Arkadaşlar bu bölümü biraz geç ve zor yazdım çünkü çok heves kırıcı yorumlar geldi.Severek okuyanların da olduğunu düşünerek devam etmeye karar verdim.Yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim :)
"Ne garip hayatın var Duru?"
"Gerçekten de öyle.Önce Orçun.Sonra sen.Şimdi de bu üvey kardeş durumu."
"Eda'yı da unutmamak lazım."
"Çok kırdım onu.Sana bir şey söyledi mi benim hakkımda?"
"Senden nefret etmesi ve seninle bir daha konuşmak istememesi dışında hayır."
"Yaa Çağan."Gülümseyerek omzuna yumruk attım.O da karşılık verdi ve elini omzuma attı.Karnımdan boğazıma doğru bir şey hissettim.Her tarafım gerildi.Sanki omzumda bir tonluk ağırlık taşıyordum.Ama Çağan'a hala aşık olamazdım.Bana yine arkadaşça sarılmış olabilirdi.Bunu yapması çok sinir bozucuydu.Eda yokken beni kardeş arkadaş ayaklarına öpüyor,sarılıyordu.Eda varken suratıma bile bakmamakla kalmayıp onun dudaklarından ayrılmıyordu.Bunu yapmasının sebebi Eda'ya olan aşkının yanında ondan korkmasıydı.
Eda gelince Çağan her zaman ki gibi telaş yaptı ve elini omzumdan çekti.Bu sırada sırtım acıdı fakat bağıramayacağım için dişlerimi sıktım.
"Nasılsın aşkım."Eda bana yine yokmuşum gibi davranıyordu.Olsun en azından Çağan mutluydu.
"İyi."Kısa cevap.Yoksa mutlu değil miydi?
"Zaten ben yokken çok iyi olmanı beklemek hata olur."Daha sonra bana döndü ve cümlesini devam ettirdi.
"Hele de yanında bu varken."
"Kim benim kardeşime laf söylüyor?"diye ağaçların arasından çıkan üvey kardeşim Güney'e döndüm.
"Of.Yine mi sen.Kimsenin laf söylediği falan yok."diyerek Güney'e çıkıştım.Amacım Eda'yı korumak değil ona ağzının payını vermekti.
"Heh şöyle"dedi Eda.Zafer dolu gözlerle beni süzüyordu.
"Evet Eda.Çünkü seni kimse ya da bir kişi olarak görmüyorum."Eda'nın dudakları sinirle oynadı..Bu sefer zaferle gülen bendim.
Çağan ortamı yumuşatmak istercersine bizi susturdu ve akşam yemeğine davet etti.Onşarı Eda'yla brakıp eve dönmek kötüydü.Kesin yine öpüşeceklerdi.Hem de pek çok kez.Üstelik yanımda Güney'de vardı.
"Sen onu sveiyorsun."
"Off. Güney kapa çeneni.O Eda'yla birlikte görmüyor musun?"
"İşte bu yüzden canın acıyor."
"Kapa çeneni.!!"Adımlarımı hızlılaştırarak bir süre ondan uzak yürüdüm.Çünkü doğruları söylüyordu ve ben bunları duymak istemiyordum.Üstelik bir an önce eve gidip akşam için hazırlanmalıydım.Yemek Çağan'ın evindeydi.Eda'dan daha güzel olmak gibi bir amacım yoktu.Ben ne kadar güzel olursam olayım onun gözü Eda'dan başkasını görmeyecekti.
* * *
Güney beni son model arabasına oturtmuş gidiyorduk.Daha doğrusu uçuyorduk.Hızımız saatte 150 km'ydi.Saçlarıma verdiğ,m bütün emekler boşa gitmişti.Hepsi birbirine girmiş durumdaydı.
"Ya biraz yavaş gitsene.Ölüyorum."Arabanın yanındaki kolu sıkmaktan ellerim bembeyaz olmuştu.
"Bu akşam yaşayacağın adrenalinin yanında bu hiçbir şey biliyordun değil mi?"Arabayı ani bir frenle durdurdu.Kafamı az kalsın öne çarpıyordum.
"Nereye?"
"Eli boş gitmek olmaz."Tabi ya.Bunu benim düşünmem gerekiyordu.Hiçbir şey almadan sap gibi gidiyorduk.Ben bunları düşünürken Güney çoktan sipariş verdiği kocaman bir çiçeği alıp arabanın arkasına koymuştu.
Kapının önüne geldiğimizde Eda'nın bizden önce vardığını farkettim.Belki de bütün gün onunla birlikteydi.Öf.Neyse.Düşünmekten kafam berbat haldeydi.Çağan kapaıyı açtıtğında Eda yanında olduğu için çok kısa sarıldı.Keşke böyle saatlerce sarılmış halde dursaydık.Ne güzel olurdu.
Yemekler harikaydı.Görünüşe göre hepsini Eda yapmıştı.Çünkü böyle bir yeteneği vardı.Kahve tonlarında straplez ve mini bir elbise giymişti.Hiç takısı yoktu fakat kahkül kesilmiş kızıl saçlarını dağınık bir şekilde salmıştı.Bende dizüstünden daha kısa beyaz üzeri çiçekli sırtı kurdele biçiminde açık değişik bir elbise giymiştim.Saçlarım topluydu.Çağan her zamanki gibi çok yakışıklıydı.Günay'in ise ne giydiği umrumda değildi.Sadece yanımda oturduğu için yeşil bir şeyler giydiğini görüyordum.
"Ben tabakları toplayım "dedi Eda.Ona yardım etmeye niyetim yoktu.
Güney de ona yardım etmek üzere ayağa kalktı.İkisi birlikte mutfağa gittiler.Çağan'la yanlız kaldı.Sanırım Güney haklıydı.Adrenalin hormonum tavan yapmıştı.Konuşacak bir şey bulamıyordum.
"İstersen sana odamdaki koleksiyonlarımı gösteyim."
"Eda?"
"Yok artık Duru.Sadece koleksiyonlarımı göstereceğim.Buna bir şey demez."Çağan önde ben arakada odasına gittik.Küçük fakat zevkli döşenmişti.Odanın içinde yine bir odaya açılan kapı vardı.Çok küçüktü.
"Bu benim koleksiyon odam."
"Çok güzeller.Dokunabilir miyim?"
"Tabi."Söylediğim komik olduğu için gülümsemişti.Gerçekte dokunabilir miyim ne ya.Dokun gitsin işte.Hepsi çok detaylı arabalar olmasına rağmen bir toz bile yoktu.Yine saçma sapan şeyler düşünmeye başlamıştım
"Gel odama dönelim."dedi ve tatlı odaya geri döndük.Girdğimde farketmediğim kitaplığı farkettim.Çok güzel kitaplar vardı.
"Çağan bunların hepsini okudun mu.?"Arkamı hızlıca döndüm.Çağan'ın tam arkamda olduğunu farketmemiştim.Şu an burun burunaydık.10 cm bile yoktu aramızda.Kalbim yerimden çıkmak üzereydi.Çağan bir adım daha attı ve dudaklarım dudaklarına değdi.Beni öptü fakat karşılık vermedim.Geri çekildim ve suratına tokatı yapıştırdım.Her parmağımın ayrı ayrı izi çıkmıştı.
"Nesin sen ya?Eda'yla sevgili olup benimle istediğin zaman..Senden nefret ediyorum Çağan.Bir daha yüzümü bile zor görürsün."
Güney'in arkamdan gelip gelmemesine bakmadan kapıyı çarparak çıktım.Çağan bağırarak peşimden koşturdu fakat köşeyi dönünce izimi kaybettirdim.Hala Çağan'ın "Duru Duru" diye bağıran sesini duyuyordum.Tahminime göre yüzümdeki bütün boyalar akmıştı.Bir anda ağlamaya başladım.Kafamı kaldırınca onu gördüm.Ama bu..Bu imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Okul
RomanceAşk sihirli bir dünyada kaç kere yaşanabilir? Seçim.. Seçim yapmak.Kuzenin ve onun arasında kalmak ve tabi O'nu da unutamamak...