intikam

529 30 7
                                    

Birkaç günün sonunda Furkan babamı bulmuştu. Yine kulübede olmalıydı. Kahvaltıyı hazırlamak bana kalmıştı. Yaklaşık bir saat sonra kahvaltı hazırdı. Gülmeyin hamarat degildim. Ve uyuşturucunun dozunu arttırmıştım. Furkan'ın odasına gittim. Ve gördüğüm manzara karşısında kızarmıştım. Hadi ama bulduğum kızlar yetmiyordu bu çocuğa. Oda benim geldiğimi fark etmiş olacak ki hemen toparlandı. Özür diledi. Odadan çıktım.

Birbirimizin yüzüne bakmadan kahvaltımızı bitirdik. Sofrayı topladım ve arabaya atladık. Kulübeye doğru yola çıktık. Yoldayken bana emin olup olmadığımı sordu. Beni benden daha çok düşünüyordu ama emindim. O şerefsiz herif yüzünden hayatım kararmıştı. Cinsellikten soğumuştum. Aşk duygusunu hiç tatmamıştım. Hepsi onun yüzündendi ve cezasını çekmeliydi.

Aklımda manyakça düşüncelerle kulübeye girdim. Orada karşımda duruyordu. Moruk yaşlanmamıştı. Eh tabi insanların acısından besleniyordu.
Yanına gittim ilk olarak yüzüne tükürdüm ve konuşmaya başladım.

"Sss moruk hatırladınmı beni. Hani zamanında karını döverek öldürmüştün ve benide sokağa atmıştın. Ha ama hatırlayamazsın çünkü bir sürü çocuğun vardır eminim. Ben Alina hani şu günlük dövdüğün. Başıma gelenleri öğrenmek istermisin??"
"Kızım Alina yapma. Yalvarırım nolur affet acı bana "
Sürtükçe kahkaha attım. Orman inlemişti.
"Acımak. Ne kadar komik bir kavram. Neden acicakmışım!? Sen bana acıdınmı??"
Konuşarak zaman harcıyordum. elime zinciri aldım ve yavaş yavaş boynuna dolamaya başladım. Hafiften kan akıyordu. Uzattığım tırnaklarımı boynundaki damara sapladım ve kanamasını sağladım her tarafım kan olmuştu. Babam acı içerisinde inliyordu. Acımak yoktu. Sürünmesi gerekiyordu. Onu öldürmeyecektim. Gün gün gelip ona acı verecektim. Koluna adımı derin harflerle kazıdım. Kocaman harflerle. Bana yalvaran gözlerle bakıyordu. Haketmişti şerefsiz. Kan kaybediyordu. Umrumda değildi. Ona bağırarak ağlamaya başladım.

Gözlerimi açtığımda her zamanki gibi yanımda furkan vardı yatağımda uzanıyordum.

"Öldümü it herif?"
"Hayır"
"Bana ne oldu?"
"Sinir krizi geçirdin. Boynuna doladığın zinciri çözdün ve rastgele savurmaya başladın. İki üçü kafasına geldi ama ölmedi."
"Sürünsün. Furkan odadan çık. Duş alcam"

Ses etmeden odadan çıktı. Ruhsal açıdan çok sinirlenmiştim. Fiziksel acıyla kendimi rahatlatacaktım. Küvete kaynar suyu doldurdum. Her taraf buhar içindeydi. Furkanı keserken kullandığım jiletlerden birini elime aldım. Kaynar suya girdim. İrkilmiştim pişiyordum. Koluma derin kesikler attım. Ve suyun kan kırmızı oluşunu seyrettim. Yavaş yavaş. Bir kaç kesikte bacağıma attım. Canım çok yanıyordu. Ama aldırış etmedim. Bir kaç saat sonra uyandığımda su soğumaya başlamıştı. Ve furkan kapıyı yumrukluyordu. Ben ses vermeyince kapıyı kırdı. Üzerime havlu geçirdi ve beni azarlamaya başladı. Onu dinlemiyordum. Odama gittim ve üstümü giydim. Yaralarım çok acıyordu. Ben mazoşist değildim. Sadece insanlara acı vermekten zevk alıyordum. Bana yalvarmalarını dinlemek hoşuma gidiyordu. Furkan banyoyu hallettikten sonra yanıma geldi ve kesikleri temizledi. Ardındanda sardı. Salona götürdü. Uyuşturucuya ihtiyacım olduğunu biliyordu. Beyaz aşkı çıkarttı ve masaya döktü. Güzel uzun ve düz bir çizgi haline getirdi. Tozu içime çektim.

