4. bölüm - sen sus gözlerin konuşsun -

138 31 2
                                    

Utku :

Rüzgar aniden kucağıma yığılınca ne yapacağımı bilemedim önce kendine gelir belki diye sarsmaya başladım sonraysa bu işin böyle olmayacağına karar verip kucağıma aldığım gibi yürümeye başladım. Neyseki parka gelirken arabayla gelmiştim. Arabanın arka koltuğuna Rüzgarı yatırdım

( 18 yaşında ehliyet alınıyor diye düşünüyorsunuzdur belki ama ocak ayında doğmanın faydaları var .,. ) arka koltukta Rüzgara bir şey olmayacağına emin olduktan sonra hemen arabaya bindim ve oraya en yakın olan hastaneye doğru gitmeye başladım. Hastane kapısından içeriye girdiğimde sedye ile yanıma gelen hemşirenin neyi var diye sordugunu Rüzgarın sedyede uzanan bedeninden gözlerimi bir anlık çekmemle fark etmiştim.


Hemen parkta aniden bayıldığını söyledim. Hemşire tamam deyip odaya aldı. Neden böyle olduğunu bir türlü anlayamıyordum aklıma  Rüzgarın telefonunu parktayken elinden düşürdüğü ve benimde telefonu yerden aldığım geldi ve merak etmeden duramadım. Bakıp bakmamak konusunda bir süre arada kalsam da sonunda merakım üstün geldi.

Telefonu açtım ahh lanet olsun şifre niye bu ihtimal hiç aklıma gelmemişti rast gele bir şeyler sallamaya başladım benim yerimde kim olsa aynısını yapardı önce ismini denedim soyadını denedim en sonunda geçen sene kantinde otururken Rüzgarı  gördüğüm de telefonunda renklerle ilgili bir şeyler söylediğini duyduğum aklımda kalmıştı gerçi bu kız aklımı başımda bırakmıyordu ki ve en sevdiği rengin neydi mavi mi ? siyah mı ? öyle bir şey olduğunu söylüyordu tabii yanlış hatırlamıyorsam denemeye karar verdim bu sefer şifreyi mavi ve siyah olarak denedim ve evet şifre doğruydu. Hemen girip en son arayan kişiye baktım ''annem'' yazıyordu ve artık cidden daha da çok merak etmeye başlamıştım.

İçerden çıkan doktor "hanfendiyi siz mi getirdiniz" diye sordu hemen "evet" dedim onaylar şekilde başını sallayıp '' bir şeye çok üzülmüş sanırım ve bedeni artık bunu kaldırmayı reddetmiş bu yüzden de bayılmış yani önemli bir şeyi yok bir saate kadar taburcu ederiz isterseniz girip görebilirsiniz'' dedi.

İçime serpilen suyun yüreğimdeki cız sesiyle doktora teşekkür etmeyi bile unutup Rüzgarın kaldığı odaya koşarak gittim

hastane odasından içeriye girdim ve tam da tahmin ettiğim gibi bana bakan iki meraklı gözle karşılaştım ve
"ba..bana ne oldu sen biliyor musun ?" Sesi fazla yorgun ve hüzünlü çıkmıştı içim titredi bir an

"şey bi anda bayıldın doktor bir şeye çok üzüldüğün için olduğunu söyledi bide telefonun .."
Dedim ve telefonunu ona uzattım.

"ben şey teşekkür ederim beni buraya kadar getirmişsin" dedi ve gözleri dolmaya başladı. Ah Hayır bunu bana yapamazdı gözlerinden düşecek olan tek bir damlayı bile alıp saklamak isterdim ama o ağlarsa cehennemde yanmamla onu ağlarken görmem tamamen aynı şey olurdu bende buna izin vermedim konuyu değiştirme çabasına girecektim ki 

"Beni buraya kadar getirdin yanımda oldun ne olduğunu  bilmeye hakkın var bayılmadan önce çok çok kötü bir haber aldım a..annem, annem ... "dedi

Ve gözlerinden kristal damlalar sanki öleceklerini bilirmiscesine akmaya ve hıçkırıkları artmaya başladı merakım artmaya başlamıştı ama kendini bu kadar zorlarsa tekrar bayılır diye korkum daha üstün geliyordu ve ona sarılıp
" her şey her şey iyi olacak" dedim.

Başını omzuma gömdü ve ağlamaya  devam etti senelerdir sevdiğim kız şu an bana sarılıp ağlıyordu ben de daha fazla üzülmesini istemiyordum çensinden tutup kafasını hafifçe kaldırdım akmakta olan gözyaşlarını ellerimle kuruladım

2 Tane 50 Kuruş... (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin