Bende seni arıyordum." Dedi Hye Su sert bir şekilde.
Jinwoo kafasını hafifçe salladıktan sonra, "Terasa çıkmak ister misin?" Diye sordu.
Ardından cevap vermesini bile beklemeden önden yavaşça ilerlemeye başladı. Henüz hava kararmıştı hastane özel olduğu ve son katta oldukları için normalden daha sakindi.
Asansör geldiğinde hiç konuşmadan bindiler. Yine hiç konuşmadan bir kat çıktıktan sonra dışarıya çıktılar.
Hye Su tuhaf hissediyordu... Bu olaylardan sonra-
"Özür dilerim."
Kızın iç sesini kesen Jinwoo'nun titrek sesiydi. "En baştan sana yazmamam gerekirdi. Seni engellemem ve hiç bir şekilde aklıma girmene müsaade etmemem gerekirdi. Bütün bunların suçlusu benim.
Şirket telefonu ondan aldığında her şey bitecekti ve seninle karşılaşmayacaktık. Özür dilerim. Her şey benim yüzümden." Yavaş ve ara ara derin nefesler alarak konuşmasını bitirdi genç adam.
Bahsettiği O'da kimdi? Hye Su en başından beri onunla konuşmuyor muydu? Aklı iyice karışmıştı ve şuan bunları taşıyabilecek kadar güçlü hissetmiyordu.
Hiçbir şey anlamamıştı genç kız. Algıları kapanmış gibi hissediyordu. Başına bir baskı çökerken gözleri kararmaya başlamıştı kendisini kaybetmek üzereydi. Dizlerinin bağı çözülürken bir çift kol onu arkasından yakaladı.
Lütfen bana yorumlarınız ile destek verin. Buna ihtiyacım var. ↑.↑

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lunatic // lay // ✓
Fanfiction@urnotzy: herkes bana hastasın diyor, bu odanın dışına çıkabilmek ve doya doya eğlenebilmek isterdim. @urnotzy: benim tek bir dayanağım var. Onun şarkılarını dinledikçe, resimlerine baktıkça rahatlıyorum ama @urnotzy: daha sonra onu asla canlı canlı...