Yaklaşık 14 saat uyumuştum. Furkan kahvaltıyı hazırlamıştı. Ama sesi gelmiyordu. Masada bir not vardı. Elime aldım. Okumakta zorluk çektim görüşüm çok bulanıktı.

Kahvaltını yap.
Araç gönderdim üzerine güzel bir şeyler giy sana sürprizim var.
Saat 22:22 de hazır ol.

Neden bana emir veriyordu ki. Gıcık kahvaltımı yaptım. Topladım. Biraz içki içtim. Biraz uyudum saat 20:00 dı. Hazırlanmak için odama gittim. Dolabım siyahtan oluşuyordu. Siyah bol bir etek. Üstüne siyah geniş bir kazak geçirdim. Siyah supramı giydim. Birde fileli çorap. Saçımla hiç uğraşmadım. Saatimi takıp kapıya geldim. Saat 21:30 du. Tam 22:22 de karanlık bir sokakta durdu araba. Bu neydi şimdi.

Furkan geldi kapıyı açtı ve beni indirdi. Konuşmuyordu elimden tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Sonra ileride ışık belirdi. Sanırsam bar gibi bi yere gidiyorduk.

Yanılmamıştım. Son ses müzikli bir ortam. Her türden içki ve uyuşturucu. Furkan'a sarıldım ve teşekkür ettim. Önce içkilerle kafayı buldum. Sonra uyuşturucu. Evet bebeğim hayat bu kafam en güzel kıvama geldiği anda dans etmeye başladım. Vücüdüm müziğe göre şekilleniyordu. Saatlerce dans ettim. Sorunsuz bir şekilde.

Yorulmaya başlamıştım. Gözlerim Furkan'ı ararken müzik kesildi. Ve konuşan Furkan dı.

"Bildiğiniz gibi bu gün Alina'nın doğum günü. Ve bu eğlencede onun doğum günü içindi. Doğum günün kutlu olsun prenses."
Oha amk benim doğum günüm bu günmüymüş. Yha bu çocuk neydi böyle yha. Yanına gittim sahneye çıktım. Furkan'a kocaman sarıldım. Benim hem babam gibiydi hemde bodyguardım gibi. Hatta o benim her şeyimdi. Dün yaramazlık yaptığımda beni annem gibi azarlamıştı. Hem baba sıcaklığı vardı hemde bir arkadaş.

"Ahh sanırsam konuşmam gerekiyor. Ama ben ne diyeceğimi cidden bilmiyorum. Diyeceğim tek bir şey var oda Furkan mükkemmel biri. Ve bu gün geldiğiniz için teşekkür ederim."
Gelenlerden bir kaçını tanıyordum bunlar Furkan'ın ayak işlerini halleden çocuklardı.
Hediyeler verildi. Çok mutluydum. Mükkemmel gidiyordu.

Furkan hediye olarak babamı öldürmeme izin verecekti. Süper. Arabaya atladık ve işkence kulubemize gittik.

Babamı başından aşağıya kaynar su dökerek uyandırdım. Babamın kanını tatmayacaktım acı vererek öldürecektim.

İlk olarak dünki yaraların üzerine alkol döktüm. Sonrada kezzap. Yanıyordu. Zevkin doruklarına çıkmıştım. Her tarafını kestim. Göz bebğinin içinede kezzap döktüm. Kendinden geçmek üzereyken boynunu kırdım. Elveda şerefsiz. Dünyadan bir pislik daha silinmişti. Kurbanlarımı seçiyordum hepsi pislikti. Kötüleri öldürüyordum.

Eve gittim ve derin bir uykuya daldım. .

PiskomanyakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin