Multi Poyraz. Evet bu fotoğrafla aşk yaşadığım doğrudur. Hatta nasıl buraya koydum hala daha anlayamıyorum. Resimlerimi başkalarıyla paylaşamıyorum da😒 Ama siz yabancı değilsiniz☺ İyi okumalar😙
O geceden sonra Poyrazla çok fazla konuşmamıştık. Arada göz göze geliyorduk. Ama içimde tarifini bilmediğim duygulardan kaçtığım için haliyle ondan da kaçıyordum. Ve refleks olarak da gözlerimi kaçırıyordum.
Hocanın sınıfa girmesiyle oturduğum yerden kalktım. Hocayla 'günaydın çocuklar. Nasılsınız?' 'Saol' klasiği bittikten sonra hocanın izni ile geri yerime oturdum.
"Çocuklar sıralarınızı düzeltelim. Biliyorsunuz. Biyoloji dersiyle birlikte, aynı zamanda da sınıf öğretmeninizim.
Şimdi herkes tahtanın önüne geçsin"Herkesten oflama puflama sesleri geliyordu. Çünkü tahtanın önüne geçme faslını en son ilkokul da yapıyorduk.
Herkes tahtanın önündeyken, hoca teker teker bir kaç kişiyi oturtmuştu. Bizde Çağla' yla hocayı birlikte oturtması için ikna etmeye çalışıyorduk. Ama ben Çağla dan biraz daha uzun olduğum için hoca ikna olmamıştı. Bizde şansa bırakıp önümüze döndük.
Biraz daha geçtikten sonra hoca "Derin sen en arka sıraya geç. Boyun uzun" dedi. Bende gerneşe gerneşe sırama geçtim. Nede çabuk benimsedim sırayı. Asdjsj.
Kollarımı göğsümün üstünde birleştirip yanıma Çağla gelsin diye dualar ediyordum. Hoca birkaç kişiyi daha yerleştirdi ve "Çağla sende Derin in önüne geç" demesiyle, tabiri caizse tüm hayallerim alt üst oldu.
Çağla bana üç çocukla kapının önünde kalmış dul kadınlar gibi melül melül bakıyordu. E kimin kankası dimi. Gözlüklü emoji;D
Emir de bizim yan tarafımızdaki sıranın en arkasına geçmişti. Çağla nın yanına bi kız oturmuştu. Ve en son olarak oturmayan bir kaç öğrenci kalmıştı.
"Poyraz sende Derin in yanına geç". Hocanın sesiyle hemen hocaya baktım. Yanıma Poyraz mı oturacaktı? WHY? Aslında iyi çocuktu ama fazla.. Fazla.. Fazla sinir bozucuydu. Ve ona karşı tarifini edemediğim duygular oluşmaya başlamıştı içimde. Ve ben bu durumdan hiç hoşnut değildim. Çünkü duygularım fazla zıttı. Hem ona sinir oluyo hemde.. Dedim ya. Tarifini edemiyorum.
Poyraz pişmiş kelle gibi sırıta sırıta yanıma oturdu. Pisliklik yapmazsa anlaşabilirdik. Yani umarım anlaşabilirdik...
~~~~~~~~~~~~~
"Yaa Poyraz al şu çantanı şurdan!" Diye tısladım. Beyefendi çantasını, defterini başka yerlere atarak rahat rahat oturuyordu. Ne rahat çocuktu böyle bu. Ama o değilde, açıkçası Poyraz dan çanta, defter falan getirmesini beklemiyordum. Yani okuduğum kitaplarda böyle değildi. Benim aşık olduğum çocuk serseri, yakışıklı, okula çanta getirmeyen, beni koruyan biri olmalıydı. Çünkü okuduğum kitaplarda ki kızların sevgilileri öyle oluyordu. Baştan alalım lütfen.Düşündüm de, ben zaten Poyraz a aşık değildim. Poyraz da bi Meriç Keskin, Kaan Arkın, Kuzey hoca, Ayaz, Ediz, Durukan ve daha niceleri olamazdı. Çünkü ben resmen Kitap karakterleriyle aşk yaşayan bi kızdım. Ve gerçek hayatta öyle erkekler de bulamayınca erkeklerden daha çok uzaklaşıyordum.
Aslında Poyrazın da baya gideri vardı hani. Kafamı Poyraza çevirdim ve incelemeye başladım. Kahverengi ipeğimsi saçları, kahverengiyle balköpüğüne çalan gözleri, kısa ama güz duran kirpikleri, biçimli dudakları ve sivri yüzü vardı. Küçücük burnu yüzüne daha güzel ve sevimli bi hava katıyordu.
Boğazını temizlemesiyle daldığımı farkedip gözlerimi gözlerine çıkardım . Piçimsi gülümsemesiyle muzhip muzhip bakıyordu. Kesin ona baktığımı farketmişti. Lanet giresice.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♤ASİ♤
Science-Fiction"Seviyor musun beni" dedi "Evet" dedim "Peki ne kadar seviyorsun" dedi "Minik bir serçenin gözyaşı kadar" dedim "O kadar mı? O kadar mı değersizim?" dedi "serçeler göz yaşı döktüklerinde ölürler" dedim. Sustu. Sustum! ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "B...