Bölüm 13

68 9 0
                                    


Multide Oğuz var.

Berk'ten

Artık bazı şeyleri Dilara'ya anlatmanın vakti gelmişti. Yani sonuç olarak o bana güvenip sırrını anlatmıştı sıra bendeydi.''Dilara benim sana bir şey söylemem daha doğrusu anlatmam lazım.''dedim. Küçük bir kafenin en köşesinde oturuyorduk. Dilara''Dinliyorum.''dedi. Ama ben nasıl anlatacağımı bilmiyordum.

********************

Ece'den

Biz de biraz daha oturduktan sonra kalkmıştık. Dilaraların ne yaptığını çok merak ediyordum. Çünkü Dilara genelde dedesinin mezarına gittiğinde alttan alttan ölmek istediğinden falan bahseder. Ben bunları düşünürken telefonda Ege'nin adını gördüm. Neden arıyordu ki?.''Efendim Ege.''
''Ece''
''Ege sen iyi misin? Sesin iyi gelmiyor.''
''Değilim. Hiç iyi değilim hemde. Aslında önce Ozan'ı aradım ama aile toplantılarımı ne varmış. Ece'yi ara o iyi sır tutar dedi. O yüzden seni aradım. ''
''Tamam. Şimdi sakin ol. Nerdesin?.''
''Sizin sitenin yakınlarındaki sahildeyim.''
''Bekle. Geliyorum.''diyip telefonu kapattım. Allah allah bu kadar büyük ne olmuş olabilirdi ki.

Hemen hazırlanıp evden çıktım. Ben tam siteden çıkarken karşımdan Asya ve Anıl geliyorlardı. Galiba Asıl'ı yürüyüşe çıkartmışlardı. Yanlarına geldiğimde'' Iyi misin Ece? Yüzünün rengi atmış''dedi Asya. ''Iyiyim ya sorun yok. Hadi görüşürüz.''dedim. Ikiside aynı anda görüşürüz dediler. Ve yanlarından ayrıldım.

Sahile az kalmıştı. Bir beş dakika sonra falan orda olurdum. Tabii meraktan çatlamazsam. Hayır yani Ege zaten farklı biri e tabi durum böyle olunca bana bir şeyler anlatmak istemesi de garip geliyor. Bu kadar büyük ne olmuş olabilir? Acaba şu ailevi mesele dediği olay mı? Ya da sevgilsiyle falan mi ilgili? Ama sevgilisi var mı yok mu onu bile bilmiyorum ki. Bence büyük ihtimal vardır. Aklıma başka da bir şey gelmiyor ki. Ben bunları düşünürken sahil kenarında bir kalabalık gördüm. Ne oluyordu orada? Kalabalığın içinden geçtikten sonra yerde Ege'yi görmemle ani bir şoka girdim. Dudağı patlamışti ve tişörtünde de üç delik vardı. Ne yapmışlardı böyle. Hemen Berk'i aradım. ''Berk acilen bizim sitenin ordaki sahile gelmen lazım arabayla.''
''Tamam. Geliyorum.''diyip kapattı telefonu.

Aradan bi beş dakika geçtikten sonra kalabalığın ortasından Berk ve Dilara belirdi. Berk hemen Ege'yi kaldırmaya çalıştı. Biz de yardım ettik. Ege'yi arabaya hep birlikte taşıdıktan sonra Berk hızlı bir şekilde arabayı hastaneye sürdü. Zaten şu YGS 'ye kadar başımıza gelmeyen kalmadı. Umarım şu önümüzdeki iki haftada Ege iyileşir.

Hastaneye geldiğimizde ben içeriye gidip yardım istedim. Sedyeyle geldiler. Ege'yi sedyeye taşıyıp bir odaya aldılar. Ardından içeriye bir doktor girdi. Biz ise kapının önünde öylece kalakalmıştık.

Aradan bi yarım saat geçtikten sonra doktor dışarı çıktı.'' Siz Ege Seçkin'in yakınları mısınız?''diye sordu. Bizde kafamızı salladık. ''Önemli bir şeyi yok. Bıçaklanmış. Ama bıçaklayan kişi acemi biriydi büyük ihtimal çünkü fazla derin bir bıçak izi yok. Yani korkulacak bir şeyde yok. Pansuman yaptık. Dikiş atıldıktan sonra iki gün daha burda kalıp evine gidebilir.''dedi. İçim biraz da olsa rahatlamıştı. Allahtan Anıl'ın ki kadar ciddi bir durumu yoktu.

Berk, Dilara ve ben Ege'nin odasına girdik. Fiziksel olarak iyi gözüküyordu ama bişiy vardı sanki. Acaba şu bana anlatmak istediği konuyla alakalı olabilir miydi? Dilaralar geçmiş olsun diyip evlerine gittiler. Ancak ben neler olduğunu öğrenmeden şurdan şuraya gitmezdim. Oda da sadece ben ve Ege kalmıştık.''Telefonumu getirir misin?''dedi. Bende dediğini yaptım ve telefonu Ege'ye verdim. Elimden alıp kilidini açtıktan sonra birine mesaj yazmaya başladı. Kime yazıyordu acaba? Yine bir soru. ''Ege''
''Evet''
''Sen bana ne anlatacaktın?''
''Boşver ya zaten o kadar önemli değil.''
''Tamam fazla zorlamıyorum. Ama öncedende dediğim gibi anlatamak isterden her zaman burdayım. ''
''Teşekkür ederim Ece.''
''Yaraların acıyor mu?''
''Yok ya zaten o kadar önemli değil yaralarım.''
''Hımm. İyi. Ece Ozan'a haber veriyim mi?''
''Sakın. Sakın öyle bir şey yapma. Onların bugün aile günleri. Eğer Ozan'ın haberi olursa babasının da haberi olur. Onlarda gelir.''
''Bi dakka bi dakka o senin dayın değil mi? Neden 'Ozan'ın babası''diye hitap ediyosun?''
''ECE FAZLA SORGULAMA ISTERSEN.''dedi sesi normale göre çok yüksek çıkmıştı.''Tamam. Özür dilerim. Ben sadece arkadaş olabileceğimizi sanmıştım.''diyip ayağa kalktım ve arkamı dönüp kapıdan çıkacakken ''Özür dilerim Ece.''dedi. Duymamazlıktan geldim. Ve hastaneden çıktım. Ama ne olursa olsun onu yalnız bıraktığım için biraz vicdanım sızladı. Anıl'ı aramak geldi aklıma. Bir kaç çalıştan sonra hemen açtı.''Anıl hemen senin yattığın hastaneye gel Berkle beraber.''
''Hayırdır Ece. Noldu?''
''Ya hadi sen gel. Ege hastanede yatıyo. Yanında durursunuz.''
''Tamam. Geliyoruz.''diyip kapattılar. Ben de Dilaraları aradım. Bizim sitenin parkında buluştuk. Olanların hepsini anlattım. Dilara''Ama abartmışsın be kanka''dedi. Asya ise ''Sonuna kadar haklısın''dedi. Şimdi de ikisi birden kavga etmeye başladılar.

Onlar kavga ederlerken ben de olanları düşünüyordum. Yani Dilara mı haklı yoksa Asya mı? Peki şimdi ne olacakatı? Eninde sonunda bir araya gelecektik. Sonuçta bi kere Ege'ye sende artık bizdensin demiştik. Artık Ege'de biz nereye gidersek gelecekti. Ayrıca bu özürle olacak bitecek bir işte değildi. Bana bağırmıştı çünkü. Yani kibarca da söyleyebilirdi. Gerçi neden bu kadar çok bu konuya takıldığım hakkında benimde bir fikrim yok ama. Nedense bu sıralar içimde kötü bir his var. Böyle içimi karartıyo. Aslında şöyle bir düşünecek olursak yeterince berbat günler geçiriyoruz. Şimdi bu kadar şeyin üstüne en fazla ne olabilir ki. Dilara'nın sesiyle irkildim.''Ece sen ne düşünüyorsun?''
''Hangi konuda?''
''Ya biz sabahta beri hangi konuyu tartışıyoruz?''
''Hee şu Ege konusu mu?''
''Aynen''
''Yani bende tam olarak bilmiyorum ama kırıldım biraz. Ne biliyim bana bağırması garip. Özellikle Ege'den hiç beklemezdim. Galiba o yüzden bu kadar abartıyorum.''
''Ama Ece belki çocuğun hassas olduğu bi konu. Belki de sen çok üstüne gitmişsindir.''dedi Dilara.''Yaa uff bilmiyorum.''dedim. Öylece etrafıma bakınırken gözüm parkın girişindeki arabaya takıldı. Bu araba bu siteye ait değildi. Ezberim kuvvetli olduģu için arabaların plakalarını artık istemsizce ezberliyordum. Ve bu arabanın bizim siteden birini olmadığına adım gibi emindim. Arabadan inen kişiyi gördüğümde önce bir afalladım. Daha sonra bizin olduğumuz tarafa doğru gelmeye başladı. Mahçupluğu yüzünden okunuyordu. Ancak bu yaptıklarını affetiremezdi. Bize iyice yaklaştığında sadece ''Oğuz''diyebildim.

Evet arkadaşlar hikayemize bir konuk oyuncu katıldı. Gerçi şu an konuk ya da temelli kavramını kullanmam pek de doğru olmayabilir çünkü henüz Oğuz karakteri hakkında fazla bir şey düşünmedim.

Arkadaşlar bu arada lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. :D

İki Dudak Arasında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin