Vücudumun ağrılarıyla gözlerimi açtım. Mert yanımda geceki gibi bana sarılmış uyuyordu. Yataktan kalmak için hareketlendiğimde Mert uyanmıştı.
"Günaydın, nasıl hissediyorsun?"
"Her yerim ağrıyor ama düne göre biraz daha iyiyim."
"Ağrıların için ilaç alıp geleceğim, sen hareket etmemeye çalış." deyip ağaya kalktığında kolundan tutup durdurdum onu. Önce kolundaki elime sonra yüzüme bakarken "Teşekkür ederim, sen olmasaydın uyuyamazdım ve bu kadar iyi olamazdım."
Mert gülümseyip çıktığında odada gözlerimi gezdirdim. Bazı beyaz eşyaları dışında lacivert ağırlıklı bir odaydı ve renk uyumları çok güzel durmuştu. Köşedeki gitar dikkatimi çektiğinde ona doğru ilerlemek istedim ama ağrılarım müsaade etmeyince yataktan çıkmayı başaramamıştım. Yüzümü yıkayıp kendime gelmem gerektiği için gitardan daha yakında olan banyo kapısına karnımın aşağısını tutarak zar zor yürüdüğümde kapıyı açıp girdim. Yüzümü yıkadıktan sonra gözlerim aynaya kaydığında gözlerimin uyumaktan şişmiş olduğunu gördüm. Gözümdeki kızarıklıkların çoğu gitmiş, mor halkalar geçmeye başlamıştı. Dağılan saçlarımı ellerimi tarak gibi kullanarak düzelttikten sonra banyodan çıkıp tekrar yatağa uzandım. Aklıma yine dün geceki görüntüler dolarken ağlamamak için büyğk bir savaşa girdim. Dünden beri tek yaptığım şey ağlamaktı ve gözlerim çok yıpranmış, yanıyordu.
Mert odaya girip elindeki ilaçlarla yanıma otururken ilk defa onu inceleme fırsatım olmuştu. Kahverengi saçları dağılmasına rağmen kötü durmuyordu. Yüzü çizilmiş gibi pürüzsüz ve kusursuzdu. Gözlerimiz buluştuğunda kahverengi olarak tarif ettiği gözlerinin ela olduğunu fark etmiştim.
"Etkilendin sanırım?" dediğinde gözlerimi kaçırıp oturur pozisyona geçtim. Elindeki hapı bana uzatırken diğer elinde içi su dolu bardağı tutuyordu. Hapı içtiğimde elindeki kremin kapağını açıp birazını işaret parmağına sıktı. Diğer eliyle çenemden tutup yukarı kaldırırken soğuk kremi boynumda hissettiğimde ürperdim.
"Bu krem izlerin daha hızlı geçmesini sağlayacak ve az önce içtiğin ağrı kesiciydi." Soğuk krem onu elinin ve benim boynumun ısısıyla soğukluğunu yitirmişti. Başım yukarı dönük olduğu için tavanda gözlerimi gezdiririken Mert işini bitirmiş kremin kapağını kapatıyordu. Boynumu düzelteceğim anda tekrar çeneme baskı yaptığında tavana bakmaya devam ettim. Kucağındaki ilaçların arasından değişik yapılı bir bez çıkarıp boynuma sardıktan sonra "Boynunu düzeltebilirsi, ben ellerimi yıkayıp geliyorum." dedi. O banyoya ilerlerken fiziğinin bir erkek için mükemmel olduğunu fark etmiştim. Patenin fiziğe etki edip etmediğini bilmiyordum ama başka açıklama bulamamıştım. Mert tekrar gelip yanıma oturduğunda "Kollarında da morluklar var, gözükmesini istemiyorsan bir süre uzun kollu giymelisin. Ve boynundaki izlerde bir haftadan daha kısa sürede iyileşeceğini sanmıyorum, orayı da kapatmak için boğazlı kazak ya da atkı kulkanman gerekiyor. Zaten havalar henüz ısınmadığından giydiklerin tuhaf karşılanmaz."
"Teşekkür ederim." diye mırıldandığımda kaşlarını çatıp sinirle bana baktı.
"Teşekkür edip durma. Dün yetilemediğim için vicdanımı rahatlatmaya çalışıyorum sadece." Söylediklerine şaşırsam inanasım gelmediği için umursamadım.
"Okula gitmem gerekiyor." diyerek konuyu değiştirdiğimde çatık kaşları normale dönmüştü. Saate bakıp "Bugün gitmek için çok geç. Zaten öğle vakti uyandığın için şimdi hazırlanıp çıkana kadar çoktan okul dağılır. Bugün dinlen. Hatta bence yarında dinlen, okulda zorluk çekebilirsin ağrılarından dolayı." Bunları vicdanını rahatlatmak için söyelemediğini biliyordum. Beni düşündüğünü ses tonundan bile anlamak mümkündü.
"Yarın gideceğim, Koray ve Yağmur merak etmiş olmalı."
"Koray..." diye mırıldandığında gözlerimi kaçırdım. O aklıma geldiğinde ona ihanet ediyormuşum gibi hissetmekten kendimi alamıyordum.
"Artık eve gitsem iyi olur." Suçlulukla fısıldadığım cümleler Mert'in ne düşündüğümü anlamasına yetmişti. Başını olumlu anlamda sallarken üstüme baktım. Bunları değiştirsem iyi olacaktı, insanlar farklı düşünebilirdi.
"Üstünü dert etme, arabayla gideceğiz zaten. Evde değiştirirsin." Onu onayladığımda yataktan kalmama yrdımcı oldu. Beraber merdivenlerden inerken her adımda kasıklarıma inanılmaz bir acı saplanıyordu. Kapıdan çıkarken Mert üstüme dünkü monttan farklı bir mont örterken gülümsemeye çalıştım. Ön koltuğa yerleştiğimde kemerimi bağladım. Araba hareket ederken geceki adres tarifimi daha ayrıntılı bir şekilde söyledim.
Başımı pencereye çevirip Koray'a ne diyeceğimi düşünürken Mert gözlerini bir saniyeliğine yoldan ayırıp bana baktı.
"Koray'ı dert etme. Hasta oldupun için bir arkadaşınla kaldığını söylersin. Bitkin göründüğün için söylediğinin üzerinde durmak yerine seninls ilgileneceğini düşünüyorum."
Araba durduğunda "Burası mı?" diye sordu. Gözlerimi ondan ayırıp dışarı baktığımda evin önünde oturan Koray'ı görmemle endişe dolu bakışlarımı Mert'e çevirdim.
"Yanlış mı geldim? Neden öyle bakıyorsun?" dediğinde "Koray, evin önünde. Ne diyeceğim şimdi?"
"Sakin ol. Ben hallederim."
"Ona, dün gece olanları söyleme lütfen."
Başını sallaması biraz rahatlamamı sağlasa da onun ne yapacağını merka ettiğim için endişem tam olarak geçmemişti. Ben kapımı açarken Mert çoktan inmiş, benim inmeme yardımcı oluyordu. Kolumun altına girip bana destek olurken Koray bizi yeni fark ediyordu. Endişeli bakışları beni bulduğunda yumuşarken Mert'i fark etmesiyle merak ve sinirle karışmıştı. Büyük adımlarla yanımıza gelip diğer kolumun altına girdiğinde "Demek gece kaldığın arkadaşın buymuş..." diye tısladığını duydum. Anahtarım olmadığı için zile basarken Koray'ın Mert'e ters ter baktığını gördüm.
Kağı açıldığında Burak yüzündeki sırıtışla bana baktı.
"Oo, birdi iki olmuş. Sevgiliye doymuyorsun sende. Bu ne hız?" Sinirli bakışlarımı ona çevirip kısık sesimi umursamadan sesimi yükseltmeye çalıştım.
"Çekil şurdan!"
"Hasta mı oldun kardeşim? Ne o, bu ikisi seni çok mu yordu?" dediğinde Mert ve Koray aynı anda kollarımın altından çıkıp Burak'ın üstüne atladıklarında zar zor dengemi sağlayabilmiş korkuyla onları izliyordum. Burak altta kalmış Koray ve Mert onu yumrukluyorlardı. Koray'ın bir ara yumruğunu Mert'e doğru savurdupunu gördüğümde durdurmak istedim ama Burak'la olan kavgaları ikisi arasında başka bir kavgaya dönmüştü ve araya girersem ben zararlı çıkardım. Mert'in dudağının kanadığını gördüğümde ona doğru gidecekken Koray'ın kızaran elmacık kemiğini görünce ne yapacağımı bilemez halde onlara bakıyordum. Gözlerim Burak'a kaydığında dağılan yüzünü umursamadan keyifle kavgalarını izliyordu. Gözleri benimle buluştuğunda sırıtılı yüzünü kaplarken omzuma çarpıp evden çıktı. Omzuma çarpmasının etksiyle güçsüz bedenimin yere düşerken çıkardığı sesten dolayı Koray ve Mert'in dikkati bana yönelirken gözlerim karardı.
*
Ağrıyan başımı tutarak gözlerimi açtığımda Koray'ın üzgün ve endişeli bakan grileriyle karşılaştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Önce Senden Sonra
Teen FictionKapak yapımı: @sudezey "Gözlerin... Aynı benim gibi, arafın ta kendisi..." "Gülüşün... Aynı hayal gibi. Hayalim gibi. Çok güzel ve bir o kadar ulaşılmaz..." "Ulaşmak senin elinde. Bırakma beni." "Nasıl bırakırım seni? Seni bıraksam bile gülüşünü bır...