Mültimedya: Doruk
Beklettiğim için üzgünüm arkadaşlar, umarım beğenirsiniz.
------------------------------------------------------Sabah uyandığımda direkt banyoya koştum. Yüzüme baktığımda rimelimin akmış olduğunu ve gözlerimin şiştiğini gördüm. Dün akşam çok ağlamıştım. Nasıl uyuduğumu bile bilmiyorum. Hemen girip duş aldım. Duştan sonra üzerimi değiştirdim. Saçlarımı salaş bir şekilde örüp kendime kahvaltı hazırlamaya mutfağa gittim. Aslında canım hiçbir şey yemej istemiyordu fakat teyzeme söz verdiğimden dolayı küçük bir sandviç yapıp yedim. 1 saat vardı. Dün derslerime bakmadığımdan, biraz tekrar yapmaya karar verdim.
Yarım saattir ders çalışıyordum. Kalkıp saçımı baştan ördükten sonra ceketimi ve çantamı alıp çıktım. Sanırım okula giderken muzik dinlesem fena olmazdı. Kulaklığım yine yalnızlıktan kendisiyle sevişmiş. Sonunda açmıştım kulaklığı. Önce kulağıma takıp sonra Anti albümünden Work'u açıp dinlemeye başladım. Bu kadına gerçekten bayılıyordum.Yürürken kafam bir yere çarptı. "Ah!" Diyerek geri çekildim. Tam düşüyordum ki, belimden birisi tuttu. Kendimi düşmeye hazırlamıştım oysa. Gözlerimi açtığımda Doruk'un olduğunu gördüm. Bir şeyler söylüyordu fakat duyamıyordum. Kulaklığı çıkarmayı unutmuşum. Kulaklığı çıkardığımda Doruk'un "Iyi misin Hazal?" Dediğini duydum. Kafam uyuşmuştu resmen. "Nereye çarptım?" Gülümseyerek "göğsüme" dedi. Bende gülmeye başladım. "Acıdımı çok? Ya kızım tamam müzik dinlersin anlarımda, telefona bakarak müzik dinlemek nedir?" Diye sitem etti. Gülümsedim. "Ne geziyorsun sen burda?" Dedim. Bir adım gerileyerek. Ben gerilerken o da elini belimden çekti. Arabasını göstererek ''Okula beraber gideriz diye düşündüm.'' dedi. O an aklıma Ece'nin söyledikleri geldi. Şimdi Doruk'la gidip Ece'nin canını daha fazla yakamazdım. O an aklıma gelen en mantıklı şeyi söyledim. ''Sabah yürüyüşü yapıyorum. Teşekkür ederim, belki daha sonra.'' dedim, kulaklığımı takarken. Ki tam takacaktım elimi tuttu indirdi. ''Beraber yürürüz o zaman'' dedi. Gözleri sanki 'lütfen' der gibi bakıyordu. Kıramazdım fakat gelemezdim de. Ne yapmam gerekiyordu bilmiyorum. ''Hadi Hazal bu kadar düşünecek bir şey yok.'' dedi ısrarla. Sanırım kıramazdım. ''Peki'' diyebildim sadece. ''Araban?'' diye sordum. ''Burda kalsın. Çıkışta hem yürürüz hem de arabamı alırım'' dedi bütün dişlerini göstererek. Yapmacık bir şekilde gülümsedim.
Okulun içerisine girdiğimizde gözüm direkt Ece'ye kaydı. Suçluymuşum gibi başımı öne eğdim. Merdivenlerden yukarı çıkarken Ece omzuma bilerek çarpıp geçti. Sarsıldım. Fakat bir şey demedim. Doruk ''Önüne bak'' dedi. Sinirle ''Sakin ol Doruk'' diye çıkıştım.
Sinirlenmiştim, en çokta kendime nasıl bu kadar bencil olabilmiştim. Sınıfa çıkmaktan vazgeçip bahçeye inmeye karar verdim. Doruk'a ''Sen çık benim az işim var gelmicem.'' deyip aşağıya koşar adım indim. Ece'yi bulup özür dilemem ve konuşmam gerekiyordu. Dün akşam ki olanlardan sonra nasıl Doruk'la yürürsün Hazal!. İşte Ece ordaydı. Bir kaç kızla konuşuyordu, tanımıyordum kızların hiçbirini. Kolundan tuttuğumda irkildi. Tek kaşını 'Ne var?' anlamında kaldırdı. ''Konuşmamız lazım.'' dedim ciddi bir tavırla. Evet ciddi ve üzgün olmayı çok iyi beceriyordum. Kolunu hızlıca elimden çekti ve ''Konşalım bakalım ne zırvalıcaksın yine '' dedi alayla. Önden gidiyordu. Arkasından göz devirmeden yapmadım. Hızlı adımlarla yetiştim ona. Kızlardan uzak bir yere gittiğimizde ''Konuş!'' dedi. Emir vererek. Emir verilmesinden nefret ederdim. ''Ya kusura bkma, sen emir verilmesinden hoşlanmıyordun demi. Artık nasıl önemsemiyorsam.'' dedi. Yumruk yaptığım elimi hafifçe sıktım. Bu sözüyle gerçekten kırılmıştım. Arkadaşım(!) , dostum(!) deiğim insanın beni böyle görmesi gerçekten can yakıcıydı. ''Bak kıvırcık, amacım sana acı çektirmek deiğildi. Gerçekten deiğdi. Bundan sonra Doruk'tan uzak durucam söz veriyorum. Lütfen affet beni. Gözlerim dolmuştu. Bir tane en iyi arkadaşım vardı. -Doruk'u saymassak- onu da kaybetemezdim. ''Lütfen Ece'' ona ilk defa ismiyle hitap etmiştim. Ciddiyetimin farkında olmasını gerçekten çok istiyordum. Büyük bir dikkatle ağızından çıkacak kelimelere odaklandım. ''Tamam, yeter bu kadar senaryo, kestik.'' dedi sinirle. Ona nasıl kanıtlayacağımı bilmiyordum. ''Ciddiyim bak söz veriyorum, eğer beni biraz tanıdıysan verdiğim sözü tutacağımı bilirsin'' dedim. Sustu. Uzun süre içeride tuttuğu nefesini dışarıya verdi. Ne zaman böyle yapsa sakinleşiyordu. Yumuşadığını tahmin ederek söylüyeceklerini bekledim. Ama yinede ödün vermedi. ''Uzak dur benden!''.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZ
Teen Fiction'Gökyüzüne baktım, alacakaranlığa. Karanlıktakı küçük küçük aydınlığa, sanki dünyadaki iyi insanları temsil ediyordu, zifiri karanlıkta göğe yükselen iyi insanları. "Hissediyorum, annem ve babam orda." Dedim Giray'a dönerek. "Sarılsana bana." Hareke...