Atik bir şekilde AST birim kimliğini alarak odadan çıktığında birim komutanı onun omzundan tuttu. "Ragıp, nereye gidiyorsun?"
"Birileri Perin'i aldı. Onu bulmaya gidiyorum," derken bile yürüyordu Engin. Sevdiği kadını kimin kaçırdığını, neden kaçırdığını öğrenmeliydi. Komutanı onun önüne geçse de durduramıyordu. "Bekle. Seninle konuşmamız gereken çok önemli bir detay var," dediğinde Engin oflayarak baktı adama. "Amirim, daha sonra konuşmalıyız."
"Perin hakkında," diyen adamın sözlerini duyunca ansızın durdu ve adama baktı. "Dinliyorum," dediğinde orta yaşlı adam onu kolundan tutup sorgu odasına çekti. Sandalyeye oturmasını işaret ederek karşısına oturdu.
"Perin, Bordavi timinden." Engin duyduğu şeyi anlamıyordu. Beyni adeta sıfırlanmış gibiydi. "Anlamadım?" derken kaşlarını çattı. Karşısındaki adam iç çekerek başını ağır bir şekilde salladı.
"Şöyle ki Engin ile Erdoğan kardeşlerin aslen AST gizli servisle bağlantılı olduğunu kimse bilmiyordu değil mi? Herkes sizi gerçek bir kaçakçı sanıyordu. Bordavi timinin görevi seni ve abini etkisiz hale getirmekti," diyerek geriye yaslandığında Engin bitkin bir şekilde "Eee?" diye mırıldandı.
"Bu görevi Perin'e vermişler. Seni ağına alacak ve etkisiz hale getirecekti. Sen onun göreviydin. Yani Perin, bizim düşündüğümüz gibi baronlardan birinin yemi değil. Daha da detaylı anlatmak gerekirse bize görevler ortak bir yerden geliyor evlat. Bunu biliyorsun. Bu işte iki servis birbirinden habersiz görevdeydi. Açıkçası o kız seni yakalatıp, içeriye attırarak görevi tamamladı. Çünkü sen Engin Karatan'sın. Bir numaralı mafyasın, bir anda ortadan kaldırılman normal olmayacaktı. Şimdilik içeride kaldığının haberi yapılacak, sonrasında birinin seni içeride infaz ettiğini haber yapacaklar. Böylece her şey bitmiş olacak. Normal saç rengine ya da hayatına dönebilirsin."
"Ben hala anlamadım," derken acı çekercesine taraz dolu çıktı sesi.
"Engin, sen mafya görevini üstlendin. Tutuklandın ve seni tutuklayan Perin. Sen içeriye girdin ve içeride biri seni öldürecek. Haberlere konu olan; ölümün olacak. Yani demem o ki; bu görevde iki tim de çalıştı. Ayrı da olsa görevin sonlanmasında iki timin de yararı oldu."
Aniden ayağa kalktı. Hayır, bu ithamı kabul edemezdi Engin. Aptal olamazdı. Hiddetle "Bu çok saçma! Beni öldürmeye çalıştı adamlardan biri! O limanda! Buna inanmıyorum," diyerek başını sağa sola salladı.
"İster inan, ister inanma. Sır gibi saklanan bizim görevimizdi. En önemli ve en gizli kısım sendin. Kilit isim sendin. Perin bu görev için bir piyondu."
"Bundan haberiniz var mıydı?" derken adeta kükreyerek masaya tekme attığında adam, "Hayır," diye mırıldandı. Engin deliriyor olmalıydı; bu kadar oyunun arasında delirmiş olmalıydı. Bu gördüğü bir kabul olsun; uyandığında sevdiği kadın olan Perin'e sarılsın istiyordu. Lanet olsun ki rüya falan değildi. "Beni... Yani beni kandırdığını mı söylüyorsunuz? Rol yaptığını... Her şeyin sahte olduğunu mu söylüyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözbebeğindeki İhanet |Gözbebeği Serisi 2|
ActionHerkes, her şey inkâr eder. Dudaklardan dökülür bir bir itiraflar, iftiralar. Dilden gelenler firar eder iki saklı diyardan. Her doku, her hücre bir pay çıkarır kendine. Gözler bile yalan söyler. Ama gözlerin içinde barındırdığı, göz kapaklarının sa...