"Engin bey, bir saat sonra gemiler burada olacak. Balık kasaları sizi rahatsız edebilir belki ama o balıkların içinde 5 kilo, 450 gram uyuşturucu saklı. Metal Restorana götüreceğiz buradan," diyen adama bakarak başını salladı ve arabadan aşağı inerek üzerindeki kaşe kabanın yakalarını dikleştirdi. Adamlarından birinin verdiği çayı alarak bir yudum aldı. Soğuk gecede onu bekleyen şeylerden henüz haberdar değildi.
Perin usulca açtı dolabın kapaklarını. Küçük kasanın karşısına geçerek yere bağdaş kurdu. Bir şeylere başlama zamanı idi. Artık aşk meşk yaşamak için burada olmadığını herkese kanıtlamalıydı. Usulca metallerin arasında gezdirdi parmaklarını. Nasıl açabileceği hakkında bir fikir edinebilmişti. 2007 yılında çalınan o kasanın her şeyini araştırmış ve özel bir şekilde planları ustaca alt edeceğinin farkına varmıştı. Usulca elindeki özel kilidi kasaya yanaştırdı ve kilide sokarak çevirdi. Küt diye bir ses duyduğunda temkinli bir şekilde geriye çekildi ve yutkunarak baktı kasaya.
Önce küçük kapak kendiliğinden içeriye doğru çöktü ve ardından katlanmış kanatları andıran büyük kapaklar geriye çöktü. Elini uzatıp Engin'in tişörtlerini almak istese de bir anda onlar da açılan kapaktan içeriye düşmüştü. Bu... Bu araştırdığı kasa değildi! Kesinlikle ona verilen bilgilerle alakası bile yoktu. Cahit beyin bir hata yapmış olmamasını dileyerek kaşlarını çattı ve içeriden gelen soğuk havaya doğru ilerlemeye başladı. Dolaptan kocaman bir boşluk açılmış ve evin temeline doğru ilerliyordu tünel. Tekrar yutkundu ve adımını atarak soğuk havaya ilerledi.
"Bu ne be böyle! Bu ne ya!" diyerek çok erken olduğunu düşünüp geriye dönmüştü ki birden tüm kanatlar bir yayla gerilmiş gibi çekildi ve kapandı. Hızla koşarak metal kapıya yumruklarını indirdi. Her yere bakınıyor o kapıları açmak için küçük bir düğme arıyordu ama yoktu. Oradaki düğmeler şimdi yoktu.
Engin telefonuna gelen bildirim ile başını eğdi ve birden kamera açıldı. Kaşlarını çatarak kameraya bakarken Perin'in çırpınarak kasanın kapısını vurduğunu görünce gülümsedi sinsice. "Biliyordum. Sende bir bokluk olduğunu biliyordum Perin," diye mırıldandı ve kamerayı kapatarak telefonunu cebine attı. Elindeki çaydan bir yudum alırken keyfine diyecek yoktu.
Perin kaldığı bu çukurdan nasıl çıkacağına emin değildi fakat madem girmişti öğrenmesi gerekenleri öğrenecekti. Usulca zemin alanı geçip daracık bir tünele girdiğinde duvara sürtünen sırtına batan çiviyi andıran çıkıntılar canını acıtıyor ama o kadar yol kat etmişken geri dönmek istemiyordu.
Sonunda kendini o saçma duvarın arasından attığında kocaman bir odaya gelmişti. Bomboş ve tepesinde sadece küçük bir spot ışık bulunuyordu. Gördüğü dolap ile usulca o yana ilerledi ve dolabın kilidini kontrol etti. Açık olduğunu fark ettiği anda kapağı çekti ve aniden karnına aldığı darbe ile geriye sıçradı, başını eğdi. İçinden çıkan minik bıçak karnına saplanmıştı. Dişlerini sıkarak bıçağı çekti ve çıkardı. Ardından dosyayı alarak masaya ilerledi ve dosyanın kapağını açarak göz gezdirdi. Hiçbir şey yazmıyordu. Bomboş kâğıtlarla doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözbebeğindeki İhanet |Gözbebeği Serisi 2|
ActionHerkes, her şey inkâr eder. Dudaklardan dökülür bir bir itiraflar, iftiralar. Dilden gelenler firar eder iki saklı diyardan. Her doku, her hücre bir pay çıkarır kendine. Gözler bile yalan söyler. Ama gözlerin içinde barındırdığı, göz kapaklarının sa...