Merak

25 3 2
                                    

Restleşmemizin ardından benimle daha fazla uğraşmamayı seçmiş olacak ki o soğuk mermer gibi bembeyaz yüzünden bir tebessüm göstererek kapadı mevzuyu. Benden çok kendisi etkilenmişti bu zamansız öpücükten. Kendimi de tebrik etmeliydim bende duygusuz olabiliyordum artık. İçimde kopan fırtınalar duyulmuyordu ne de olsa.

"Bin arabaya.." diye emir buyurdu.

Artık gemileri yakmış olmamın verdiği rahatlığıyla nereye gideceğimizi sordum eve dönmemeye kararlıydım.

"Çalışmak istemiyor muydun ?" diye sordu işe gittiğimizden emin olduktan sonra bindim.

Arabada Teoman çalıyordu bizi anlatıyordu "iki yabancı birlikte ama yalnız.."

onun da beni sevdiği zamanlar geldi aklıma pardon sevdiğini sandığı yüzüne baktım ve yine yenildim kendime gözümden yaş aktığını farketti bana baktı. Ama o soğuk ruhsuz bir ifadeyle torpido gözündeki peçetenin yerini söyleyip sustu.

Aslında sevmeyi biliyordu diye geçirdim çünkü öyle güzel zamanlar geçirmiştik ki aklım almıyordu bu yaşananlara. Öyle olmasa evlenir miydim, tabiki evlenmezdim.

Yol boyu derin suskunluğu benim gözyaşlarım ve bir zamanlar güzel olan bir hikaye birbirine eşlik etti.

Holding binasından içeriye girdiğimizde hızlı adımlarla yanımdan ayrıldı.

"Bu eskiden kalma bir alışkanlık sanırım"diye seslendi Satış müdürü ve Buğranın arkadaşı.

Adımlarını yavaşlatıp yanına gelmemi bekledi ve "evet " diye kısa bir cevap ve tebessümle geçiştirmeye çalıştı ama Selçuk bizi öyle hemen göndermemeye niyetliydi, demek hiç birşey bilmiyordu.

Bana döndü sonra "Evlilik yaramış daha da güzelleşmişsin" dedi.

Sonra yine Buğraya dönüp"artık evlisiniz kapıdan ayrılmanıza gerek yok patron"diye takıldı. Severdi boşboğazlığı ama yeri değildi. Buğra çalan telefonu sayesinde sorgudan kurtuldu ama ben o kadar şanslı değildim. Kızaran gözlerimde vardı ki sorguya çekilmem şarttı.

Bana dönüp "uzun zaman oldu sana bir kahve ikram etmeliyim" dedi.

El mahkum kabul ettim yüzüme zoraki bir gülümseme takındım kafamla onayladım.

Şirket içindeki en merkezi yerde olan odasına doğru ilerledik. Her şeyden haberdar olmak gibi bir zaafı vardı bu onu itici yapıyordu ama Buğra onun bu özelliğini kullanıyordu.

Odaya girdikten sonra telefonla arayıp sade kahvelerimizi söyledi ve sonra bana dönüp gülümsedi.

Gülümseyip her şey yolunda imajı vermekten başka şansım yoktu kaldı ki dertleşmek isteyeceğim en son kişi bile olamazdı. Sadece şirket içi görüşleri alsam bana yeterdi.

" Senin geri dönmeyeceğini söylemişlerdi" diye ilk soruya başladı.

"Evet biraz zor oldu ama buradayım" dedim.

İkinci soru gelmesin diye özetledim. Sevgili kocamın iş dünyasına dönmemi istemediğini falan saçmaladım. Hoş ne kadarına kandı meçhul. Kahvemin sonuna doğru şirkette neler var diye yeniledim.

Sorumlu olduğum projelerin başkasına verildiğini şirkette ki sevgili arkadaşlarımın haset krizi ile baş edemediğini ve arkamdan çevirdikleri dolapları ve herşeyi öğrendim. Baş edebilir miydim bilmiyorum ama nefes alabileceğim tek yer burasıydı.

odadan çıkıp kuyruğumu doğrulttum başımı dik yapıp yürümeye koyuldum proje odası doluydu ve artık bir odam yoktu. Çalışanların birçoğu sadece patron karısı olduğum için zor bir selam verdi. Odam ve projelerim olmadan ne yapabilirim diye konuşmak için patronun odasına koyuldum. Kapıda sekreteri durdurdu beni. Buğra bay tembih etmiş kimseyle görüşmek istemiyormuş!!!

YÜZLEŞMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin