Bir önceki bölüm kısa olmuştu. Bu yüzden yeni bölümü yazıp hemen atayım dedim. Keyifli okumalar!
***
Yerin altındaki binanın spor salonundan çıkarak kahvesini aldı ve bilgisayarlardan birinin başına oturdu. Her tarafta kamera, kocaman ekranlar, bilgisayarlar ve sürekli bir şeyler öğrenmeye çalışan yeni yetmeler vardı.
Duvarlar gri, küçük odacık şeklinde ayrılan bloklar ise siyah renkteydi. Bir mağara kadar geniş olan yerin bir kat daha aşağısı olduğunu hatırladı. Uzun zamandır buraya adımını atmamıştı. Kapalı bilgisayarın ekranına bakarken geri planda savunma ve dövüş sanatları konusunda eğitim yapan gençlerin yansımasını izledi.
"Vay, vay, vay. Operasyonda içeriye alınmamış mıydın sen?" diyerek hemen yanına oturan adama baktı Engin. Ardından derin bir nefes alarak mırıldandı. "Burada olduğuma göre pek başarılı olamamışlar."
"Yeni görev-" diyerek söze girecek olsa da, "Hayır, bir süreliğine istirahatteyim Eflan!" deyip onun sözünü kesti. Eflan, AST timindendi ve Engin ile araları her zaman iyi olmuştu. Eflan'ın eğitmeni Engin idi çünkü.
"O zaman burada işin ne?"
"Dün gece burada kaldım."
"Amcamdan duyduğum doğru mu? Bordavi Timi kendi ajanı için infaz vermiş." Eflan yüzünü buruşturarak, Engin'in bitap halini izledi.
"Doğru."
"Sen de onu kurtarmışsın."
"Yapmam gerekeni yaptım sadece." Engin bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Onu kurtarmıştı evet, ama devamında onun hala bir oyuncu olduğunu görmüştü. Onu ölmeden mezara koyan şey de buydu. Perin hala bir görev olarak görüyordu kendisini. Oysa ilk zamanlar aşkla baktığı konusunda bahse girebilirdi Engin.
Eflan kaşlarını kaldırarak göz ucuyla etrafına bakındı. Kimsenin kendileri ile ilgilenmediğine emin olarak hafifçe eğildi. Engin'e yanaşarak, fısıldadı. "Kimseye söylemeyeceğim. Söylemedim de zaten. Seni buradan kontrol ederken bir şey fark ettim. O hamile."
"Evet."
"Kimseye bunu söylemedin."
"Bilmelerine gerek yok," diyen Engin kaşlarını çatarak ona baktı. Sözlü bir uyarıya gerek yoktu. Bakışlarıyla uyarıyordu onu. Eflan geri çekildi. "Ben de öyle düşündüm. Faka bastın."
"Benim yaptığım bir şey bu."
"Planın neydi?"
"Senin işin yok mu?" diyerek söylenen Engin meraklı çocuğu iteledi. Ne yazık ki Eflan bir salyangoz kadar yapışkandı. Tekrar ona yaklaştı ve "Hadi ama kimseye söylemedim. Sadece sen ve ben biliyoruz. Bunu neden yaptın?" diye sordu.
"Onun Bordavi timinden olduğunu bilmiyordum. Aramaya gerek bile duymadığım aşk ayağıma gelince kaçırmak istemedim. Görev bitince mutlu olacaktık. O, ben ve bebeğimiz..." dedi Engin. Ardından sustu. Bebek... Bebeğini görecekti. Tabi Perin görev aşkı uğruna ona zarar vermezse görebilecekti. Buna asla izin vermeyi düşünmüyordu Engin. Gerekirse onu bir odaya kapatır, yine de bebeğe zarar vermesine izin vermezdi. Hala üzerinden atamamıştı ayrılığı, daha da batıyordu günbegün.
"Sen göreve gidince ne olacaktı?"
"Göreve gitmeyecektim. Son görevim olacaktı."
"Ciddi olamazsın."
"Sence?" deyip tek kaşını kaldırdı. Eflan ona bakarken yutkundu. Bu nasıl bir aşktı ki; ayrılmayı bile düşünmüştü Engin. Hızla kolundan tuttu onun. Korkuyla mırıldandı. "Eee şimdi ne olacak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözbebeğindeki İhanet |Gözbebeği Serisi 2|
AçãoHerkes, her şey inkâr eder. Dudaklardan dökülür bir bir itiraflar, iftiralar. Dilden gelenler firar eder iki saklı diyardan. Her doku, her hücre bir pay çıkarır kendine. Gözler bile yalan söyler. Ama gözlerin içinde barındırdığı, göz kapaklarının sa...