Sürprizzzz. Erken gelen bir bölüm ile karşınızdayım :* Keyifli okumalar beğenilerinizi ve yorumlarınızı esirgemeyin benden :*
Umut ne kadar güzel bir şey değil mi ? Hayatta hiçbir şeyiniz kalmadığında bile umut sizi yalnız bırakmaz. Her şeyin bittiğini düşündüğünüzde bile içinizde bir yerlerde çırpınan bir umudunuz olur. Umut güzel şeydir. Bazen yaşama sebebiniz, bazen de hayata tutunma dayanağınız. Umutsuz kalmayın...
Sonuçları öğreneli 4 gün olmuştu. Okullar çoktan tatile girmişti. Bugünü atlatırsak bizde tatile gideceğiz Alçin ile söz verdik birbirimize. Alçin sözünü tutar. Beni bırakmayacağını söyledi,bırakmaz. Güçlü olacağına söz verdi. Hatta şakalaştık bile. Eğer beyaz ışık görürse ışığa doğru gitmeyecekti. Tünelin sonunda ki beyaz ışığa doğru yürümeyecekti. Benim güzel yürekli yârim o kadar saf, o kadar iyi niyetli ki biz üzülmeyelim diye elinden geleni yapıyordu. Beynin de ki kitleye meydan okuyup hiçbir şeyi yokmuş gibi sırf bizim suratımız gülsün diye hastalığını şakaya vuruyordu. O bizden destek aldığı için ilk bizi yüreklendiriyor, bize de ayakta sağlam ve güçlü durmayı öğretiyordu. Dedim ya güzel yürekli yârim.... Biz mutlu olduğumuzda onu mutlu görebilirsiniz ancak. Çünkü o sevdikleri mutlu olunca mutlu olabilen bir insan...
Ameliyathane koridoru soğuk. Üşüyorum. Alçin de üşüyor mu acaba ? Ya bana ihtiyacı varsa ? Kaç saat olmuştu ? Kaç saattir neşter altında yatıyor benim güzel yüzlüm ? Zaman bile anlamsızlaşmıştı benim için. Arda abi ve Ayça ablaya da destek olmam lazım. Söz verdim Alçine. Girmeden önce de dediği gibi: "Ben birkaç saatliğine yanınızda olmayacağım size şimdi kim destek olacak. Söz ver bana Özgür ben gelene kadar görevimi sana devrediyorum. Onlara sahip çık. Ama ilk önce kendin güçlü olmalısın. Sen güçlü olmalısın ki onlara da güç verebilesin."
"Sen öyle mi yapıyordun?"
"Evet ama artık ben yoruldum birkaç saat gidip dinlenmem gerekiyor. Güvenebileceğim tek sen varsın." dedi ve eli elimde o sedyede hemşireler eşliğinde ameliyathaneye doğru yol aldık. İçeri girmeden önce son kez bana baktı. Son gücüyle gülümsedi. Sessizce sadece dudaklarını kıpırdatıp "Gülümse" deyip parmakları ile gülücük işareti yapıp gitti. Bende bekledim. Aklım gidişinde değil, gülüşünde kaldı.
Güzel ruhlu yârim. Öğrendiğimizde hiç tereddüt etmeden kabul etti. Korkmuyordu hiçbir şeyden. Doktorun sözleri halen daha kulağımda çınlıyor: " Kötü haberden başlayacak olursak evet beyninizde tümör var. Ama hemen paniklemeyin. İyi huylu bir tümör. Yavas üreme hızına sahiptirler. Ayrıca beyin dokusundan kolaylıkla ayrılabilirler ve tümü veya tümüne yakın kısmı çıkarılabilir. Bu nedenle ameliyat sonrası sonuçları çok iyidir. Ancak, tümör iyi huylu olsa dahi, beyinde hayati önem taşiyan, hassas bölgelere yerleşmiş ise sonuçlar maalesef yüz güldürücü olmaz. Ameliyat olması gerekiyor. Ama dediğim gibi çok riskli. Ameliyat istemiyoruz derseniz Kanserli olmasa da iyi huylu beyin tümörünü tehlikeli yapan şey belirli bir büyüklüğe eriştiğinde beynin hassas bölgelerine baskı yaparak ciddi sağlık sorunlarına yol açmasıdır. İyi huylu beyin tümörünün zaman içinde kanserli beyin tümörüne dönüşme riski de vardır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDE Kİ SEN (ASKIDA)
RomanceBende ki sen... Bende ki seni görmen için gözlerime bakman yeterli olmaz.. Ben olman lazım, İçim olman lazım, Çünkü sen benim 'içim'sin, can parçamsın, her hücremin adısın.