"Bu sesler de ne?" diye kendi kendine mırıldandı Perin. Usulca yataktan kalkarak seslerin geldiği yöne ilerledi. Avluyu andıran geniş alana girdiğinde kahvaltı yapan insanları gördü. Ama gözleri bir kişinin üzerinde takılı kalmıştı. Engin gülüyordu.
Engin, karşısındaki gencin sürekli bir şeyleri eleştirerek komik bir şekilde taklitler yapmasına gülüyordu. Başını geriye atıp sırıttı ve gözleri aşık olduğu masmavi harelerle kesişti. Başını öne doğru itip, yüzünü adeta bir betona çevirdi. Kendine doğru yaklaşan kadının yanına oturmasını istemiyordu ama Perin inatla yanına oturup; portakal suyunu yudumlamaya başladı. O portakal suyunu Perin için kendisi koymuştu oraya. Ne kadar sinirli olursa olsun; kalbine söz geçiremiyordu. Hala ona aşıktı.
"Ben Eflan. Hoş geldin," diyerek gülümseyen çocuğa baktı Perin. Kendine uzatılan eli sıktı ve başını eğdi. "Perin."
"Hazırsanız görevden bahsedeyim," diyen Eflan gergin ortamın farkındaydı. Engin; bir kartal gibi ciddiyetle ona bakıyor; Perin ise ürkek bir kuş gibi başını önünden kaldırmıyordu.
Engin umursamamaz bir şekilde omuz silkti. "Dinliyorum Eflan."
"Şimdi... Perin, gidecek yeri olmayan hamile olan bir kadın rolünü üstleniyor abi. Sen de aracı rolündesin. Kadının kimsesi olmadığını adamlara belli eden sen olacaksın. Çevrenizde bizden adamlar olacak. Onları mekânlarında etkisiz hale getireceksiniz."
Engin, "Küçük iş," diyerek başını salladı ve çayından bir yudum aldı. Eflan ona bakarak; "Emniyetle ortak çalışma," diyerek gülünce Engin 'ben biliyordum' der gibi kaşlarını kaldırdı. Sanki hiç tasası, derdi yokmuş gibi davranmak onun için sorun olamamıştı hiçbir zaman ama Perin'e karşı bu rolü oynamak onu zorluyordu. Bir yandan sarıp sarmalamak, diğer yandan ona bağırıp çağırmak istiyordu. Zarar vermekten korktuğu için sessizliğini koruyordu sadece.
"Abi aracı rolün için... Üzerine biraz..." deyip gözleriyle Perin'i gösterdi Eflan. Engin kaşlarını çatarak belli belirsiz yanında oturan kıza baktı; ardından tekrar karşısındaki gence döndü. "Açık konuşsana oğlum."
"Abi Perin," diyerek mahcup bir şekilde dudak büzen Eflan'a sinirle baktı Engin. "Onu görmezden gel."
"Tamam. Biraz... Pezevenk gibi giyinmen gerekiyor."
"Yanardönerli takım elbise dersen kendimi keserim."
Bu sözünün üzerine Perin kıkırdayınca Engin atik bir şekilde kalbinin üzerine yerleştirdi avucunu. Çünkü duracak gibi atıyordu kalbi; sadece küçük bir kıkırdayış için deli gibi çırpınıyordu. Kimse anlamasın diye tişörtüyle oynuyormuş gibi yaptı, derin bir nefes aldı.
"Takım elbise giyeceksin. İşte gömleğinin düğmeleri fazla açık olacak. Manşetlerin kıvrık olacak falan... Biraz pezo gibi sırıtıp, konuştuğunda iş tamamdır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözbebeğindeki İhanet |Gözbebeği Serisi 2|
ActionHerkes, her şey inkâr eder. Dudaklardan dökülür bir bir itiraflar, iftiralar. Dilden gelenler firar eder iki saklı diyardan. Her doku, her hücre bir pay çıkarır kendine. Gözler bile yalan söyler. Ama gözlerin içinde barındırdığı, göz kapaklarının sa...