ZÜMRÜD-Ü ANKA

▪12▪

Faran'ın yarasındakı kuru kanları sildikten sonra yatak odasındaki atletleri yırtıp yavaşça çıkık kemiklerin üzerine koydum. Faran'ın inlemisiyle korku ile sıçradım. Hala uyuyordu. Yavaş hareketler ile bezler ile sırtını kapattım. Kanamasi hala devam ediyordu. Ama elimden ancak bu kadarı geliyordu. Faran'ın yanından kalkıp yatak odasındaki bütün atletleri getirdim. Ve elimdeki atletlerin hepsi bitene kadar sırtındakı atletleri değiştirdim. Fakat kanaması hiçbir şekilde yavaşlamıyordu. Son atlet parçasınıda Faran'ın sırtına yerleştirip. Kanlı bez yığınını kucağıma alıp banyoya kan dolu Küvetin içine attım. Ayıcıklı pijamam kanlar içinde kalmıştı.
Kollarımdakı ve ellerimdeki kan lekelerini yıkadım. Faran hala bıraktığım yerde uyuyordu. Sırtındakı atlet diğerlerine göre daha iyi durumdaydı. Ama yinede fazla kan vardı.
Mutfağa gidip Faran'ın söylediği yemeklere önüne oturdum. Yemeklerin kapağını açınca ne kadara aç olduğumu fark edip buz gibi olan etlere yumuldum.
Uzun zamandır bu kadar doymamistim. Yemeklerimi bitirip saate baktim daha kadının gelmesine 2 saat vardı. Solana geçtim. Faran hala uyuyordu. Sırtındaki bezin altından çıkıntılar ve bezden damlayan kanlar yerde bir kan gölü oluşturmuştu. Ölü gibiydi Solgun olan teni dahada solgun duruyordu. Ve yerdeki kanlar...
Yediğim etler boğazıma dizilmişti. Banyoya koşup yediğim her şeyi çıkardım. Tamamen boşalan mideme rağmen hala öğürüyordum. Bir elin saçlarımı arkamdan tutması ile kafamı aynaya kaldırdım. Faran'ın solgun yüzü endişe ile benim yüzüme bakıyordu. Gözleri küveteki kanlı kumaşlara kaydı. Ve yüzünü buruşturdu. Gözlerini sıkı sıkı yumup açtığında gözlerinde bir kırmızılık belirip yok oldu. Bakışlarım etrafıma kaydı kanları hepsi gitmişti banyo tertemiz olmuştu. Faran'a dönmemle bir öksürük krizine daha girmem bir oldu. Yüzümü lavaboya çevirip. Boş olan midene rağmen öğürmeye devam ettim.

"Sakin ol ...
Burnundan derin derin nefes al ..."

Faran'ın şefkatli yumuşak sesi ile gözlerimi kapadım ve dediklerini yaptım. Öksürüklerim kesilince Faran beni kucağına aldı. Hala gözlerim kapalıydı. Çok üzüldüğümde bunun acısını midem çekerdi. Ve haftanın acısı şimdi çıkıyordu.

"Devam et Harikasın ..."

Faran'ın sesi çok uzakta gelmeye başlamıştı. Faran'ın sesi kayıp babamın daha erkeksi ve çatallı sesine döndü.
Gözlerimi hemen açtığımda babamın kucağındaydım.
inleyerek kendimi yere attım. Ve Babamın karşısına dikildim.
Oteldeki yatak odasındaydık ve babam tam karşımda duruyordu. Bazen rüyalarıma beni ziyarete gelirdi ama o kadar uzun süredir rüyalarıma gelmemişti ki elimde de fotorafda olmayınca yüzündeki bazı ayrıntıları unuttuğumu fark ettim kalbim sızlarken yüzünü inceledim her bir mimiğini kasını aklıma kazıdım. Her zaman özenle taradığı bıyığı beyazlamış ve beyaz kirli sakalı uzamıştı üzerindeki siyah takım elbise yüzünde dağınıklığa ayrı bir hava katmıştı babamı ilk kez yaşlanmış görüyordum rüyalarımda ben kep 5 yaşında bir çocuk babam ise ölmeden önceki 29 yaşındaki bir Genç adam olurdu ama şimdi ben 17 yaşında bir genç kız o ise kırklarında bir adam gibi duruyordu.

"Korkma Gece benim babam."

Babamın bana bir adım yaklaşması ile geriye sendeledim.Sesi o kadar yabancı gelmişti ki. Maalesef insan rüyalarında gördüğü yüzü unutmaz belki ama sesi unutturdu ve elinizde o anıyla ilgili bir video yoksa karşınızdaki kişiye ne kadar değer verirseniz verin sessini unutuluyordu ve kokusunu.Aklında belirginliğini koruyan tek şey yüz oluyordu ama oda zamanla sizin hayalinizle değişiyordu.

"Hayır! Gece lütfen benden kaçma !!"

Babamın gür sesi odadan taşıyıp zihnime girip Çirkef Gece'yi uyandırdı. Çirkef Gece hayretle ayağa kalkerken duvarların kapısını açtı ve zihnime 4-5 yaşındaki babamla ilgilli anıların hücum etmesini sağladı.Kafamı iki yana sallarken anılar zihnimden taşıp odayı doldurdu ve oda eğilip büküldü bu değişim esnasında babam bir kez olsun bakışlarını benden kaçırmamıştı. Odanın tavasını esen rüzgarla uçtu parlak güneş karanlığa boğuldu ve altimizdaki yumuşak halı sert bir betona dönüştü ve işte oradaydık herşeyin başladığı o balkondaydık. Babam bakışları benden ayırıp balkona döndürdü. Yüzünü buruşturdu ve bana döndü sokak lambasından gözünden aşağı süzülen iki damla yaşı parlatı.