Umarım beğenirsiniz canlarım :) ❤
Güneş'in ışığı her yanı sarmış, ama bir türlü evren'e ulaştıramamıştı. Karanlığ'ın kızıydı o. Hem karanlıktan korkar hem de karanlığı severdi genç kız. Değişik bir kişiliği vardı. 20 yaşında olmasına rağmen bir tane bile sevgilisi olmamıştı. Aslında gerek duymamıştı yeşil gözlü.
Elindeki sigaradan bir fırt daha çekerek yere fırlattı, sonradan şirkete girdi. Bu sefer üst kata çıkmadı genç kız cahit'i arayarak yanına gelmesini söyledi. Cahit geldiğinde birlikte dışarı çıkıp arabaya bindiler.
Cahit derin bir nefes alıp,
"Evren hanım mazur görün ama eğitim kampında ki adamlar neye lazım ?"
"İntikam" dedi yeşil gözlü. Yutkundu,
"Siktiğimin akıl hastanesinde ki insanlardan, ailemi öldüren insanlardan, kısaca herşeyden."
Cahit birşey demeyerek arabayı sürmeye devam etti.Yarım saat sonra ormanlık bi alana gelmişlerdi. Herşey yerli yerindeydi. Eğitim verilecek alanlar, yemekhane, kamp çadırları, tuvalet&banyo alanı gibi gerekli şeyler. Kampta ki insanlar herşeyden soyutlanmış gibi sadece içinde bulundukları eğitime odaklıydılar. Yeşil gözlü eğitim veren komuta'nın yanına doğru ilerledi. Komutan kendine doğru gelen kızı tanıdı ama ne için gelmişti ki buraya? Genç kız komuta'nın karşısına gelerek konuşmaya başladı,
"Adam lazım."
Komutan merakına yenik düşerek,
"Ne için ?"
Sabır dilercesine yukarı baktı genç kız ardından keskin bir sesle,
"Seni ilgilendirmez!" dedi.
Komutan daha fazla konuşmayarak adamları toplamaya başladı,
"Herkes buraya toplansın hadi seçim var!"Gelenler aralarında fısıldayarak "ne seçimi bu?" "kim seçicek bizi?"diye uğultu halinde ses kirliliğine yol açıyorlardı.
Genç kız bu uğultudan sıkılmış olacakki,
" Yeter!" diye bir emir bıraktı havaya. Bütün gözler kıza çevrilmiş ama ağızlarından tek bir kelime çıkmamıştı. Yeşil gözlü komuta'na doğru eğilerek,
"En kötüsü var mı ?" diye sordu.
Komutan kendinden emin bir şekilde,
"Hepsi en iyi şekilde eğitilmiştir, en kötüsü gibi bir şey söz konusu olamaz." dedi 32 diş sırıtarak.
Genç kız keyif veren bir sesle,
"O zaman en iyi adamın karşıma gelsin" dedi göz kırparak.Komutan düşündü bir süre, 20 kişinin arasından en güvendiği ve en iri olanını seçti.
"Ali gel buraya! Geç karşıya."
Ali anlamaz gözlerle karşısındaki genç kıza baktı. Güzeldi hemde fazlasıyla, soğuk ama mükemmel gözleri vardı.
Evren kendini gözleriyle süzen adama bakıp,
"Süzmen bittiyse, dövüşücez."Genç adam irkilerek kendine geldi, içinden kahkaha attı bu çelimsiz kızla mı dövüşecekti ? Adil olmazdı ama kendisi kaşınmıştı, benden günah gitti diyerek kıza doğru yaklaşmaya başladı. Genç kız yerinde durarak bir avcı gibi avın'ın harekete geçmesini bekledi. Adam tam çenesine sağ kroşe atacakken genç kız eliyle adamın bileğini tutup karnına tekme attı. İki büklüm oldu ama pes etmedi. Tekrar hızlı bir şekilde gelerek karın hizasına doğru tekme atacakken genç kız eğilip adam'ın hamlesini boş bıraktı. O sırada ayağını tutup hiç acımadan çat diye ses geldi ardından adam'ın acı çığlıkları.
Komutan bu durumdan hiç memnun olmuşa benzemiyordu, halbuki en güvendiği adamıydı. Genç kız komutan'ın yanına giderek alay dolu bir sesle,
"Bunlar mı en iyi?"
Komutan kızarıp bozarmaya başladı. Çelimsiz bi kız nasıl olurda bu kadar kalıplı bir adamı dövebilirdi ki ? Sinirli bir sesle,
"Bunu bende bilmiyorum genç bayan, fakat adam seçmek isteyen sizdiniz, beğenmemeniz karşısında birşey yapamam."
"Ben begenmedim demedim ki , sadece fazla kendine güvenen ama bir bok bilmeyen topluluk görüyorum karşımda."Komutan daha fazla dayanamayarak kulübesine doğru yol aldı, ağzında gevelediği küfürler eşliğinde.
Evren daha fazla oyalanmayarak 5 tane gözüne kestirdiği adamları cahit'e söyleyip hazırlamasını istedi. Kendiside araban'ın anahtarını alıp eve doğru sürmeye başladı.Ev'in önüne geldiğinde saat 11:30 du. Oflayarak başını direksiyona koydu genç kız, bugün hira'yı üzmüştü. En yakın dostunu, herşeyini. Kendini durduramamıştı işte ona zarar veriyordu. Hira'nın desteğini görebiliyordu fakat her zaman yaptığı gibi ona zarar veririm düşüncesiyle ondan uzak durmaya çalışıyordu genç kız.
Arabadan inip kapıları kilitleyerek eve doğru yürüdü. Kapıyı çaldı. Biraz bekledikten sonra hira'nın şişmiş kızarık gözleriyle karşılaştı. Kaşlarını çatıp, içinden kendine lanetler yağdırarak içeri girdi. Hiç birşey söylemeden üst kata çıktı, kıyafetlerini çıkarıp duşa girdi.
Soğuk. En asil ve güzel kelime. Soğuğu damarlarına kadar hissetti yeşil gözlü bundan memnundu, alışmıştı çünkü. Duşun'u alıp bornozunu giyerek odaya geçti. İç çamaşırlarını giyerek dolabından eşya aramaya girişti. Eline siyah pantolon ve gece mavisi sweet alarak üstüne geçirdi. Saçlarını kurulayarak at kuyruğu yaptı ve aşağıya indi. Hira ifadesizdi bir noktaya takılı kalmış boşluğa doğru ilerliyordu.
Genç kız bu görüntüye daha fazla dayanamayarak hira'nın yanına gitti. Elini omzuna koydu yanındayım dercesine. Ama hira'nın hiç olmadığı kadar canı yanmıştı. İfadesiz bir şekilde,
"Dokunma" dedi.
Evren ısrarcıydı, böyle bırakamazdı can dostu'nu, samimi umduğu bir sesle,
"Kusura bakma. Sadece biliyosun yemek konusunu."Hira sıktı kendini sabır diyerek ama başaramadı bütün öfkesini kusmaya başladı,
"Ne evren ne ! Bütün acıları sen çekmiyosun anladın mı ! Herkes çekiyo can dost'un cekiyo ve sen bunu görmüyosun, körsün. Tamam yemek yiyemiyo olabilirsin ama benim için de deneyemez misin ? Bu kadar mı gözünde değersizim ? Bir kere benim attığım adıma karşılık ver. Sana yardım etmeye çalışıyorum, sen bok yoluna gidiyorsun. Yapma ne kendini üz ne de beni." diyerek içini boşalttı. Hira sert çıkışmıştı farkındaydı ama içinde olanlardı bunlar zaten bunları söyledikten sonra pişman olması cabasıydı.
Evren sindiremedi bu sözleri ama karşılık verdi,
"Değiştim demiştim."
Hira öfkeyle,
"Değişmeni sikeyim" diyerek üst kata çıktı. Yeşil gözlü biliyordu böyle olacağını. Herşeyin sonunda gene yanlızlığıyla tek başına kalmıştı. Üst kata çıkarak odasına girdi , tekrar dosyaları eline aldı.İlk akıl hastanesindeki kendine en fazla zarar veren bir erkek hademenin işini görecekti. Siyah kapşonlu montunu giyip, silahını alarak aşağıya indi. Cahit'i arayıp adamların evin önüne gelmesini söyledi.
Onları beklerken bi sigara yaktı genç kız. 5 dakika sonra araba'nın içinden adamlar birer birer çıkmaya başladı. Son fırtı da çekip yere fırlatarak adamlara doğru ilerlemeye başladı. Hepsi günün aydınlığında siyah bir şeytan gibiydiler. Genç kız otoriter bir sesle,
"Bundan sonra benim için çalışacaksınız."
İçlerinden biri kıs kıs gülerek pişkin bir tavırla,
"Niye, senin gibi birisine çalışalım ki ? "Evren kendinden emin bir sesle,
"Çünkü ben öyle istiyorum. Bakın beyler burda benim kurallarım geçerli, sizi oradan boşu boşuna almadım, karşınızda bir erkek yok bir kız var ve ona göre davranın" diyerek göz kırptı.
İçlerinden sövmeye başlamışlardı bile genç kıza.
"Şimdi 4 kişi bu ev'in güvenliğinden sorumlu olacak, eğer içerdeki kız'ın saçının teline zarar gelirse hiç birinizi yaşatmam."Düşmanları onun öldüğünü sanıyorlardı fakat birisi yardım etmiş ölmek için yaşamaya başlamıştı genç kız. Elbet öğreneceklerdi yaşadığını, öğrendikleri anda da zarar vermek icin harekete geçeceklerdi. Kendinde değildi genç kız hira'ya birşey olmasın yeterdi. Evren biraz önce kendine kafa tutan erkeği geride bırakarak 4 kişiyi eve gönderdi . 2 adam ön tarafta, 2 adam da arka tarafta yerlerini aldılar.
Adama bakarak,
"Adın ne senin ? " dedi.
"Bora"
"Güzel isim, şimdi takip et beni " diyerek arabaya doğru ilerledi. Arabaya bindi arkasından da bora bindi. İntikamın verdiği hırsla tekerleklerin asfalttaki çığlıklarını umursamadan akıl hastanesine doğru sürmeye başladı genç kız.Ağacın altına gelerek arabayı durdurdu genç kız. Bora merakla,
"Niye buraya geldik" diye sordu.
Yeşil gözleri kırmızıya dönmeye başlamıştı bile. Keyifli bir sesle,
"Hiç birini zevkle öldürdün mü?"
Bora sakin bir sesle,
"Hayır sadece atış talimatı yaptım" dedi.
Genç kız kendini tutarak içinden gülmeye devam etti. Korkutucu bi o kadarda etkileyici bir sesle,
"Bu gece sana öldürmenin zevkini tattıracağım."Kısa bir bölüm oldu ama dolu kafayla yazdım kusura bakmayın :) Okuduğunuz için teşekkürler ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❄LAVİNİA❄
Chick-LitSadece intikam istiyordu genç kız. Ölmek için yaşıyordu Evren. Ölüm çiçeğiydi o. Herkesin imrendiği, ona benzemek istediği ilâhi bir çiçek. Kendini değil başkalarını öldürmekle görevlendirilmişti.