1.4

344 31 1
                                    

7 AY SONRA

Genç adam kalabalığa karışmamak için ara sokaklardan ilerlerken arkadan gelen sesleri duydu. Bir poşet sesi geldi ve ardından gelen adım seslerini duydu.

"Yah!"

Hafifçe gerilmesiyle kaşları çatıldı ama arkasını dönmeden ilerlemeye devam etti. Yetişmesi gereken bir programı vardı.

"Yah! Bir dakika dönsen ölür müsün?" Diyen kalın sesi duyduğunda derin bir nefes aldı ve durdu. Tek ayağının üzerinde geriye doğru döndü.

"Bir şey mi istemiştiniz?" Diye sordu bozuntuya vermeden. Beş tane -ayyaş olduğu belli- adam vardı karşısında. Zor ayakta duruyorlardı. "Para ver." Dedi adam, "Belli ki zenginin tekisin." Kıyafetlerini ve duruşunu süzdü genç adamın.

Sadece para vermesi gerekiyorsa verirdi, başına dert almaya gerek yoktu. Ceplerini yokladı ancak cüzdanının arabada kaldığını hatırlayınca duraksadı. Şirketten bir kaç sokak ötedeydi. Bu yüzden yanına almaya gerek duymamıştı.

"Param yok," dedi düz bir şekilde. Gerilmişti ve birazda ürkmüştü. Karşısındaki adamların ne yapacağı belli olmazdı ve kesinikle kavgaya karışma gibi bir olasılığı yoktu.

"Vermeyecek misin?" Diye sordu adam, elindeki bira şişesini yanındaki duvara vurdu ve kırılan kısmı karşısındaki gence doğrulttu. Genç bir kaç adımla geriye gitmeyi denedi ama adamın bağırışını duyunca durdu.

"Gerçekten.." yutkundu ve devam etmeye çalıştı. "Param yok. Bekle." Dedi ve elini telefonuna götürdü. İki cümle ile nerede olduğunu ve başının belada olduğunu kısa  bir mesaj ile hyunguna gönderdi.

Adamlar o kadar sarhoştu ki, hem akılları başında değildi, hemde ne yapacaklarını kestiremiyordu insan.
~

Hye Su kulaklığını düzeltti ve kalabalıktan hoşlanmadığı için ara sokaklardan ilerlemeye başladı. Sağ kulağındaki kulaklık tekrar düşünce sinirle asıldı ve ne tarafta olduğunu kontrol etti. Sağ kulağına taktığında L yazıyordu. Derin bir nefes aldı ve yerlerimi değiştirerek kulağına takmak için uzattı.

Ama duyduğu ses onu durdurmuştu. Sesin nereden geldiğini öğrenmek için sağa saptı. İleride gördüğü altı kişiye biraz daha yaklaştı. Tartışıyor gibi görünüyorlardı.

Hye Su onlara biraz daha yaklaşınca, beş kişinin diğer gence zorbalık yaptığını fark etti. Haksızlığa gelemiyordu. Ne olup biteceğini görmek için iki binanın arasındaki çöp tenekelerinin arkasına saklandı.

Bir anda adamlardan birisi sendeleyerek çocuğu duvara yapıştırdı ve elindeki şişeyi boynuna doğru götürdü. Çocuğun maskesini çıkarmak için asılırken diğeride ona direniyordu. Hye Su, yanındaki siyah poşete sinirle vururken diğerinin yanındaki büyük poşetten bir kedi çığırarak fırladı. Korkmuştu ama yerine daha sindi ve küçük aradan izlemeye devam etti.

Kedinin sesiyle adamın dikkati dağılmıştı ve genç fark edince şişeye eliyle vurdu. Ardından adama bir yumruk geçirirken tam kaçıyordu ki diğerleri onu tuttular.

"Tanrım!" Dedi Hye Su sinirle. Bir şeyler yapması gerekiyordu. Ama kendini yorarsa neler olurdu pek emin değildi. Diğerleri genci yere yatırıp karnına bir kaç tekme attı. O sırada genç, darbe almaması için kollarıyla yüzünü kapatıyordu. Boğuk şekilde inlerken Hye Su'nun gözleri dolmuştu.

O... acı çekiyordu. Canı yanıyordu ve yardıma ihtiyacı vardı.

Adamlar durmadan ona vurmaya devam ederken Hye Su daha fazla dayanamadı ve yerinden fırladı.

"Ne yapıyorsunuz? Durun!" Diye bağırdı. Adamlardan birkaçı onu görmüştü ama diğerleri hala gencin üzerineydiler. "Durun dedim!"

Diğerleride durunca kız yaptığı şeyin farkına vardı. Şuandan itibaren batmıştı. 

ㅠ.ㅠ

Şu andan itibaren hikayemizin ikinci ana karakteri girmiş bulunmakta. İyi okumalar 

lunatic // lay // ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin