Bölüm 10

85 8 1
                                    

Asya'dan

Kafeterya'ya geldiğimde Berk ve Dilarayı görmemle onlarım yanına gitmem bir olmuştu. Ancak bir şey konuşuyorlardı ve bu yüzden benim geldiğimi farketmediler. Ama ben biraz onların konuşmalarına kulak misafiri oldum gibi. Dilara'' Anıl'ın da dedem gibi olmasından çok korkuyorum demişti. Ama dedesine ne olmuştu ki bildiğim kadarıyla turp gibiydi. Gerçi bundan bi bir buçuk iki yıl öncesine kadar arada Dilarayla beraber giderdik. Ancak şimdi ne Dilara teklif ediyordu ne de ben geliyim mi diyordum. Ama bu süre zarfında dedesine bişiy olsaydı duyardım sonuçta.

Kendi içimde fazla sorguladığımı anlayıl direkt Dilara'ya ''Dilara senin deden ne oldu''dedim. Fakat Dilara da Berk de suratıma tip tip bakıyorlardı. Sanki benden bir şey saklıyor gibi bi halleri vardı. Dilara da çok düşünceli ve yorgun gözüküyordu zaten. Yani şüphelenmem için o kadar çok sebep vardı ki. Ama neyden şüphelenecektim. Dilara neyden bahsediyordu.

Derken Dilara'nın sesiyle direkt ona döndüm.''Yani dedemde böyle olmuş. Gençken tabi ama sonra atlatmış yani sen şey yapma.''dedi ama ilk defa Dilara'nın özgüvensiz konuşmasına şahit olmuştum. Berk zaten kafasını öne eğmiş sağ elini alnının ortasında koymuştu ve dertli gözüküyordu. Hepimiz çökmüştük resmen. Hem psikolojik açıdan hem de bedenen çok yorulmuştuk. Yani ben öyleydim ki dışardan bizimkilerde öyle gözüküyordu. ''Dilara, Berk hadi Anıl'ın yanına gidelim.''dedim ve anında ayağa kalktılar. En son Anıl'ı gördüğümde uyuyordu.

Camdan odanın içine baktığımda öylece yatıyordu. Ama içimde bir şey vardı. Sanki bugün uyanacak gibiydi.''Evet Anıl'ın durumu iyi gözüküyor en fazla iki gün içinde uyanır. Zaten hayati tehlikeyide atlattı. Siz isterseniz evlerinize gidebilirsiniz.''dediğinde çok sinirlenmiştim.'' Tabiki de öyle bir şey olmayacak saçmalamayın lütfen ben burda kalıyorum'' dedim ve Dilaraların kırk saat beni ikna etme temalı konuşmasını dinliyordum.'' Ya Asya sen niye bu kadar inat oldun ya. Hayır beni soktuğun duruma bak. Ben ilk defa birini ikna edemiyorum. Itibarımı mı zedelemeye çalışıyordun doğru söyle. Çünkü benim ikna etme süren en fazla kırk beş dakka ama sen maşllah bir saattir ikna olmuyorsun. Ama olmazki böyle kendini düşünmüyorsun bari beni düşün''dediğinde araya Berk girdi.'' Asya bak Anıl uyandığında hepimizi böyle güçsüz görürse ne olur? Üzülür. Peki biz onun üzülmesini ister miyiz? Hayır'' dediğinde ikisine de hak verdim ve hastaneden ayrıldık.

''Ece, Ege ve Ozan nerdeler?''diye bir soru yönelttiğimde ikiside birbirlerine baktılar. Galiba onlarda bilmiyorlardı. Dilara direkt telefonunu eline aldı ve Ozan'ı aradı.''Ozan?''
''......''
''Nerdesiniz?''
''............''
''Hım tamam bizde geliriz şimdi''
Hemen''Ne oldu?''diye sordum. ''Ozanların evindelermiş. Dün gitmişler. Ece uyuduğunda'' bir kez daha suçluluk duygusuyla baş başa kaldım. Her şey benim yüzümden olmuştu. Anıl benim yüzümden bu haldeydi. Bizimkiler benim yüzümden bu haldeydiler. Şimdi nasıl Ece'nin yanına gidecektim hangi yüzle?

*******************

Ece'den

Sabah uyandığımda tanıdık bir evdeydim. Ozanların evinde. İyide ben buraya ne ara gelmiştik? Ya ben burdayken Anıl uyanırsa ve ben yanında olamazsam? Diye düşünürken '' Ozaaan'' diye bağırdığımda içeriye Ege girdi. ''Beni niye buraya getirdiniz ?''dediğimde ''Sandalyelerin üzerinde uyuyordun sürekli ve çok yorgundun sen orda durdukça Anıl'a bir faydan da olmayacaktı.''
''Olsun hiç değilse Anıl uyandığında yanında olurdum.''
''Ece anlamak mı istemiyorsun? Senin orda durdukça hiç kimseye yararın olmayacak hatta kendine zararın olacaktı.''
''Haklı olabilirsin.''dedim ve odadan dışarıya çıktım.

***************

Ozan salonun ortasında biriyle konuşuyordu. Bu konuşmadan yarım saat sonrada zil çaldı. Kapıda Asylar belirdiğinde onlardan biriyle konuştuğunu anlamıştım.

İki Dudak Arasında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin