Bölüm 21: Şah Mat ⚡

453 60 70
                                    

YUSUF :

Adam, işini sessizce yapıyor ve bir yandan da etrafını kolluyordu. Kendisini profesyonel birisi gibi görse de öyle olmadığı yaptığı hatalardan anlaşılıyordu. Dişlerinin arasına sıkıştırdığı el feneri ile gecenin karanlığında kaybolmuş anahtar deliğini güya aydınlatmaya çalışıyordu ama fenerden yansıyan ışık, kilit deliği hariç her tarafı aydınlatıyordu. Bu durum başını sabit tutamamasından kaynaklanmıştı. Alt dudağından akan salyayı net bir şekilde görebiliyordum. Uğraşmalar sonucunda bir neticeye varamayınca saçını kapatmış ve kaşlarının hizasına kadar inen siyah bereyi eliyle bir yandan geriye çekmeye çalışıyor ve içinden de " Off " diyordu. Başındaki siyah berenin kendisini rahatsız ettiği hareketlerinden anlaşılıyordu. Son defa bir " Off " çekerek bereyi düzeltmeyi bıraktı ve başından çekip yere koydu. Ya yorulmuştu ya da işinin uzaması canını sıkmıştı. Ağzında daha fazla tutamadığı el fenerini avucuna aldı ve dizlerinin üzerine çöktü. Artık çevresine bakmayı bırakmıştı. Sadece kapının kilidine odaklanmış durumdaydı. El fenerini kilidin deliğine dayadığı yetmezmiş gibi başını da yaklaştırmıştı.

" Bu fırsatı bana vermeyecektin işte. " dedim ve bir yılan gibi soğuk kanlılığımı bozmadan iki üç metre önümdeki ağaca doğru sessizce ilerledim. Sırtımı ağacın gövdesine yasladım ve adamı bir süre daha izledim. Arkasına yaklaştığımda oyun sırası bendeydi. Bir elimi ağzına dayayarak ses çıkarmasını engelledim. Çırpınmaya başladı ama boynuna doladığım kolumdan kurtulması imkansızdı. Yerde duran torna vidayı kaptığım gibi boğazına dayayarak:

" Nefes borundan bir delik açmamı istemiyorsan direnme. " dedim.

Ne olduğuna anlam vermemişti adam. Böyle bir şey senaryoyla ilk defa karşılaşmıştı. Boğazına dayadığım torna vidanın sivri ucunu hissetmiş olacaktı ki korkuyla karışık heyecanını önce kalbine sonra da vücuduna enjekte etmişti. Kalbinin hızlı bir biçimde atışını aldığı nefesinden anlayabiliyordum. Bunlar keskin ve kısa kısa alınan nefesleri. Boynunu kıpırdatmayı bırakmıştı ama kollarını ve bacaklarını hareket ettirip direnmeye çabaladı.

" Seninle mi uğraşacağım be. " dedim ve elimdeki torna vidayı bacağına sapladım. Can çekişen kurbanlık gibi debelenmeye çalışan adam, bacağına aldığı darbe ile bir anda korktu ve sakinleşti uysal bir hayvan gibi.

Vakit kaybetmeden bahçenin arka tarafına doğru adamı sürükledim ve duvara yasladım. Tam sorguya başlarken duvarın üzerinden birisi sıçradı ve arkama geçti. Kim olduğunu görememiştim. Her ihtimali düşünerek arkamı kollamak için ayağa kalktım ve elimdeki kana bulanmış torna vida ile kendimi korudum.

Kana bulanmış torna vidayı sallayarak karanlığa doğru bir kaç adım ilerledim.

Zifiri karanlıktan bir ses geldi: " Yusuf. " dedi ve kendini gösterdi. Bu Nuri Abi ' ydi.

Yanıma yaklaşarak konuşmasına devam etti. Elindeki telefonu pijamanın cebine koyarak:

" Beni de mi öldüreceksin koçum? " dedi.

" Senin burada ne işin var abi? Hem de bu saatte. " diye sordum. Nuri Abi ' yi bu saatte karşımda görünce şaşırmıştım. Bu durumu belli etmemeye çalışsam da konuşmam beni ele vermişti.

" Sadece senin uykun kaçmamış demek ki. Akşam yemeğini fazla kaçırmışım herhal. Bahçedeki kamelya da oturup soda içerek midemi rahatlamak için uğraşıyordum. Bilirsin kulağım ses konusunda hassastır. " dedi.

" Anladım Nuri Abi. " dedim.

" Bu adam kim? Bacağındaki yaraya bakarsak tanıdık biri olmadığını görebiliyorum. " dedi.

✏  EZMÂR  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin