"Kendi"

16 1 0
                                        

"Bir süre sonra anladım ki vazgeçilmez olan sen değilsin , vazgeçmeyi bilmeyen benim"

Edit şarkı : atiye - sor Dinlemenizi tavsiye ederim.


Evden adımımı attığım an hissetmiştim içimdeki boşluğu sessizdi yollar, sessizdi kaldırımlar, sessizdi boş sokaklar arabaya bindikten sonra hüngür hüngür ağlamaya başladım. İnan hiç kolay değildi yıllar sonra ailenin olmadığını öğrenmek uçurumdan at kendini daha iyiydi. Düşünüyorum da belki en iyisi buydu. En azından gerçekleri öğrenmiştim. Bu yaşıma kadar bana bakmış olsalarda onlar benim ailemdi. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar dinlemem lazımdı. Şarkıda bile beni anlatmıştı.' Zor diyemem sana sor' okuduğum okulda ailen nerede diye sorsalar belki vereceğim mantıklı bir cevabım bile olmayacaktı. Kafamı abimin omzundan ayırıp suratına baktım.

"Abi şimdi ne olacak"

"Şimdi.....başka bir şehire gideceğiz.Koray,sen ,ben ve Eda. Okullarınızdan geçiş yapacağız. Yeni bir ofis açacağız zaten eski ofisimiz küçüktü. Yeni büyük bir yer açacağız. Bu zaman içerisinde eğer aileni özlersen....ki özliyeceksin seni onlardan ayırmaya hakkım yok."

"Bir  süre görüşmek istemiyorum sana teşekkür ederim Eda. Beni yalnız bırakmadın".

"Bak hala ne diyor kızım sende var mı? Ben ne olursa olsun yanındayım demedim mi? Şey...-abimin gözlerine bakıp- ben Eda tanışamadık.

Önce abime sonra Koray'a bakıp "Koray'la tanışmıştık ".

Abim sadece kafasını sallamakla yetindi."Fazla soğuk bir abin var Irmak" abim sinirle Eda'ya baktı."Sen soğuk ne demek görmemişsin" abimin ters cevap vermesi hoşuma gitmemişti.Uykum geldiği için abimin göğsüne yattım. Bu kollarda hissettiğim tek şey abime olan güvenimdi. 'Güven ruh gibidir , bir kere gitti mi bir daha aynı ruha girmez' derdi babam. 

"Soğuk nevale"

"Sensin nevale bana bak kızım kardeşimin arkadaşı olabilirsin. Ama ben gözünün yaşına bakmam".

"Soğuk nevale" Eda bildiğin abime kafa tutuyordu."Bana bak kızım soğuk nevale deyip durma yoksa..".

"Ne yaparsın haa.. Döver misin?".

"Şu arkadaşına söyle konuşmasın" omzumu silktim. Onların derdiyle ilgilenecek kadar zamanım yoktu. Arabayı kullanan Koray küçük aynadan arada arkaya bakıyordu. O anda göz göze geldik. Daha fazla dayanamadım uykuya daldım.

Üstüme esen soğuk rüzgar ile gözlerimi kırpıştırdım."Şşşt uyu daha yatağa yatıracağım cadı." Sadece hı demekle yetindim. Bu ses tanıdıktı aman neyse yatağa götürsünde tembellikte zirve yapıp geri yattım. Sıcak yatağa girip yattım. Sonrasını hatırlamıyorum.

Sabah uyandığımda güzel kokular burnuma geldi."ooo erkencisin daha ben senin üstüne buzlu su dökecektim olmadı ama bu"bu kız sabah sabah bu enerjiyi nerede buluyordu. Ben kalkacağımda sürahiye su dolduracağımda hemde buzlu uff erken yaşlanacağım ya gerçekten. 

Bir dakika ya ben neredeyim bu eve yeni taşınmıştık anlaşılan yerler tahtadandı eski bir eve benziyordu. İki katlı değildi ama en az beş odası vardı. Duvarlar şampanya renginde seçilmiş, geçtiğim salonda büyük bir led tv ve deve tüyü renginde köşem vardı. Duvarda asılan bir aile fotoğrafı tam fotoğrafı net görmek için yaklaştığım sırada abimin sesiyle mutfağa girdim.

"Irmak uyandın mı?".

"Evet abi uyandım geliyorum şimdi" tam resime daha dikkatli bakacağım kolumdan çekilmemle yan taraftaki odaya girdim. Beni çeken kişinin nefes alması omzuma değiyordu. Eda bana şaka yapıyorda olabilir ama sesini duymam " Kendine iyi bak" bu Koray'dı. Elini çekip beni kendisine döndürdü. Bu kadar yakın olmamız gözlerine daha derinden bakmamı sağlamıştı. Sessizce baktım. Ben onun içindeki karanlığa, oda bendeki beyazlığa baktı. Elini kaldırıp saçımdaki tokayı bir çırpıda çekti. Saçlarım omuzlarıma dökülürken kısa kahküllerim gözlerimi siper etmişti.

Bu sefer kahküllerimide yukarı kulağımın arkasına yerleştirdi. Kendimi ondan çekip geriledim." Beni neden buraya getirdin" elindeki tokayı alıp saçımı tekrar topuz yaptım. "Saçlarını aç" bana emir mi veriyordu o yok ben hayal görüyorum kesinlikle.

"Sanane benim saçımdan rahat bırak beni" kapının kolunu tuttum ama kapı kitlenmişti. Ne ara kitledi acaba yeteneğe bak. "Kızım saçını aç" hala devam ediyor. Sinirden çenesini sıvazladı. Ben onu kızdıracak birşey yapmamıştım ki.

Elini kaldırdığında sinirinden beni dövecek sanmıştım. O daha fenasını yapıp saçımdaki tokayı saçımla beraber çekti. Saçımın sızısından yere çöktüm. Elim kafama dokundurduğumda sızısı artmış, bunun yanında baş ağrımda başlamıştı. Gözlerimden yaşlar geliyordu. Gerçekten korkuyordum bana bunu yapan daha neler yapmazdı. Kafamı kaldırıp suratına baktım. Özür bile dilememişti. Sadece suratımı bakıyordu.

Gözümdeki  yaşlara aldırmadan bana doğru gelmeye başladı. Olduğum yerden geri gittim. "Yaklaşma" sinirle olduğu yerde durdu. Saçlarımın sızısı başımın ağrısını tetikliyordu. Elindeki tokamın üstündeki saç telerimi görebiliyordum. Saçımı yolmuş psikopat.

"Bir daha sakın bana dokunma, yaklaşma, görme beni. Şu andan itibaren senin suratını görmek istemiyorum".

"Sana dediğimde yapıcaktın. İster inan ister inanma sana dokunurum, yaklaşırım,görürüm". Sonra kapıyı çarpıp gitti. Bir insan bu kadar mı aşağılık olur bunun abimle ne işi vardı. Bir özür bilr dilememişti. Aramızdaki şey olacağı varsa şimdi hiç olmayacaktı. Hoşçakal. Kendi karanlığında kendisi boğulsun inan sana tırnağımı bile uzatmayacağım.

Ağladığımı gören Eda ve abim içeri girdi. Herhalde olaydan haberleri yoktu. Yoksa abimin böyle rahat olacağını sanmıyorum. Eğer o kuralcıysa bende kuralları yazan kızdım. Kuralcı benim parmağımdaydı. Her geçen gün bana daha çok bağlıyacaktım.

"Irmak ne oldu" abime sımsıkı sarıldım. Söyleyemezdim bana bunu yapan abime zarar verirdi. Hele Eda'ya ona söyleyemezdim. "Abi ben birşey hatırladım da ondan" beni kucağına alıp morga benzeyen soğuk odada yatağa yatırdı. Üstümü mumyaladıktan sonra Eda sağıma abim soluma oturmuştu.

"Ne hatırladın" kusura bakma abi seni en yakın zamanda o şerefsizden ayıracağım. Gerçek yüzünü göstereceğim.

"Abi bu ev bana çok tanıdık geliyor sanki her yerini hatırlıyorum". Abimin gözünden geçen sevinç pırıltısı en azından bir şeyi doğru yaptığımın kanıtıydı.

"Ben bir dışarı çıkayım".

Kenan dışarı çıkar çıkmaz telefondan lisedeki arkadaşı Murat'ı aradı. Psikolog olan Murat'a herşeyi anlatmıştı. "Murat evi hatırladı oğlum" ufakta olsa bir şeyi hatırladığı için sevinçteydi. Yakında kendisinide hatırlayacaktı. İşte o zaman onu bırakmayacaktı.

"Hatırlar daha çok zaman var o eve boşuna gidin demedim". Kenan hatırlasın diye aile tablosunu salona asmıştı. Bir umut.

"Teşekkürler Murat sağol". Telefonu kapattıktan sonra odaya girdi. Uyumuştu Irmak Eda'nın yanında .Eda'da yaslanmış şekilde uyuyordu. Kardeşini sardıktan sonra Eda'yı kucağına alıp odasına götürdü. Eda'yıda yatağına bırakıp salona oturdu. Bir süre sonra oda uyumuştu zaten.

Abimler gittikten sonra ağlamaktan gözlerim ağrımıştı. Anneme sarılmayı özlemiştim. Babam kızsada yanaklarını sıkmayı özlemiştim. Biraz sonra uyku sersemi duyduğum kelimeler beni zorlamıştı. Biri yatağıma oturmuş sessizce benimle konuşuyordu. Duyduğum tek şey "özür dilerim" olmuştu.

Daha fazla gözlerime dayanamayıp uyudum.

Zincirin son halkası zayıf olursa zincirde zayıf olurdu. Ne kadar gücünü alsada yinede son halkası zayıftı. Buda onu daha da acımasız yapıyordu. Son halkası kopmak üzere sallanıyordu. Sonra tık diye bir ses duyuldu. Son halkası kopmuştu. Yerin soğukluğuyla çoktan buluşmuştu.



❤❤❤❤❤💙

Selam arkadaşlar yeni bölümü beğendinizmi?

Hoşçakalın zincirin yakutları...

-Gülsüm özal-




KURALCI (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin