"Kırkıncı kural" dedi tane tane konuşarak. "Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi Aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AŞK' ın ise hiçbir sıfata ve tamamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde."Üzgünce kapattım kitabın kapağını. İlk başlarda sıkılarak okusam da, sonradan çok hoşuma gitmişti. Çok fazla anlam ifade eden bir kitaptı. Ve insana çok şey öğretiyordu.
Uzaklara daldı bi an gözüm. Manzarayı izledim. Gecenin serinliği tenime işlerken diğer yandan da hoşuma gidiyordu. İçimi gıdıklıyordu. Derin bi nefes çektim içime. Düşündüm. Aşk. İyi bir şey miydi gerçekten? Acıtmazmıydı insanın canını? Ben hiç tatmamıştım o duyguyu ama. Acıtıyordu sanırım. Yoksa neden onca insan acı çeksin ki?
Yukarı kaldırdım başımı. Yıldızlar tüm güzelliği ile parlıyordu. Oturduğum pufda daha çok yayıldım. Kollarımı birbirine kenetleyip göğsümün altında birleştirdim. Ve yıldızları izlemeye başladım.
Ne kadar orda oturup yıldızları izledim bilmiyorum ama. Gelen 'ştt' sesiyle birlikte kafamı hızla sesin geldiği tarafa çevirdim. Poyraz? WHY?
Poyraz ın ağzından;
Derinlerin evinin önünden geçerken aklıma Derin e uğramak gelse de siktir ettim. Şimdi iki saat çenesini çekemezdim. Kızın çenesi taramalı tüfek gibiydi. Susmak bilmeyen tiplerden hani.
Merakıma mı desem, yoksa adını bile koymaktan korktuğum duygu mu desem bilmiyorum ama, kendimi ne kadar gitmiycem desem de, Derin in kapısında bulmuştum.
Bu kızda birşey vardı. Beni ona çeken bir şey. Yıllar sonra, yaşamaktan korktuğum, çekindiğim o şey!
Kapıyı çaldığımda annesi olduğunu düşündüğüm kadın açmıştı kapıyı. Öyle pencereden falan tırmanıcak tiplerden değildim heralde. Değildim dimi?
Annesine Derin i sorduğumda bahçede olduğunu söyledi ve beni bahçeye götürdü.
Mavi pufa oturmuş yıldızları izliyordu. Annesi geri içeri girince 'ştt' diye seslene seslene yanına doğru ilerledim. Beni farkedince kaşlarını kaldırıp şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Gülümsedim. Bu haliyle... Tatlıydı.. Fazla tatlı.
Derin in ağzından:
Ben Poyraz a öyle şaşkın şaşkın bakarken gülüp kendini yanımda ki pufa attı ve beni taklit ederek yıldızları izlemeye başladı.
Beni önemsemeyip yıldızları izlemeye devam edince sinir oldum. Hem benim yanıma geliyo, hem de beni takmıyordu. Nasıl bi çocuktu bu böyle. Çocuk mu? Adam mı deseydim acaba?
Dayanamayıp bende kendimi pufa attım ve yıldızları izlemeye başladım. Bir süre öyle durduktan sonra başımı çevirdiğim de Poyraz ın bana baktığını farkettim.
"Burda ne işin var?" Dedim bende ona bakarak. "Senin jeton yeni düşüyo galiba. Yaklaşık 20 dakikadır burdayım, ve sen bu soruyu bana yeni soruyosun" dedi gülerken. Gülüşüne kaydı gözüm. Gülümserken dudaklarının kenarından gözlerine doğru yol alan çizgilere baktım sonra. Nede güzel gülüyordu öyle.
Gülüşünden öptüğüm, gülerken gözlerine doğru yol alan çizgilere kendimi gömmek istediğim adam. Sonumuzu bilmeden, gülme öyle. Hatırladıkça dayanamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♤ASİ♤
Science Fiction"Seviyor musun beni" dedi "Evet" dedim "Peki ne kadar seviyorsun" dedi "Minik bir serçenin gözyaşı kadar" dedim "O kadar mı? O kadar mı değersizim?" dedi "serçeler göz yaşı döktüklerinde ölürler" dedim. Sustu. Sustum! ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "B...