Güneş tüm güzelliği ile odamı aydınlatı- Yalan. Yok öyle birşey. Gayet de kalkamadım.
Sabah sabah alarmın tok sesi odamı inletirken zor da olsa kalkabilmiştim.
Herkesin yaptığı gibi bende bir süre yerdeki halıyı dikizledikten sonra kendime gelebilmiştim.Kalkıp banyoya gittim. Rutin işlerimi hallettikten sonra banyodan çıkıp yeni okul kıyafetlerimi üzerime geçirdim.
Saçlarımı düzleştirip at kuyruğu yaptım. Ve hafif makyajdan sonra artık hazırdım. Çantama gerekli eşyaları yerleştirdikten sonra aşağı kahvaltı yapmaya indim.
Annem ve babam sofrada beni bekliyordu. Abim yurt dışında okuduğu için ev sessizdi. Evet 2 kardeşiz ve bir tane abim var.
Adı Yekta. Bu yıl Üniversite 3 e gidiyo. Ve evet abimi çok seviyorum. Herneyse.
Masaya oturmadan önce anneme ve babama küçük bir öpücük kondurduktan sonra masaya geçip kahvaltı yapmaya başladım.
Kahvaltım bittikten sonra masadan kalkıp okula gitmek için evden çıktım.
Bugün Emir' le birlikte gidicektik. Evin önünde biraz Emir' i bekledikten sonra kapının önünde duran beyaz spor arabasıyla geldiğini anlamıştım.
"Gunaydııın" dedim ve arabaya attım kendimi. "Günaydın Derin' cim de sabah sabah bu ne enerji?" Deyip "sen hayırdır?" Bakışları attı bana.
Ne yani olamaz mı? "Ne biliyim canım. Okulun ilk günü ya güzel başlamak istedim sanırım" deyip en tatlı bakışlarımdan yolladım.
Etrafı izlerken arabanın okulun önünde durmasından geldiğimizi anlamıştım. Daha önce dışından görmüştüm ama içine hiç girmemiştim.
Arabadan indik ve okul binasına doğru ilerlemeye başladık. Çoğu kişi bize bakıyordu. Ne yani hiç mi insan görmediler?
Sınıfa girdiğimizde Çağla' nın olmadığını anladım. Hemen telefonumu çıkarıp aramaya başladım. Ama açmıyordu. Kesin uyanamamıştır.
En arka sıraya geçip Emir' in yanına oturdum. Sınıfa giren kişiyle birlikte küçük bir şok yaşadım. Bu geçen gün barın çıkış kapısında bana telefonumu getiren çocuktu.
Ben ona öyle mal mal bakarken anlamış olacak ki bakıp sırıttı ve göz kırpıp bir ön sıramıza oturdu.
Daha zilin çalmasına çok olduğu için Emir bana okulu gezdirecekti. Sınıftan çıktık ve koridorlardan geçmeye başladık. Gerçekten çok güzel ve büyük bir okuldu.
Zil çaldığında herkes gibi bizde aşağı inip sıraya geçtik ve İstiklal Marşı' nı okumaya başladık.
~~~~~~~~Kafamı koyduğum sıradan kaldırıp yan tarafıma oturan kişiye baktım. Emir' e gelen telefonla acilen gitmesi gerektiğini söyleyip gitmişti.
Ve şu an yanıma oturan kişi ise geçen gün bardaki çocuktu. Baktıktan sonra kafamı geri sıraya koyup uyumaya çalıştım. Zaten öğle yemeğine çıkmamıza 1 ders kalmıştı.
Birinin beni dürttüğünü anladıktan sonra yeniden kafamı çevirip o çocuğa baktım. Zaten başka kim dürtücekti ki?
Anlamaz şekilde ona bakarken yine o tatlı gülümsemesini yollayıp elini uzattı. "Ben Burak" dedi. Eline bir kaç saniye baktıktan sonra bende elini tutup "Derin" dedim ve gülümsedim.
Hoca derse girmişti. İlk gün olduğu için ders işlemiyorduk. Ve ders biyolojiydi.
Burak' la biraz sohbet ettik. Kafa dengi bir çocuktu. Güler yüzlü ve tatlıydı da. Öğle arası için zil çaldı ve Burak' la birlikte yemekhaneye indik.
~~~~~~~~~~
Emir hala gelmemişti. Kesin yine kavgaya gitmiştir. Başka ne işi olabilir ki?Öğle arasındaydık ve Burak' la bahçedeki çardakta oturuyorduk. Telefonuma gelen mesajla ekran kilidini açıp mesaja baktım. Çağla' dandı. "Derin ben kalkamamışım biraz sonra gelicem. Merak Etme" yazıyordu. Aklıma gelen fikirle gözlerim parladı resmen.
"Buraaaakkk" dedim harfleri uzata uzata. Bu halime hunharca gülerken
"neden gülüyosun bee" dedim kaşlarımı çalarak. Daha fazla güldü ve sonra karnını tuta tuta sustu."Yaa ne biliyim öyle harfleri uzatınca komik oldu" dedi. Bende hafif gülümsedim ve "Hadi Çağla'yı almaya gidelim. Zaten canımız da sıkıldı. Ders başlamadan geliriz" dedim. Tabi kedi bakışları atmayı da ihmal etmemiştim.
"Kızım iki saattir bunun için mi şirinlik yapıyosun. Kalk gidelim" dedi ve elimden tutup kaldırdı. Kaldırdı kaldırmasına ama kaldırırken kafamı çevirdiğim de bir adet kaşları çatık Emir ve bir adet yüzü sinirden gerilmiş Poyraz beklemiyordum. Emir' i anlarım ama Poyraz ne alaka?
Burak' la çıkışa doğru ilerledik. Kapının önünde bize bakan Emir ve Poyraz' ın yanına gidip Çağla' yı almaya gideceğimizi söyledim. İzin vermedi. "Sana hayır diyorum Derin. Ha-yır!" "Senden izin isteyen kim Emir. Gidebilir miyim demiyorum. Gidiyorum diyorum!" dedim ve Burağın kolundan tutup çıkışa doğru götürdüm.
Tamam Burağa güvenmiyor olabilirdi ama bende çocuk değildim.
Arabaya bindikten sonra Çağla' ya haber vermek için telefonumu çıkarıp mesaj attım. "Canım yeni arkadaşımla birlikte seni almaya geliyoruz. Hazırlan" deyip yolladım.
~~~~~~~~~~~~~~
15 dakika sonra Çağla' ların evinin önüne gelmiştik. Biraz bekledikten sonra Çağla kapıyı açıp arka tarafa oturdu ve yola koyulduk.Okula gelene kadar konuşup sohbet ettik. Çağla ve Burak çok iyi anlaştılar. Sanırım yeni okulda yeni arkadaşlarımı bulmuştum.
Biraz daha gittikten sonra okula gelmiştik. Ama bir sorunumuz vardı. Derse geç kalmıştık.
Derse girdiğimizde hoca öğrencileri serbest bırakmış masasında telefonla oynuyordu. Geç kaldığımız için özür dileyip sıralarımıza geçtik.
Poyraz ve Emir aynı sırada oturuyordu. Bir dakika. O çocuk bizim sınıfta mı? Yani Poyraz!? İçimden koca bi "off" çekip en arka sıraya Çağla' yla birlikte oturduk. Burak ise bir ön sıramıza oturmuştu.
Biz yeniden sohbet edip kahkaha atmaya başlamışken gördüğüm iki çift göz, bakışlarıyla -öldürücü bakışlarıyla- beni sus pus etmişlerdi.
Ne vardı yani Burak' la konuşup arkadaş olduysam?
Bir bölüm sonu dahaa. Çoktandır yazmıyordum. Sonunda yazdım. Umarım beğenmişsinizdir.
Bu bölüm nasıldı?
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.
Kitaplarla kalın. 😙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♤ASİ♤
Ciencia Ficción"Seviyor musun beni" dedi "Evet" dedim "Peki ne kadar seviyorsun" dedi "Minik bir serçenin gözyaşı kadar" dedim "O kadar mı? O kadar mı değersizim?" dedi "serçeler göz yaşı döktüklerinde ölürler" dedim. Sustu. Sustum! ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "B...