1.5K 83 13
                                    


Multimedya Mert😍 iyi okumalar...

Bölüme başlamadan önce;

Ankara'daki bomba olayları için tüm ölenlerin başı sağolsun.

Allah (isim vermek istemiyorum) bombayı patlayanları bildiği gibi yapsın.

Onca anne ve baba gözyaşları döktü. Yazık değil mi?

Ülke olarak yastayız

Başımız sağolsun...

BÖLÜM 7

"Aradığınız kişiye şu anda u-" derken telefonu kapattım. Sinir bozucu telesekreter! Kızlarla Elçine bir şey oldu düşüncesiyle çatlamıştık ve bu süreçte okulu asmıştık. Okul kimin umrunda Elçin bulunsa ya! Melisa'nın telefonu çalınca gözlerimiz Melisa'nın telefondaki kişiye kaydı. Melisa bize tedirgince baktı. "Kızlar Esra abla arıyor," dedi şaşırtıcı bir biçimde. Gözlerimizi büyüttük.

"Aç hemen!" dedi Öykü. Melisa açıp hoparlöre aldı.

"Esra abla? Niye açmıyorsun çok endişelendik!" Oysaki telefondaki ses erkekti.

"Gençler ben polis memuru Güven. Esra Soyun yakını mısınız?" Polis memuru ne alakaydı? Allahım ne olur kötü bir şey olmasın!

"Evet benim ne oldu Esra ablaya?" diye sabırla sordu Melisa.

"Sakin olun şimdi."

"Ya söyler misiniz!"

"Esra Soy kaza yerinde hayatını kaybetmiş başınız sağolsun."

***

"K-kızlar?" diye boğuk bir sesle bize seslendi Miray. Esra abla ölmüştü. Bizi bırakmıştı. Gözümden bir damla yaş süzüldü ve yere çöktüm. Demet donup kalmış, tepki vermiyordu. Hande ise gözleri doldu her an ağlayacak gibiydi. Öykü ise dokunsalar ağlayacak gibiydi. O çok duygusaldı. Duygularını en içten yaşardı şimdi Esra ablanın ölmesi aramızdan en çok onun üzülmesi demekti. Ben ise Mirayın yanına çömeldim. Gücümüz kalmamıştı. Son dayanağımız olan Esra abla bizi bırakıp gitmişti ve bu çok... Lanet olsun! Neden değer verdiğimiz insanlar hep öldürdü ki? "Alo hanım efendi? Orada mısınız?" diye sordu telefondaki polis memuru. Onu unutmuştuk. "P-peki olay yeri nerede?" diye sordum.

"..."

"Tamam geliyoruz."

"Hayır direk emliyete gelin buraya girmek yasak hanım efendi."

"Umrumda değil! Geliyoruz hemen!" diye bağırıp kapattım. Kızlara baktım. "Hadi kızlar gidiyoruz ... otobanda olmuş kaza hadi kalkın acele etmemiz gerek!" diyerek kızları ayağa kaldırdım. Kimin araba kullanacak gücü vardı ki? Galiba ben kullanabilirdim.

Acelemiz olduğu için hemen bir arabaya tıkıştık. Ben sürücü koltuğuna, yanıma Demet, arkaya sırayla Öykü, Hande ve Miray oturmuştu. Hepsinin gözleri kan çanağına dönmüş ve her an ağlayacaklarmış gibiydiler. Hemen arabayı çalıştırıp olay yerine doğru sürmeye başladım hızlıca. Demet hız sınırına baktığında saatte 200 km gittiğimi gördü ve endişeyle bana baktı. Ama ben onu takacak durumda değildim. Direksiyonu o kadar çok sıkıyordum ki parmak boğumlarım bembeyaz olmuştu. Gözlerim buğulandı ama gene de sürmeye devam ettim. Hemen göz yaşlarımı sildim aldırış etmeden ve çoktan olay yerine varmıştık.

Ambulans, polis arabaları, kameramanlar, haber muhabirleri... herkes oradaydı. Arabadan hışımla indik ve sarı şeridin oraya doğru hızlıca yürüdük. İnsanları ite kaka gelmeyi başarmıştık. Bir sedyenin sütünde insan yatıyor ve üstüne beyaz bir örtü örtmüşlerdi. "Hayır! Esra abla! Bizi bırakıp hiçbir yere gidemezsin! Duydun mu? Hem annemiz hem babamız oldun sen gidemezsin! Böyle olmaz!" diye haykırdı Öykü ve hıçkırarak ağlayarak yere çöktü. Çökmüştük tam anlamıyla. Gözyaşlarımı tutamadım ve yanaklarımdan süzülmesine izin verdim. Diğerlerine baktığımda ise, onlarda benim gibi aynı durumdaydılar. Öykü'nün yanına çöktüm ve bende ağlamasına eşlik ettim. Diğerleri de bize eşlik ederek ağlamaya başladı.

Düşman ÇetelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin