Jinwoo elindeki tablete bir kez daha baktı ve yazıları yaklaşık üçüncü kez okudu. Şaşkınlıkla açılmış gözleri ile oturduğu koltuktan fırladı ve menajer hyungunu bulmak için kafeteryaya doğru yürümeye başladı. Merdivenlerden inerken karşısından gelen Hye Su'nun ablasını görünce duraksadı. Haberleri görmemiş olmasını umdu çünkü sorun çıkabilirdi.
''Bir açıklama yapacak mısınız?'' Pekala, görmüştü.
''Bende henüz gördüm ve menajeri bulmam gerekiyor. Gerçekten hiçbir fikrim yok,haber ile ilgili.''
Kızın ablası derin bir nefes aldı ve ellerini uzun dalgalı saçlarına geçirdi, kardeşi için endişeliydi. Jinwoo ona önderlik ederken etrafa bakınıyordu. Bir köşede telefonla konuşan Sungkyun'u görünce oraya doğru ilerledi.
''Evet efendim. Elbette, dediğinizi yapacağım. İyi günler, efendim.'' ardından telefonu kapattı ve arkasını dönünce karşısındakilere soru soran bir bakış attı.
''Hyung? Bunu açıklayacak mısın?'' Elindeki tableti nazik olmayan bir şekilde masaya bıraktı.
''Neyini açıklamalıyım? Şirketin istediğini yaptım cevaplanacak bir sorunuz var mı?''
Hye Su'nun ablası iyice sinirlenmişti. ''Neden bütün suçu kardeşimin üzerine attığınızı ve hayranları onun üzerine saldığınızdan başlayabilirsiniz.''
**
Jinwoo sessizce Lay'in odasına girdiğinde zaten uyanık olduğunu gördü. ''O nasıl? Haberleri gördü mü? Gerçekten çıldırmak üzereyim!''
Olumsuz anlamda kafasını iki yana salladı Jinwoo. ''Söylemem gereken bir şey var. Bak bu sana imkansız gibi gelebiliyor olabilir ama,''
Yatağın kenarındaki sandalyeye oturdu ve arkadaşının ayağına baktı. Ardından gözlerine baktı, ''O HyeSu'ydu.''
Lay anlamamıştı. ''Neyden bahsediyorsun?''
''En başından gelen mesajlar, seni kurtaran kız ve engellediğin kişi.''
**
Hye Su odasının kapısının tıklatılmasıyla müziği kapattı içeriye uzanan kişiye baktı. ''Sonunda bana açıklama yapacak birisi!'' dedi dalga geçercesine.
''Misafirin var,'' dedi içeriye girerken. Hye Su tekerlekli sandalyede oturan genci görünce içindeki hisse engel olamadı. Hayattaki en şanssız insandı.
''Haberleri gördün mü?'' diye sordu Jinwoo.
''Ne haberi?''
''Pekala bir şeyleri açığa kavuşturalım artık.'' dedi sandalyede oturan genç. Yatağa doğru yaklaştı ve kucağındaki tableti kıza uzattı. Hye Su tableti aldı ve açık olan sayfaya baktı.
Gördüğü başlık bile onu kırmaya yeterdi.
''KAHRAMAN-KUZUCUK BİR KIZI KURTARMAK İÇİN HAYATINI TEHLİKEYE ATTI!''
Hye Su kafasını kaldırdı ve tepkisini izleyen gençlere baktı. Ardından kafasını tekrar eğdi ve yazıları okumaya başladı.
''x grubunun üyesi, dün öğle saatlerinde kişisel işlerini hallettikten sonra şirkete dönüyordu. Yolda bir kaç genç tarafından zorbalığa uğrayan kızın, ondan yardım istemesi nedeniyle oraya yöneldi. Ancak oradaki kişiler çok olduğu için kahramanımızın üzerine yürüdüler, ardından genç hayran oradan kaçtı ve yardımsever kuzumuzu yalnız bıraktı.''
Hye Su'nun yüz ifadesi tamamen şaşkınlık içerisindeydi. Daha çok dehşete düşmüş gibi görünüyordu. Alttaki fotoğrafa baktığında daha bir şaşkına uğramıştı. Yazıda isim verilmemişti ancak ikisininde yüzü görünüyordu. Tabii, Lay'in yüzünde maske vardı ancak hayranlar onu ilk gördüğünde tanıyabilirdi. HyeSu'nun ise yüzü kapatılmaya tenezzül dahi edilmemişti.
Hiç beklemediği bir şeydi bu. Titreyen telefonunu eline aldı ve çoktan sosyal medya hesabına düşmeye başlamış nefret yazılarını gördü.
*
Haiiii. Sonunda okuldan kurtuluyorum ve bazı şeylerin üstesinden gelmek için yazarak güç bulmaya çalışıyorum. Bölümleri biraz daha uzun tutmaya çalışacağım bundan sonra. Lütfen yorum yapın. Yanlışlarımı ve eksiklerimi görmeme yardımcı olursanız çok sevinirim.
![](https://img.wattpad.com/cover/43733006-288-k330184.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lunatic // lay // ✓
Fanfiction@urnotzy: herkes bana hastasın diyor, bu odanın dışına çıkabilmek ve doya doya eğlenebilmek isterdim. @urnotzy: benim tek bir dayanağım var. Onun şarkılarını dinledikçe, resimlerine baktıkça rahatlıyorum ama @urnotzy: daha sonra onu asla canlı canlı...