Sabahın ilk saatlerinde uyandım. Daha güneş yeni doğuyor, ezginin yaptıklarını hala düşünüyordum. İhanet böyle olsa gerekti. Veya 10 senelik arkadaşımın bana karşı kin ve öfkesiydi.
Ardından aklıma mert geldi. Ben öyle insanları kolay kolay özleyen biri değilim. Ama sanırım Mert'i özlemiştim.. Gözünü veya kaşını değil, onun tebessümünü özlemiştim. Aşıktım, hemde fazlasıyla. Ama ona itiraf edemiyordum. Daha kendime itiraf edemezken, Mert'e nasıl edecektimki ?.. Belkide benimki imkansız aşkta olabilirdi. Ama bunu imkanlı yapmak benim elimdeydi...
Ben bunları hayal ederken, telefonum çaldı; Arayan tanımadığım bir numaraydı: Telefonumu merakla açtım; Bir telesekreter çıkmıştı ve bana gazete yazımın yayınlandığını söylemişti. Bu haber beni fazlasıyla mutlu etmişti. Çünkü yıldır uğraştığım o gazete yazısı artık yayınlanmıştı. Bu kadar üzücü durumdan sonra bu gerçekten beni çok mutlu etti.
Bu haberi duyduktan sonra gazeteyi alıp yazımı incelemek için can atıyordum. Üstümü değiştirmeden hevesle kabanımı üstüme alıp çıktım. Bakkala yöneldim. Bugünün gazetesini aldım. Ve ardından hızlıca eve koştum. Eve girdiğimde kendime bir tane kahve yaptım ve gazetemi alıp koltuğa uzandım. Gazeteyi inceledim. Yazım 3. sayfanın kenarında duruyordu. Yazımı okudum. Gerçekten büyüleyici olmuştu ve gazeteye göre bir yazıydı. Kendi yazıma bakarken çok enteresan bir yazı gördüm.
Gazetede duran yazı buydu;
'' Merhabalar, sizlere bir kayıp ilanı göstereceğim; Adı: EZGİ ,Soyadı: İnce, En son görüldüğünde üstünde kırmızı bir kaban vardı. Lütfen görürseniz benimle itibara geçin *TelefonNumarası*-Ezginin amcası-''
Ezgi benim arkadasım sandığım ama olmayan o kişimiydi? Kayıp ilanını gördüğümde şok oldum. Çünkü ezginin kırmızı kabanı evimdeydi. En son evimde unuttuğunu sanmıştım. Peki ezgi en son bu şekilde görüldüyse, kırmızı kaban ise kendi evimde oluşundan, ezginin yakınlarda bi yerlerde olma ihtimali olmalıydı.
Ezginin kaybolması kimin umrundaydıki?
Cidden ondan nefret ediyordum
...
Ezginin yaptıkları değil, bunu aklında kurup düşünmesi bile onu gereksiz bir insan yapıyordu.
Sonraki gün erkenden uyandım. Hemen her zamanki gibi posta kutuma bakmak için kutuya yöneldim. Posta kutusunda bir tane posta vardı. Bu gazete yazımla ilgili olduğunu sandım. Postayı aldım ve eve girdim. Postayı açtım. Okuduğumda gazetemle ilgili bir yazı yerine Ezgi ile ilgili bi kaç bişeyler yazıyordu. Merakla okudum;
'' Merhabalar ben kayıp ilanı veren EZGİ İNCE' nin amcasıyım. Ezginin kırmızı kabanında bir adres olduğunu hatırladım. En son yanımdayken yazıp cebine koymuştu. Eğer üzerinde gül desenli Kırmızı bir kaban görürseniz benle itibara geçiniz.. -*telefon numarası*-''.
Bu yazının son noktasını bile okumadan kırmızı montu almak için üst kata yöneldim. Kırmızı mont yatak odamdaydı. Kabana en son baktığımda incelemiştim ama hiç not ve benzeri bir şey görememiştim. Kabanı bu sefer sirkeledim. Ve gerçekten bir not düştü. Gözüm kör olmalıydıki bu notu görememiştim. Notu açtım. Notun içinde bir tane daha not vardı. İlk notu okudum. Adres yazıyordu. İkinci notu merakla açtım Ve oracıkta nefesim kesildi.. ;
Keşke notu açmasaydım. Bu not beni ürpertmişti. Not şu şekildeydi;
'' Henüz kaybolmuş sayılmam, Ölmen için sayılı günler bile değil sayılı dakikalar kaldı.. *Ezgi*''
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Ölüm
Misterio / SuspensoKorku bu kadar aşka yakıştımı ? Korkusuz insanlar aşkı yaşayabilen tek insanlardır. Sizde cesaret gerektiren bir aşkı yaşayın.. Korktuğunuzda o aşkı bir kez daha hissedin.. İşte o an başlayacaktır SESSİZ ÖLÜM... Not: !Sakin Olmadan Okuyun!