SIR

13 3 0
                                    




Garip bir sakinliğe uyandım ilk kez bu evde. Büyükannenin eski gramofonundan yayılan cızırtılı ama huzurlu o ses tüm evi sarmıştı. Belli ki başka yerlere gitmek istemişti o da ruhuyla beraber. Çalan müzik o kadar içten söylüyordu ki yağmurun kokusuyla birlikte bende dalıp uzaklara gitmeye karar verdim.

Evet bende tam böyle bir bahar akşamı rastlamıştım onun bal h-gözlerine. Toy yeni mezun genç bir mimardım, hayallerim o kadar büyük olmasına rağmen beklentilerim hep daha azıydı. Ben çok zengin gösterişli bir hayat yaşamamıştım ömrümce ve hatta onun bunun eskisiyle büyüdüm desem yalan sayılmaz. Babam belediye işçisiydi az da olsa aldığı maaş bir de babadan kalma evi vardı işte bunlara rağmen bizi çoğundan güzel yetiştirdi. Tüm bu yaşanmışlıkların sonucu olarak ben hep haddimi bilmişimdir hayattan ve Buğranın patron olduğu ilin en büyük inşaat firmasında iş bulunca da kendimce dünyamı bozmamaya gayret ettim. Ofiste bulunan şaşalı kızların arasında esamem bile okunmuyordu. Bu nedenle beni genelde ofis içinde değildi saha daki projelere gönderirlerdi sivri burun ince topuk ayakkabılarla şantiyelerde koşmak pek onlara göre değildi tabi anlıyordum. İşe başlamamın üzerinden iki ay geçmişti ve ben çok sık duymama rağmen genç patronumun yakışıklılık konusundaki methini kendisini tanıma fırsatım hiç olmamıştı bu durumu dert ettiğimde söylenemez tabi. Mimarı bulunduğum ilk site inşaatı şehrin dışındaydı ve servisler olmasına rağmen bizler biraz yürümek zorunda kalıyorduk ve bu yürüyenlerin içinde tek bayan bendim. Aradaki açığı kapatmak ve aralarında rahat olmak için neredeyse erkek gibi giyiniyordum. Kalın tabanlı postallar ve sarı yağmurluklar. O gün ilk biten site içinde yapılan örnek dairenin iç dizaynı ile ilgili projem değerlendirilecekti ve heyecanımdan elim ayağım sürekli dolaşıyordu. Üstüne yağmur ve çamurlar işimi oldukça güçleştirdi ancak kendimle barışık olmam beni kurtarıyordu. Servisten inip şiddetlenen yağmurda daha fazla kalmamak için koşar adımlarla kendimi inşası biten siteye attım. Henüz çalışmayan asansörler üzerine örnek daire olarak seçilen beşinci kat beni oldukça zorladı ama hepsi bu kadar değil. Örnek dairenin kapısına geldiğimde ayaklarımı temizleyebileceğim hiçbir şeye rastlamadım ve yerler oldukça temizdi tam basıp basmama kararını vermek için düşünürken işçilerden birinin elinde taşıdığı koca dolapla bana çarpması bir oldu. Çamurlu postallarım ve ben parıl parıl olan yerleri mahvetmiştik bile. İçimden kimse görmese bari diye dua ederken kafamdan düşen baretim yuvarlana yuvarlana hakiki deri klas bir ayakkabının yanına kadar gitti. İçimden kendime küfretsem bile çok geç rezil olmuştum, ne çare. O fiyakalı ayakkabılar bana doğru yürüyünce kafamı gömecek yer aradım ama yoktu. Eğilip tertemiz pahalı zemine böceğe bakar gibi baktı bana ve; "rahat mısın?" diye olanca ukala bir ses tonuyla sordu. Ben bu aşağılamanın altında kalmamak için neyime güvendiğimi bilmem ama aynı ukalalıkta cevap verdim; " oradan bakınca belli olmuyor mu rahatlığım?" o sırada koşar adım aynı sarı postalımdan olan şantiye şefi durumu kurtarmak için yanıma doğru koşar adım geldi. "Mimar hanım yağmurun azizliğine uğramış galiba.." aman da aman öfkem ikiye katlamışken susmam tabi beni kaldıran Şadi ustaya teşekkür edip beniz ezmeye çalışan o sesin sahibine döndüm. Hep diyorum kendime keşke bakmasaydım o gün onun gözlerine. Kalbimden vuruldum sendeledim hatta içimdeki mahalle ağızlı kız laf bile attı ayak üstü sessizce bu adama ama serde erkeklik var susmaz deli Hayal. "Şadi usta ne yağmuru Allah aşkına havuzdan çıktımda ıslandım bu kadar, yere de güneşlenmek için uzanmıştım".. kulaklarına kadar kızarınca Şadi usta anladım ki bu bal gözlü adam o hep bahsedilen genç patron. Ama sesini çıkarmadan sadece tebessüm etti belli olmasın diye arkasını döndü hatta. Ben yokmuşum gibi Şadi ustaya seslenip "usta yardım edinde mimar hanıma kurulansın bu havada havuz çarpar" diye geçti dalgasını.

Koridorun sonunda bizler için hazırlanmış giyinme odasına doğru giderken Şadi usta bana söyleniyordu ah be kızım bu ukala adama çatılır mı inşallah işinden olmazsın diye dövünüyordu. Yapacak bir şey yok ben dursam da durmazdı dilim. Kendimi toparlayıp daireye geri döndüm yanımda getirğim yedek kıyafetler işe yaramıştı ucuz bi kot ve kazak temiz pabuçlar. Daireden içeri girdim ve seslerin geldiği salona doğru yürüdüm sessizce sevgili patronumuz iç dizaynın istenilenden daha iyi olduğunu anlatıyordu proje mühendisine o esnada yaptığım işten daha da gurur duyarak sağlam adımlarla içeri girdim. İkisi de istemsizce bana döndü biraz önce yaşanılan tatsızlıktan haberi olmayan Proje şefi bana dönüp gülümsedi ve "iç dizaynın bu şekilde olması için gece gündüz çalışan bu mimar hanım" dedi. O dakika övgülerinden pişman olmuşçasına beni baştan aşağı süzüp tepkisizce sessiz kaldı ve biraz daha eli cebinde etrafı inceledikten sonra proje şefine dönüp "sağlam iş çıkarmış ama üslup konusunda eğitilmesi gerek mimar hanımın" dedi. Gözleri yerinden fırlayacak gibi olan şefin yüzü halen aklımda.

YÜZLEŞMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin