Bölüm 10 "Şimdi Ödeştik"

87 11 14
                                    



          Kurumuş yaprakların üzerinde yatarken bir kahkaha ile doğruldum yerimden. Gözlerim ormanın derinliklerinden gelen sesin sahibini ararken ufak bir kız çocuğu girdi görüş alanıma. Masmavi gözleri, açık kestane rengi hafif dalgalı saçları ile oynayarak bir oyana bir buyana sıçrıyordu. Her zıplamasında üzerindeki beyaz tül elbisesi uçuşuyordu. Arada dudaklarından bıraktığı kahkahası ile çok eğlendiğini gözler önüne seriyordu. Gözleri biran benim gözlerimle buluştuğunda önce yerinde durdu. Kafasını hafif yana yatırıp gözlerini kırpıştırdı. Sonra yüzündeki tebessüm silindi. Yavaş yavaş bana doğru yaklaşmaya başladığında ben hala yerimde duruyordum. Bana her yaklaştığında yüz ifadesi değişiyordu. Bazen şaşkınlık bazen hüzün bazen de acı vardı. Benden beş adım uzakta durduğunda ise kızgınlık vardı yüzünde. Sinirden çatılan kaşları, hafif dolan gözleri ve o minik elleriyle sıktığı yumruğu ile bunu belli ediyordu. Ona daha yakın olmak için ayağa kalktım. Ben bir adım ona attım o bir adım geriye gitti. Aramızda ki sessizlik oyununu ikimizde bozmuyorduk ama ben bu sessizlik altında eziliyordum. Karşımda ki 4,5 yaşlarındaki küçük kızın bakışları altında eziliyordum. Başımı biraz daha eğip kendime baktığımda gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Benim üzerimde de aynı elbiseden vardı. Aramızda ki tek fark ise benim elbisemin üzerinde kan lekesi vardı. Üzerimde ki kana mı yoksa elbiseye mi şaşırsam karar veremedim.

Kafamı kaldırıp tekrardan küçük kızın gözlerine baktım. O boncuk gibi mavi gözlerinden akan yaşlar pembe yanaklarından usulca aşağı doğru süzülüyordu. Ne olduğunu hala kavramamış bir şekilde küçük kızın yüzüne bakıyordum. Yine bir adım yaklaştım usulca ama bu sefer kaçmadı benden. O da bir adım yaklaştı. Bundan cesaret alarak bir adım daha attım. Aramızda iki adımlık bir mesafe kalmıştı. Bu mesafenin bir adımını da küçük kız kapattı. Şimdi bir adımlık mesafe vardı aramızda. Gözlerinden yaşlar daha hızlı akmaya başladı. Kimdi bu küçük kız? Niye ağlıyordu? Acaba ailesini mi öldürdüm? Ben aklımda ki sorularla cebelleşirken küçük kız konuştu.

" Neden?" sesi öyle titremişti ki söylediğini zor anlamıştım ama neyden bahsettiğinden en ufak bir fikrim yoktu.

"Ne neden?" ağzımdan sadece bunlar çıkmıştı. Başka ne diyebilirdim ki zaten.

"Benden ne istedin? Ben sana ne yaptım?" konuştukça ağlıyor küçük bedeni üzüntü, kırgınlık ve sinirden titriyordu. Ben hala neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Ben bu kızı ilk defa görüyorum tamam bana tanıdık geliyor ama ben bu yaşta kimseyi öldürmedim.

"Be-ben sana bir şey yapmadım." Şaşkınlığım yüzünden kekelemiştim. Şaşkın olmamı anlıyorum ama neden korkuyorum. Vücudumda cirit atan bu korku dalgaları neden?

" Beni neden ÖLDÜRDÜN?" öğle bir bağırmıştı ki bu küçücük kızdan böyle şiddetli bir sesin çıkmasına gerçekten çok şaşırmıştım. Elimi ona doğru uzattığımda kafasını yere doğru eğdi ve konuşmaya devam etti.

" Benim daha kim olduğumu bilmiyorsun değil mi?" sesinde ki hayal kırıklıkları tenime batmıştı sanki. Canımı öyle yakmıştı çünkü. Başını yerden yavaş yavaş kaldırdı. Direk gözlerimin içine bakarak kanımın damarlarımdan çekilmesini sağlayan kelimeleri söyledi.

" Benim adım İŞIL." Sesi o kadar net ve korkutucu derecede soğuk çıkmıştı ki biraz önce o ağlamaktan gözleri kızarmış, masumiyetten pembeleşmiş yanakları birden gitmiş yerini tarifi imkânsız bir kız çocuğu almıştı.

Nerden çıkardığını anlayamadığımın bıçağı elinde sıkıca tutuyordu. Daha ne olduğunu kavrayamadan soğuk metalin sivri ucu bedenime girmiş ardından uygulanan baskı ile tamamen karnıma saplanmıştı. Birden vücudumda şahlanan acı nefesimi kesmeye yetmişti. Gözlerimden akan damlalar yanağımdan süzülerek yere damlamaya başlamıştı. Küçük kızın yüzünde ki korkutucu gülümseme benim gülümsememdi. Karşımda ki küçük çocuk aslında bendim. Bu gerçeğin sarsıtıcı etkisi vücudumda titremeye neden oluyordu. Gözlerimi kocaman açmış bir şekilde onu izlerken konuşmaya başladı.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin