Impala'yla şehir dışında bir telefon kulübesinin önüne arabayı çektim. Elimde Williams'ın hususi telefon numarası vardı. Parayı attım, numarayı çevirdim :
-Ben Lynch. Bir anlaşma yapmak istiyorum Robbie.
+Lynch! Ölü bir adamsın sen!
-Bugünlerde kulağıma en sık çalınan iltifat. Bak, gemin ve taşıdığı her şey elimde. Eğer onu geri istiyorsan, benimle buluşup iki lafın belini kırman gerekiyor.
+Restaurantımı biliyormusun?
-Evet.
+ Bir saate orda ol.
Avant Gaarde Cuisine, vaktinde çok parlak günler görmüş, Voltarno ve civarının en gözde restaurantlarından biriydi. Daha sonra Robert, bir mafya dalaşı sırasında orada saldırıya uğramıştı. Büyük ölçüde zarar gördüğü için, kapalı durumdaydı. Impala'yı kapısına çektim. Valizi sırtıma taktım ve içeri girdim. İçeride kimse yoktu. Şüphelenmeye başladım. Burnuma ağır derecede mazot kokusu vuruyordu. Bu iş hiç hoşuma gitmemişti. Arkamı dönüp çıkmak istediğimde Williams ve iki itinin bana pis pis sırıttığını gördüm :
-Bitti Lynch, bu kadar.
+Lan !
-Ateş ve barut gibiyiz. Seninle yan yana durmamız mümkün bile değil! Güle güle!
Her yere mazot döktürülmüştü. Robert kibriti acımadan çaktı ve karanlık olan restaurant güneş gibi parlamıştı. Alevlerle çevrilmiştim.
İçine girdiğim şoktan zorla da olsa kurtuldum. Hemen birşey yapmazsam, burada fazla kızarmış polis butu haline gelecektim.
İçerideki barın arkasının yanmaması gözüme çarptı ve koşarak arkasına atladım, kendime de biraz zaman kazandırdım. Nefes almakta guçluk çekiyordum. İçerideki oksijen oranı azalmaya başlamıştı. Hızlıca mutfak kapısından içeri geçerek koşmaya devam ettim.
Ben koştukça, alevler beni daha hızlı takip ediyordu. Her yer prematüre bir cehenneme dönüşmüştü. Adım attığım yerde alev görüyordüm. Sıcak, beni boncuk boncuk terletiyordu.
Restaurantın karanlığı, yavaşça ateşler tarafından yenilip bitiriliyordu. Williams beni öldürmeyi kafasına koymuştu. Bunun için bir zamanlar çok kıymet verdiği restaurantını ateşe verecek kadar çok hemde.
Güvenlik odasına kendimi kapattım. Her taraf alevlerle çevriliydi. Ateş,yavaşça odadaki oksijeni tüketiyordu. Nefes almak git gide zorlaşıyordu. Buradan çıkmam gerekiyordu. Bu odadan çıkar çıkmaz kafamın uçurulma ihtimali olsa dahi, canım alınmadan önce son bir kez temiz havayı ciğerlerime çekmek için bu ihtimali göze almalıydım.
Restaurantın alt katlarına doğru kaçmaya devam ettim. Merdivenlerden iner inmez Williams'ın adamlarından biriyle karşı karşıya kaldım :
-Lynch!
Silahlar konuşacak gibiydi. Birbirimize doğrultuyorduk. Kim önce davranırsa o ötekinin canını alacaktı.
Einstein haklıydı. Zaman, gözlemciye göre değişkendi. Bir silahın namlusuna baktığınızda, zaman yavaşlıyordu,şu zamana kadar yaptıklarınız,yapmadıklarınız,yapamadıklarınız,hayatınız... herşeyi düşünüyorsunuz. Ve o silahın ateşlenmesi ikili bir seçimdir. Ya ateşlersiniz,yada ateşlemezsiniz.
Bu ikili seçimi ilk yapan bendim. Silahımı ateşleyip,koşmaya devam ettim.
Kimseler yoktu. Çıkış, içimde zorla tutunan ümidim gibi yavaşça yok oluyordu. Restaurantın alt katlarına indikçe, duman konusundan ziyade, lağım kokusu baskın geliyordu. Buralardan bir yere lağıma çıkmak ve oradan çıkışa gitmek gibi bir ihtimalim olduğunu düşünmeye başladım.
Lağıma indiğimde şansımın kırk yılda bir olsada yaver gidebileceğini anladım. Burası kullanımdaydı. Her yere ızgaralı geçitler konulmuştu. Zorlanmadan çıkışı bulmuştum. Koşarak arabama gittim fakat şerefsiz sadece restaurantı yakmakla kalmamıştı.
Impala alevler içerisindeydi. Anılarım,uğraşlarım ve emeklerimi yakacak olarak kullanarak yanıyordu.
Dışarıda kimsecikler yoktu. Soğuk, acımasız bir canavar gibiydi ve sokakları birbirine katıp, arkasından beyaz bir örtüyle kaplıyordu.Ivan duman mesajlarımı görmüştü. Eski kasa Mercedes'i tozu dumana katmak için sabırsızlanıyordu :
-Geliyormusun?
Iceri gecip öfkeyle oturdum. Ivan, sözlerine devam etti :
- Seni Williams'ın malikânesine götüreceğiz
+ Bana uyar.
Dostça bir şekilde elimi sıktı :
-Bu iş bittiğinde bana ulaş. Senin gibi bir profesyonel birine çok ihtiyacım var.
+Bunu aklımda tutarım.
Araç, hızlı bir şekilde Williams'ın malikânesinin arka kapısında beni bırakıp,gecenin karanlığına karışmıştı.
Kanatlarım ve orağımla, artık bu davayı sonsuza dek kapatmam gerektiğini biliyordum. Öfkeli, intikam duygusuyla dolu ve kızgındım. Son bir kez, başlayıp, bitirmek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık : Kayıp Halka
БоевикBenliğini kenara fırlatan ve başkaları için yaşayan, bir yandan geçmişiyle uğraşan, karanlıkta boğulan adamın hikâyesi.