YUSUF :
" Sen! " dedim. Gördüklerim karşısında şaşırmıştım. Dalgınlığıma gelseydi Kerziban Hanım ' a vuracaktım. Keşke öyle bir durum olsaydı da bütün sinirimi yumruklarımla boşaltsaydım. Aslına bakılırsa bunu istemiştim ama kendim için değil o çocuklar için. Havada asılı kalan yumruğuma zor hâkim oldum. Peşimi bırakmayıp sürekli kulağıma fısıldayan şeytan, şimdi neredeydin? İşte senin zamanın. Kulağıma fısılda da yumruğumu indireyim çenesine.
Kerziban Hanım ' ı yerden kaldırdım ve: " Beni neden takip ediyordun? " dedim. Bakışlarımı keskinleştirip gözlerinin içine baktım. Sesimi de kalınlaştırmıştım ama Kerziban Hanım için bir anlam ifade etmiyordu bu sinirli tavrım.
Elbisesine geçmiş tozu, elleriyle temizledikten sonra beni okulun duvarına iteledi ve bedenini bana yanaştırarak: " o sürtüğü bırak. " dedi ve elini önce kendi göğüslerinde gezdirdi ve sonra vücudumda gezdirdi. Bundan haz aldığı belliydi. Nefes alıp verirken çıkardığı tuhaf sesten anlaşılıyordu.
Bileğini kavradığım gibi bedenini kendimden uzaklaştırdım.
" Kendine gel. Bir gören olacak. " dedim ama beni dinlemiyordu. Elimle yaklaşmasını önlemeye çalışsam da bu onun için ufak bir engelmiş gibi geliyordu. Ağzına doladığı tek kelime " Benim ol. O sürtüğü bırak. " demesiydi.
O kargaşanın içinde duvarın köşesinde bir adam yanımızdan geçerek bize doğru baktı ve bir şeyler söylercesine art arda öksürmeye başladı. Bir yandan bizi gözleriyle dikizliyor bir yandan da sakalını avuçlayarak: " Tövbe tövbe . " diyerek gidiyordu.
Durumun göründüğü gibi olmadığını izah etmeye hazırladığım da Kerziban Hanım, benden önce davranıp haykırmaya başladı. " İmdat! Kurtarın beni. " diyor bir yandan da gömleğinin üst kısmını yırtmaya çalışıyordu. Bir kaç evin penceresinin açıldığını görünce olayı daha da büyüterek kendini yere bıraktı ve çırpınmaya başladı.
" Yaklaşma bana. " diye bağırıyordu. Kendini rolüne iyi kaptırmış ve amacına yavaş yavaş ulaşmaya başlamıştı. Pencereden bizi izleyenler: " pislik seni. " diyor ve küfürler saydırıyorlardı ama hiç kimse evlerinden çıkıp bu duruma müdahale etmiyordu.
Kerziban Hanım ' ın bu saçma davranışlarına daha fazla dayanamadım ve mekandan uzaklaşıp sokağın karanlığına doğru ilerledim. Olayın görüldüğü gibi olmadığını mahalle halkına izah etmeliydim. Bunu yapmadan mekandan sessizce kaybolmakla en büyük hatayı yapmıştım. Bu hatamın ileride peşimi bırakmayacağı kesindi. Kerziban Hanım, bu yaptığıyla sınırlı kalmayacak gibi görünüyordu.
Eve geldiğimde başımdan geçenleri Zeliha Hanım ' a anlattım. Beni dikkatlice dinliyor ama o kadın için ağzından hiç bir kötü kelime çıkmıyordu. Söylediklerim bittikten sonra kendimi suçlu hissetmiş gibiydim. Zeliha Hanım ' ın yüzüne bakamıyordum. Kendimi neden böyle sıktığımı da bilmiyordum. Karşımdaki bayan sonuçta eşim değildi? Rahat olmam gerekirken bu rahatsızlık neden di?
Zeliha Hanım, sakin bir şekilde: " Sabırlı olmalıyız. Biz neler atlattık. Bununda üstesinden geliriz. Güçlü olmamız gerekiyor. Sana ihtiyacımız var. " dedi.
Gerçekten bana ihtiyaçları var mıydı yoksa beni rahatlatmak için mi söylemişti?
" Haklısın. Ama bu kadın bizi rahat bırakmayacak. " dedim.
" Uğraşsın. Allah büyüktür. Biz doğruluktan şaşmayalım. " dedi.
KERZİBAN HANIM :
Kendimi yere atıp çırpınmaya ve bağırmaya başladım. Daha fazla dayanamayan Yusuf, arkasına bakmadan hızlı adımlarla uzaklaştı.
Arkasından bakarak kendimin duyabileceği biçimde: " Git bakalım. bu daha başlangıç. O sürtüğe bırakmam seni. Benim olacaksın. " dedim ve ayağa kalkıp evin yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✏ EZMÂR ✔
AcciónHayallerin gerçeklere yenik düştüğü bir zaman.Bazı yaşamların gizlilik portresi içinde boğulduğu bir durum.Bunlardan habersiz olan bir kadın.Aklı taşıdığı ikizlerinde düğümlenmiş heyecanlı bekleyiş.Kocasını belki de son görüşüydü o gün.Pencere kenar...