Multide ki şarkıyı dinleyerek okuyun.
İyi okumalar 😘
Çağla' nın ağzından;
Ufak bir hıçkırık daha döküldü dudaklarımdan. Kelimeler yerini iç çekmelere bırakmıştı. Yanıyordu işte. Canım çok yanıyordu. Şu an bulunduğum yerden dolayı ağlayamıyordum da. Kalbim çok fazla kırıktı. Küçük bir çocuğun kalbi nasıl kırıldıysa, öyle kırılmış ve bir o kadar da o şekilde kırmıştı. Acımasızca! Bilemiyorum. Belkide kalbimi o değil ben kırmıştım. Bile bile. Belki de tek suçlusu bendim bu hikayenin. Hiç aşık olmamalıydım. İlk defa aşkı; beni sevmeyen, beni kardeşi gibi gören kişi de tatmamalıydım. Onunla hayaller kurup, hayallerimi ondan ibaret etmemeliydim!
Derin bir nefes daha çektim içime. Gözlerimi yumdum bu sefer. Düşündüm. Sadece düşündüm. Çaresizce. Evet mutlu değildim şu an. Ama kalbimin en derinlerinde, bir yerlerde, hatta yeni keşfettiğim bir yerde de mutluydum. Mutluluğum hüzünle karışıktı ama bu sefer. İçten içe öldüm. Kimseye belli etmeden! Hergün kendi mezarımı kazıp, kendi ellerimle gömdüm o toprağa kendimi. Mezarım Buğra, toprağım ise o huzur bulduğum, bunun yanı sıra, içinde kaybolduğum kahverengi gözleriydi!
Nede güzel bakıyorlardı. Hiç beni düşünmeden. Küçücük kalbimin daha ne kadar acı çekebileceğini tahmin bile edemeden. Öyle işte. Çok sevdim. İçten içe. Küçüklüğümden beri. Sadece sevdim. Karşılıksız, Pervasız ve bir o kadar da çaresiz.
Titrek bir nefes döküldü dudaklarımdan. Ve yavaş yavaş açtım gözlerimi. Evet! Ben bana kardeş gözüyle bakan kişiye aşıktım. Ve şu an sevgilisi ile tanışmak üzere buradaydım. Oturduğum klozet kapağından kalktım ve kilidi açarak kapının kulpunu çevirdim.
Aynanın karşısında bir defa kendime ağlamamak için söz verdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra daha fazla dikkat çekmemek için yavaş adımlarla masaya doğru ilerledim. Masanın başına geldiğimde bizim grup ve Buğra' nın sevgilisi konuşup gülüşüyorlardı. Masanın üzerine baktığımda Buğra sevgilisi Tuğba nın elini sıkıca kavramıştı. Gülümsedim burukça. Beni mi sevecekti. Kız çok güzeldi.
Siyah kıvırcık saçları, siyah gözleri ve beyaz teni ile adeta esmer bir melek gibi duruyordu. Masum ve saf..
Ben? Kumral, yeşil gözler ile Buğra nın dikkatini çekebilecek son kişiydim. Çünkü Buğra esmer kızları severdi. Hoş. Zaten o bana bakmazdı ki. Beni kardeşi olarak görüyordu.
Masadaki yerimi alırken herkes bana bakıyordu. Ağladığım hemen belli olmazdı ve cok yakın arkadaşım Derin den başka kimse anlayamazdı. Zaten o da Buğra ya aşık olduğumu bildiği için anlasa da sorun olmazdı.
Çok sefer Buğra ya sevdiğimi belli ettim. Ama anlamadı. Belki de anlamak istememiştir. Bilemiyorum.
Göz göze geldiğimizde gözlerimi çevirdim hemen. Dayanamazdım ki. Nasıl dayanacaktım. O sevdiği kadının ellerini tutarken, içinde kaybolduğum, içine daldıkça daldığım kahverengi gözlerine nasıl bakardım?
Biraz daha oturduktan sonra sinemaya girmek istediler ve bir romantik film seçip izlemeye koyulduk.
Şansa bakın ki yanımda Buğra oturuyordu. Onun yanında ise sevgilisi...
Ama o bana ne yaptıysa da ona kızamıyordum. Düşündüm. Bu kadar çok mu seviyordum? Hatalarını dahi göremeyecek kadar boyamış mıydı aşk gözlerimi? Ya peki aşk bu muydu? Tek taraflı! Sadece bir kişinin mutlu olmasına izin verebilecek kadar kalleş! Ama böyle olmamalıydı! Ben böyle bilmiyordum. Annem saçlarımı okşayıp bana aşkı anlatırken böyle anlatmamıştı. Ben mutlu olacaktım daha! Oda beni sevecekti. (Yazar burda salon sevse olmaz mı dedi ve hunharca güldü. Neyse devam). Ya peki küçükken dinlediğim prenses hikayeleri?. Orda da mutlu biterdi hikaye. Neden benim hikayem mutlu değilde mutsuz sonla bitmeyi tercih etmişti? Sanırım yanlış insandan dolayı...
Film iyice dramatik bir hale geldiğinde ağlamaya başladım. Zaten lanet olası günde çok fazla kırılmıştım ve film de böyle olunca... ağladım işte.
Yanımda hareketlilik hissettiğimde dönüp baktım. Buğra sevgilisini öpüyordu. Beynimden vurulmuşa döndüm. Canım yandı. Aldığım nefeste bile kalbim acıdı. Titrek bir nefes daha bıraktı kendini dudaklarımın arasından. Gözlerimin iyice buğulanmış olmasından dolayı önümü göremiyordum. Beynim düşünme yetisini kaybetmişti sanki. Ne kadar süre durdum bilmiyorum ama, diğer yanımda Derin oturduğundan, beni dürten kişinin onun olduğunu anlamıştım.
Şu an hiç birşey göremiyordum. Gözlerim buğulanmış, kulaklarım açılmamaya inat ediyorlardı sanki. Uğulduyordu. Sadece uğultu sesleri duyuyordum. Bir süre sonra gözlerimden yaşlar da düşemedi. Orda, içeride, kalbime akmaya yemin etmiş gibi mıhlandılar sanki. Farkettim de, bu daha da can alıcıydı.
Derin kolumdan tutup dışarıya doğru sürükledi beni. Herkes bize bakıyordu. Yavaş adımlarla dışarı çıkıp lavaboya gittik.
Ben ağlamaya başlamışken Derin de bana sarılıp ağlıyordu. O beni ağlarken görünce dayanamazdı. Onunla hep Buğra yüzünden sarılıp ağlardım. Ve yine ağladım. Yaşanmışlarıma. Yaşanamamışlarıma. Ve birde asla yaşanamayacaklarıma. Ağladım. Sadece ağladım...
Veee bölüm sonuu.
Çağla nın Buğra ya (grup arkadaşı) aşık olabileceğini hiç düşünmüşmüydünüz.
Bölüm nasıldı?
Buğra' ya saydıranlar?
Çağla' ya acıyanlar?
Arkadaşlar bu arada lütfen düşüncelerinizi paylaşın ve vote verin. Saatlerce uğraşıyorum. Lütfen biraz emeğe saygı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♤ASİ♤
Khoa học viễn tưởng"Seviyor musun beni" dedi "Evet" dedim "Peki ne kadar seviyorsun" dedi "Minik bir serçenin gözyaşı kadar" dedim "O kadar mı? O kadar mı değersizim?" dedi "serçeler göz yaşı döktüklerinde ölürler" dedim. Sustu. Sustum! ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "B...