Bölüm 18: ARAP SAÇI

308 15 7
                                    


Anlayışınız için çok teşekkür ederim :) YGS ye son 5 gün... 3 saat sonra 19 yaşıma giriyorum ve bu size doğum günü hediyem olsun :) Doğum günüm adıma çalışmaya biraz ara verdim ve sizin için yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Evet 19 yaşıma giriyorum ve bu beni çok korkutuyor. Çünkü büyüdükçe insanın sorumlulukları artıyor, ve ben büyümek istemiyorum. Hep 18 kalmak istiyorum ! Her neyse beni bırakma 18; hoş geldin 19!

Şunu da unutmadan hemen söyleyeyim; Kadınlar günümüz kutlu olsun ! Her ne kadar bu ülkede kadın olmak zor olsa da biz hiç yılmayalım olur mu ? Her düşmemiz bizi yeniden kaldırmak için bir sebep olsun... "Dünya dışardan bakarken değil içinde yaşayınca güzel..."

Veeee tabi ki bu bölümü size, doğum günüme, çoktann 3 K oluşumuza hitap ediyorum :) Keyifli okumalar :*

------------------------------------

Gözlerimi açtığım da çok tanış bir oda ile karşılaştım. Beni daha önce getirdikleri hastane odası. Gözlerim odayı tararken acaba aynı odadamıyım diye içimde geçirmeden edemedim. Belki de bütün odalar aynı şekilde dekora edilmiştir bilemiyorum. Ben bu saçma düşünceleri kafamda geçirirken bir an elimin üstünde bir ağırlık hissettim. Gözlerim kollarımdan başlayarak elime doğru geçiş yaptığında elimin üstünde bir el olduğunu anlamam çok zamanımı almamıştı. Tanış ellerin sahibine baktığım da ise masum, ürkek ve de hayatım boyunca bakmaya doyamayacağım bir yüz. Özgür. Elim her ne kadar sıcaktan terleyip kaşınıyor olsa da dayanabildiğim kadar dayanıp Özgürü izleme fırsatını kaçırmyacaktım. Ta ki babam kapıya abanana kadar. Kapı açması ile Özgür de hemen uyanıp ilk kapıya sonrada kontrol amaçlı bana bakınca uyanık olduğumu görüp hemen ayağa kalkarak yatağıma bana zarar vermeyecek bir şekilde yerleşti. Gözlerinde ki nedir Özgür; korku ?

Adeta babam ile Özgür koro şeklinde adımı söylediklerinde kendimi ilkokul da okuma bayramında hissettim.

-Alçin!

-Alçin!

-Evet ?

Özgür yüzüme doğru eğilerek alnıma bir öpücük kondurdu. Hemen ardından babam Özgürün sormaya korktuğu şeyi dile getirdi:

-İyi misin bebeğim ?

O an kafamda ki acıyı hissedip ellerim bandajlı kafama gitti. Sızlıyordu.

-Bana dikiş atmadıklarını söyleyin! Allahım iyi ki baygındım !

İkisi de iyi olduğumu anladıklarında yüzlerinde tebessüm oluştu. İşte ben bunu istiyordum. Hep gülsünler. Onlar yeter ki gülsün ben kendi acımı çekerim. Ses çıkarmam yeter ki onlar benim acımı paylaşmasınlar. Onlar farkın da değil belki ama ben öyle olunca daha çok acı çekiyorum.

-Dengeni mi kaybettin bebeğim ? Başın mı döndü ? Doktor uyarmıştı Alçincim keşke herkes ile birlikte çıksa idin sınıftan. Tek kalman senin için sakıncalı. Ya sınıfın temizliği için gelmeselerdi ?

Harika ! Hem iyi hem de kötü ! Kötü tarafından başlarsak bana artık iyice hasta muamalesi yapılacak ve artık yalnız kalamayacaktım ! İyi tarafı ise Ege yi bilmiyorlar. Gerçi Egenin suçu yok. Ama şuan bu olayı söyleyip söylememeyi inan bilmiyorum ! Ah lanet olsun ne yapacağım ben ! Her ne kadar Egenin suçu olmasa da ( Düşmem de) söyleyeceğim an Ege ye kesin zarar gelecekti ama ya Özgür ? Çocuğa neler yapar Allah bilir. Egenin canından süpelenmeyi geçtim, Özgüre bir şey olmasından korkuyorum. Egenin gerçekten gözü dönmüş gibiydi ve Özgüre ne yapardı Allah bilir. Gerçi Özgürün o konuda taviz vereceğini sanmıyorum ama çocuğu haşat ederse karokala düşme ihtimali ? Özgür konuşmaya başladığın da bu düşüncelerime ufacık bir ara vermeye karar verdim.

BENDE Kİ SEN (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin