıdan bir ses geldi :
- Ev sahibi..... içerdekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var.
Resullullah (s.a) Efendimiz,
-Bu seslenen kimdir bilir misiniz?
-En iyi bilen ALLAH ve Resuludur.
- O, lain iblistir. 'Şeytandır' Allah'ın laneti onun üzerine olsun.
Hz. Ömer :
-Ya Resullullah , bana izin veriniz onu öldüreyim.
- Dur ya Ömer , biliyomusun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir... Öldürmeyi bırak. Kapıyı ona açın gelsin... O buraya gelmek için emir almıştır. Diyeceklerini anlamaya çalışınız. Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz.
Kapı açıldı...
Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu.
Sonra, şöyle bir selam verdi ;
- Selam ya Muhammed ; selam size ey cemaat-i müslimin.
- Selam Allah'ındır ya lain. Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş?
- Benim buraya gelişim kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim.
- Nedir o mecburiyetin ?
- İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi. Ve dedi ki ;
"Allah-ü Taâlâ sana emir veriyor : Muhammed 'e gideceksin. Ama düşük ve zelil bir halde. Tevazu ile. Ona gideceksin ve ademoğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın. Onları nasıl aldattığını söyleyeceksin bir bir ona. Sonra o sana ne sorarsa doğrusunu diyeceksin."
Sonra ... Allah-ü Taâlâ buyurdu ki :
"Söylediklerine bir yalan katarsan , doğruyu sölemezsen .... seni kül ederim ; rüzgara savurur ... Düşmanlarının önünde, seni rüsvay ederim."
İşte ... böyle ; ya Muhammed , o emir üzerine sana geldim. Arzu ettiğini bana sor . Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem ;düşmanlarım benimle eğlenecek. Şu muhakkak ki , düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.
Bundan sona Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle sordu :
- Madem ki , sözlerinde doğru olacaksın. O halde bana anlat :Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ?
Şeytan şu cevabı verdi :
-Sensin ya Muhammed. Allah' ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur. Sonra senin gibi kim olabilirki?
- Benden sonra , en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?.
- Müttaki bir gence ki ... varlığını Allah yoluna vermiştir.
- Sonra kimi sevmezsin ?
- Kendisini sabırlı bildiğim , şüpheli işlerden sakınan alimi ...
-Sonra ?
- Temizlik işinde ... yıkadığı yerleri üç defa yıkamayı adet eden kimseyi.
-Sonra ?
- Sabırlı olan bir fakiri ki ; ihtiyacını kimseye anlatmaz... Halinden şikayet etmez.
-Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nerden bilirsin ?
-Ya Muhammed, ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı , onun sabrını ; halinden , tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım.
-Sonra kim ?
- Şükreden zengin.
- Peki, ama zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın ?
- Onu görürsem ki , aldığını helal yoldan alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki : şükreden bir zengindir.
Resullullah (s.a.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu :
- Peki, ümmetim namaza kalkınca , senin halin nice olur?
- Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar . Titrerim.
- Neden böyle olursun ; ya lain ?
- Çünkü bir kul , Allah için secde edince bir derece yükselir.
- Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun ?
- O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar.
- Peki ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun ?
O zaman da çıldırırım.
- Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun ?
O zaman da, eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
- Peki ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır ?
- Ha, işte.. o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren , bir testere alır eline , ve beni ikiye böler.
-Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre ?
- Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki ;
1 - Allah-ü Teala, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler.
2 - O , sadaka veren kimseyi halkına sevdirir.
3 - Allah-ü Teala, onun verdiği sadakayı , cehennemle arasında bir perde yapar.
4 - Allah-ü Teala, belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.
Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ashabı hakkında bazı sorular sordu :
-Ebubekir için ne dersin ?
- O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi... İslam'a girdikten sonra nasıl bana itaat eder ?
- Peki, Ömer b. Hattab için ne dersin ?
- Allah'a yemin ederim ki ; her gördüğüm yerde ondan kaçarım.
- Peki , Osman b. Affan için ne dersin ?
- Ondan utanırım ... hem de çok ... Nasıl ki , Rahman' ın melekleri de ondan utanırlar...,
- Peki, Ali b. Ebutalib için ne dersin ?
-Ah onun elinden bir kurtulsam... O, kendi başına kalsa ; ben kendi başıma kalsam... O beni bıraksa.... ben de onu bıraksam .. Ben onu bırakırım ; ama o beni bırakmaz.

Korkunç BilgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin