Kulaklarımı isyan ettiren müzikle uyandım. Gözlerimin kızarmış ve göz altlarımın mosmor olduğuna da emindim. Bir süre sonra ses kesildiğinde tekrar uyurum umuduyla gözlerimi kapattım ama tam da o anda aynı müzik tekrar çalmaya başladı. Kafamı yastığa gömüp hırladım. Dayanamayıp yatakta oturur pozisyona geldiğimde sol gözüm seyiriyordu. Bu saatte neyin nesiydi bu müzik? Karşı duvarımdaki saate baktığımda seyiren gözüm kendine geldi ve vücuduma enerji pompalandı.
Hızla yataktan kalkıp valizimi açtım ve içinden birkaç parça kıyafet çıkardım. Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra yanımda getirdiğim diş fırçası ve diş macunuyla dişlerimi fırçalayım ağzımı temizledim. Tekrar odaya dönüp çıkardığım kıyafetleri hızla giydim. Saate baktığımda eğer on dakika içinde çıkmassak geç kaldığımızı gördüğümde biraz daha hızlandım ve kaldığım odadan çıkıp karşı odaya, Yağmur'un odasına gittim. Kapıyı bir iki kez tıklattığımda ses gelmeyince "Yağmur.." diye seslendim. Hala ses yoktu. Tabi o müzikle uyanmayan benim sesimle mi uyanacak? Odasına girip yatakta uyumaya devam eden Yağmur'un yanına ilerledim. Tekrar alarm çalmaya başladığında alarmı kapatıp Yağmur'u dürtmeye başladım. Hala uyanmayınca vakit darlığından sarsmaya başlamıştım ki gözlerini açtı.
"Ay n'oluyo be?"
"Çabuk hazırlanman gerek yoksa geç kalacağız!"
"Bir şey olmaz yat uyu ya..." dedi gözlerini kırpıştırarak.
"Ne demek bir şey olmaz, geç kalacağız diyorum hadi kalk kalk."
"Öff, tamam, kalkıyorum sakin ol."
"Tam beş dakikan var, beş dakika sonra gelirim yanına pijamalarınla bile olsa sürüklerim okula bak."
"Kalktım ya tamam."
Odadan çıkıp kapıyı kapattım ve tekrar kaldığım odaya girip valizimi toparladım, neredeyse boş olan çantamı alıp salona gittim. Koltuklardan birine yerleştiğimde sık sık saate bakıyordum. Aslında yedi dakikası vardı ama zaten bir kız olarak verilen saatte hazır olması mümkün olmadığından daha az vakit vererek daha çok acele etmesini sağlamıştım.
Yedinci dakikaya girdiğimizde tekrar Yağmur'un yanına gittim ve odasının kapısına vurdum."Hazır mısın, hadi..."
"Hazırım hazırım, geldim bekle."
Kapı açıldığında derin bir nefes aldım. Tam vaktinde yetişecektik sanırım.
Beraber evden çıkıp okula hızlı adımlarla yürümeye başladık.
"Biraz yavaş ol Sare, daha yeni uyandım zaten daha ne yaptığımızı bile anlamadım. Okula mı gidiyoruz biz?"
"Evet, bu saatte nereye gidilir başka?"
"Hiçbir yere. Bu saatte uyunur."
"Sen okula kaçta gidiyorsun?"
"İkinci ders." dedi rahatça. İkinci ders mi?
"Neden ikinci ders gidiyorsun zaten yarım günün gidiyor, bari öğlende git."
"Öyle de yaptım bir iki kere de , Çınar çok kızıyor. Zaten her gün geç kalıyorum bir de tamamen öğlende gidersem, dersleri kaçırdığım için çok kızar. Yok yazılmak sorun değil zaten onu hallediyoruz da..."
"Nasıl hallediyorsunuz?"
"Çınar'ın babası müdür yardımcısı haberin yok mu?"
"Hayır, haberim yoktu." Demek Çınar ve Koray sınıfımı oradan öğrendi... Bir de "Ben her şeyi bilirim" havaları yok mu? Aptal Koray. Okulun bahçesine girdiğimizde Çınar ve diğerleri hemen yan taraftaydı. Yanlarına gidip selam verdiğimizde aralarında Koray'ın da olduğunu fark edip mutlu yüz ifademi biraz bozdum. Onunla aynı ortamda bulunmak hiç hoşuma gitmiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/52318101-288-k836712.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Önce Senden Sonra
Подростковая литератураKapak yapımı: @sudezey "Gözlerin... Aynı benim gibi, arafın ta kendisi..." "Gülüşün... Aynı hayal gibi. Hayalim gibi. Çok güzel ve bir o kadar ulaşılmaz..." "Ulaşmak senin elinde. Bırakma beni." "Nasıl bırakırım seni? Seni bıraksam bile gülüşünü bır...