5. Bölüm Acı Gerçek

877 93 3
                                    

Lang Klanı Ana Binanın kapısı açıktı ve Lang You kapıdan adımını telaşlı ve ağır bir biçimde atmıştı yüzü bir hayaletin ki gibi beyaz ve solgundu, endişeli gözüküyor ağzından bozuk bir plak gibi birkaç kelimeyi tekrarlıyordu;

"Lanet olsun... Lanet olsun... Lanet olsun... Lanet olsun..."

Daha güneş doğmamış, gökyüzü karanlıktan nasibini almıştı, Lang Klanı Ana binasından yavaş ve tedirgin adımlarla Lang You çıkmıştı yüzü kasvetle doluydu, yüzünden düşen bin parçaydı. Lang You'dan sonra Lang Bai Ana Binadan dışarı adımını atmıştı Lang You'nun aksine Lang Bai'nin kalbinde tedirginlik denen ifadeden eser yoktu. Lang Bai'nin huzurlu olduğu davranışlarından belli oluyordu beklediği teşvik edici haber en sonunda gelmişti. Balıkçının göle salladığı olta sonunda balığını yakalamıştı.

"Ay bu gece çok parlak değil mi? Lan You!" Lang Bai yanından geçerken demişti.

Lang You, Lang Bai'yi ilgilenmemişti fakat sorusuna; "Evet, öyle" diyerek cevaplamıştı.

Lang Bai tekrar Lang You'nun yüz hatlarını incelemiş, sinsi bir gülümseme ile somurtkan ve küçümseyici bir ifadeyle yoluna devam etmişti eğer Lang You ona cevap vermeye kalkışsaydı büyük ihtimalle birbirleriyle tartışacaklardı onlar tamamen zıt kişilerdi.

Lang Bai gittikten sonra Lang You Ana Binanın kapısında bir ileri bir geri adım atmaya başlamıştı.

Bir müddet sonra Ana Binadan geniş omuzlu, uzun boylu, kara gözlerinde hiddetli bakışları olan Lang Cheng, Ana Binayı terk etmişti ilerlerken karşısında sağa sola belirsiz hareket eden Lang You'yu izliyordu.

"Lang You! burada ne yaptığını sanıyorsun!"

Uyuşuk Lang You duyduğu sesten sonra bir iç çekerek ayılmıştı ve "Ha!!!" demişti.

"Klan Lideri... O mahluk sadece size ait olan makamı elinizden almaya çalışıyor" öfkeyle ilan etmişti Lang You.

"Lang You sözlerine dikkat et... Bana seni ceza vermek zorunda bırakma mahluk dedigin kişi bir elder" Lang Cheng yüzünde sert bir şekilde dile getirmişti.

"Klan Lideri onu öylece dağ arkasına kilitleyemeyiz bu haksızlık o masum nasıl böyle bir şey yapmış olabilir ki!?"

Lang Cheng eliyle nazikçe anlını avuştururken"Lang You bana bilmediğim bir şey söyle kendisinin orada ne işi vardı ve kaynak kurdunu kim öldürebildi? Bunları bana açıkla!" hiddetli ama sakince yanıtladı.

Lang Cheng'in kalbi belirsiz duygularla doluydu bir yandan kendisine kızıyor diğer/öte yandan da pişmanlık duyuyordu neden Lang Lei'yi yalnız bırakmıştı ki? Onu önemsemesine rağmen bunu göz ardı etmişti ve sadece göz ardı etmeyip onunla konuşmamaya başlamış ve yalnızca klanla ilgilenmişti.

Lang Cheng gözünü Lang You'ya dikerek "Lang You son zamanlardaki olaylar hakkında kimsenin bir şey bilmesine izin verme kendi ağzını da kapalı tut. Sadece 4 elder ve sana bahsedildi. 1. Elder ile bugün görüşmemizde Lang Lei ve kaynak kurdu meselesi ele alınacak, 2. Elderin kararını söyleme ihtiyacı duymuyorum, 3. Ve 4. Elder ne yapmaları gerektiklerini düşünüyorlar yüzleri çukura düştüklerini söylüyordu." bir kaç nefes süresi güldükten sonra devam etti. "Lang Lei'ye bildirmeyi sana bırakıyorum"

"Klan Lideri ona sen söylemelisin bu senin sorumluluğun nede olsa Lang Lei'nin senin oğlun ve babası olan sensin"

Lang Cheng duydukları karşısında buruk bir gülümsemeyle "Bu aciz adam baba olma hakkına sahip değil" dedi ve arkasını dönüp "Ona söyle" diyerek oradan uzaklaştı.

Gecenin karanlığında Lang Cheng'in bedeni Lang You'nun görüş alanından silikleşip kaybolmaya başlamıştı. Morali parça parça yıpranan Lang You yolunu Lang Lei'nin isteği üzerine kütüphaneye doğru çevirdi.

Lang Cheng kaynak enerjisiyle çevresini kontrol ettikten sonra hızlıca Lang Klanının arka bölgesinde ki sıra dağlarına doğru gitmişti. Onu durduran Lang Klanının üç metre yüksekliğine sahip olan klanın duvarlarıydı ama bu onun için bir engel bile denemeyecek kadar kolaydı istese duvarı bile kırabilirdi. Lang Cheng ayaklarının etrafında kaynak enerjisini toplayarak hiç zorlanmadan bir kuş gibi duvarların üstenden zıplayarak geçti.

Karanlığın ortasında belli olmayan yeşeren ağaçları tek tek arkada bırakan Lang Cheng, yolunun üstünde bir kaç tane düşük kaynak seviyesinde kaynak canavarları ile karşılaşmıştı. Lakin o kaynak canavarlarını umursamamış ve yoluna devam etmişti. Kaynak canavarlarını ise ona karşı çıkmaya cüret etmemişti. Onlar Lang Cheng'e kafa tutmayı akıllarından bile geçimemişlerdir.

Lang Cheng ilerledikçe yüz hatları daha da gerginleşiyordu. Sonunda ağaçlar yavaşça kaybolmaya başlamış ve yerini yanan ağaçlar ve kararan toprağa bırakmıştı. Toprak öyle kararmıştı ki Lang Klanı dahil olmak üzere Yüzen Tufan Şehrinde kimse böyle birşey yapamazdı. Buna kendisi de dahildi fakat bu yer Lang Lei'yi yalnız buldukları yerdi./fakat bu yer Lang Lei'nin bulunduğu yerdi. Lang Lei nasıl böyle bir gücü sahip olabilirdi ki onun parçalanan kaynak damarları için bu kesinlikle mümkün değildi.

"Bu toprak kesinlikle yanmış bunu yapan kişi bir ateş sanatına sahip olmalı! Peki hangi klan bu kadar güçlü ateş sanatına sahip olabilir?" dedi ve istemsizce derin bir iç çekti.

Soğuk, yanmış toprağa dokunmak için eğilen Lang Cheng toprağa dokunduğu anda bir uğursuzluk hissetmiş ve içinde bir ürpertiyle geri çekilmişti. Titreyen geniş elini kaldırıp boş gözlerlerle eline bakarken, ne olduğunu da anlamaya çalışıyordu.

Kaşları örtüşmüş derin düşüncelere dalarken Lang Cheng, gökyüzünün geceye elveda dediğini daha yeni fark edebilmişti ve Lang Klanının arka bölgesinde geçirdiği süre boyunca hiçbir şey elde edememişti sadece yararı olmayan bir bilgi kazanabilmişti o da "Ateş Sanatı" olduğuydu ama Yüzen Tufan Şehrinde bir insanın ateş sanatına çalıştığı hiç duyulmamıştı ayrıca Yüzen Tufan Şehrinde kimse ateş sanatına sahip olmamasıyla biliniyordu.

Lang Cheng bu gerçeğe kendisi bile inanmak istemiyordu süregelen yüzyıllar boyunca tek bir ateş kullanıcısı bile Yüzen Tufan Şehrinde görülmemişti bu acı bir gerçekti.

Ormana vuran cilveli güneş ışınları etrafında Lang Cheng belirsizce dudağının köşesini hafif kaldırarak yüzünde acı bir gülümsemeyle yine bir şekilde yolunun kapandığını hissetmişti.

Edindiği bilgi hatırlamak istemediği bir gerçekti ama bununla da kalmıyordu. Yüzen Tufan Şehri ile Lang Klanı için bu utançtan kurtulmak istiyordu ve bundan dolayı kahinlere inanmasa da yıllar önce Lang Cheng daha gençken bir kehanet verilmişti.

"Lang Klanında 10. Klan Lideri bir oğla sahip olacak sadece bu oğlan yeteneğiyle deha olarak çağrılmayla hak edecek, ateşe de hükmedecektir ve bu utançtan sizi kurtaracaktır. Onuncu klan Liderinin oğlu doğduktan 16 yıl sonra bir ejder klanda belirecek ve Lang Klanı kanla yıkanacaktır."

"Saçmalık" Lang Cheng öfkeyle bağırmıştı.

"Ben sadece yıldızların bana ilettiklerini ilettim bu olacak olanlar Lang Klanının 10. liderine bağlı olacak." yüzünde hiçbir ifadeyle kahin yanıtlamıştı.

Kehanetin doğruluğu kesin değildi ama bir gerçeği ön görebilmişti 10. Klan Liderinin oğlu bir deha olarak çağrılmaylı hak etmişti. Onuncu Klan Liderinin oğlu başka bir ifadeyle Lang Cheng'in oğlu Lang Lei ateşe hükmedecekti ve bu utança son verecekti lakin artık bu imkânsızdı ateşe hükmedemeden o zavallı biri olmuştu.

Bunlarla kalmaksızın Lang Klanı bir ejder tarafından kanla yıkanacakken nasıl olurda Lang Cheng Lang Lei'yi düşünebilirdi ki? Lang Cheng yıllarca bu gelecekten kurtulmaya çalışmıştı.  

Evrenin HazinesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin