"Hayatın boş olduğunu düşünen insanların içi fazla doludur."
-Murathan Mungan-
Edit şarkı: Shawn Mendes-stitches
Ne diyordu şair " yıkıldı yolunu bekleyen şehir , artık gelsende bir gelmesende bir" insan sevmediği şeylere zor olsada katlanıyordu. Yeri geldiğinde sessizliği sevmezken öyle bir an geliyor ki kimse karışmasın kimse dokunmasın istiyorsun. Yeri geldiğinde aydınlıkken aynı anda karanlığa çekilip gri oluyorsun. Belki zorla katlanıyorsun ama yinede yapıyorsun. Belki bende böyleydim bilmiyorum.
Sonbahar ayında hala çıkmamış bahçedeki turuncu ve kahve karışımı renklerdeki gazelleri topluyordum. En azından hem sessizlik hemde kafa dağıtıyorum.
Yarın sabah erkenden Eda'yla İstanbul'a gidecektik. Yaşadığım , doğduğum bu şehirden ayrılacaktım. Yani yerler gezip okumak güzel olacaktı."Kızım Irmak sana sesleniyorum hey" kafamı sağa çevirdiğimde annem garip garip ellerini sallıyordu.Kulaklıklarımı son sesten alçaltıp anneme 'ne oldu' dercesine salladım."Baban diyor ki bavulunu hazırladın mı? malum İstanbul'a gidiyorsun.Gelde biraz içeri gitmeden önce seninle konuşalım" deyip raylı sistem olan bahçe camından içeri girdi.Kulaklığımı telefonuma sarıp cebime attım.
İçeri doğru adımlarken köpek kulübesinden çıkan golden cinsi küçük köpeğim çakıl koşarak bana geliyordu. Belki bu şehirde en çok tatlı köpeğimi özliyecektim. Keşke senide götürebilsem Çakıl keşke.Çakılı biraz sevdikten sonra başını okşadım en çok bunu seviyordu.Çakılı kulübesine bağlayıp tekrar içeri yöneldim, üşümüştüm.
Annem şöminenin önündeki minderde ısınırken babam koltukta oturmuş bir yanden kahvesini yudumluyor gözlükleriyle uğraşıyor diyer yandan gazetesinin sayfalarını çeviriyordu.Dışarısının soğukluğuna karşı içerinin sıcaklığı ruhumu ürpertmiş annemin yanına oturmuştum.
"Üşümüssün bak sonra hasta olacaksın gözüm sende kalacak. Eh be yavrum bahçıvanımız ne işe yarıyor" annem yine haklıydı."Bana birşey olmaz anne hem yarın gidiyorum bak hadi az sarıl kızına" annem sorgusuz sualsiz hemen göğsüne yatırmıştı beni."Biz babanla yarın sabah toplantıya gidiyoruz seni bırakamıcaz tatlım.O yüzden taksiyle kendin gidiyorsun bavullarını kargoyla teyzene yollarız" kafamı sallayıp anneme sarıldım.
Biraz annemle sohbet ettikten sonra babamın yanaklarından öpüp yukarı odama çıktım. Odama çıkınca dolabın üstündeki bavulu yatağa bıraktım.Eşyalarımı yerleştirip kapının arkasına koydum.
Telefonda Eda'yı aramak için rehbere girdiğimde Koray acar numarasının üstünde kaldım . O gün adamı orada bırakıp gitmiştim.
❄ Dün ❄
Koray bey bana bakarken ben sadece kapıdaki panoya bakıp kalmıştım."Şey kim bu" Koray bana hafif gülümseyip kapıya giden yolu gösterdi. Peki öğrenmek için içeri girmem gerekiyordu.Odaya girerken telefonumun çalmasıyla durakladım.Koray hemen arkamdaydı sinirle aldığı nefes alma seslerini duyuyordum.
Eda'yı cevaplayıp kulağıma götürdüm.Koray beyin sinirlenmesi amaçsız sinirimi bozmuş lavaboya giden yolu tutmuştum.Onun benim konuşmalarımı duymaya hakkı yoktu." Efendim Eda" arkadan gelen müzik sesleri Eda'nın doğum günün başlamasına işaretti."Nerdesin kızım sen herkes burda şu sevmediğim kuzenim Hande bile burada ama kim yok bil bakalım. Aynaya bak aa ne tesadüf buldun"."Eda babam iş verdi gelemem başımda biri var" telefondaki sesler azalmıştı."Ne işi bu hem bugün doğum günüm be best friendim kayıp " haklıydı.
"Eda babama dedim ama izin vermedi başıma da birini dikti." Eda garip sesler çıkardıktan sonra " o zaman kaç gel ben babana söylerim bana kızamaz hıı" babam Eda'ya kızamazdı ne yapar ne eder bilemiyorum babamın gönlünü alabiliyordu."Bilemedim ki şimdi".
![](https://img.wattpad.com/cover/62296135-288-k612430.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURALCI (düzenleniyor)
RandomBenim adım Irmak, Irmak saygın. Üniversiteye yeni başlamış, görünüşte mutlu bir o kadarda karanlık bir ailede büyüdüm. Geçmişimi hatırlayamayan ben geleceğimi aniden öğrendikten sonra hayatım karmakarışık olmuştu. "Sen bana emir mi veriyorsun?" dedi...