Daha güvenli bir bölge bulmak için yola çıkmaya hazırlanıyorduk. Herkeste endişeli bir tavır vardı.
Ben Asyayı gördükçe heyecan yapıyor elim ayağıma dolaşıyordu. Her haraketi hoşuma gidiyordu ve bilmeden aşık oluyordum. Hayatım bir anda güzel hayallerle doldu. Onu tanımak için yanına gidip konusuyordum her zaman ki gibi. Beni kendine çekmekten başka bir şey yaptığı yoktu sanki. İlk defa böyle şeyler hissediyordum. Kendimi tutamıyordum, yanında olmadan rahat edemiyordum. Aşık olmuştum.
Yola çıkmadan önce herkes bir şeyler atıştırdı. Karavana sığmaya çalışalım derken çıkan seslere bir grup zombi hemen bize doğru haraketlenmisti o telaşla herkes birbirini ezerken Asya'nın korku dolu bakışları benim içime işliyordu. Büyük bir arbede çıkmıştı. Asyayı karavandan çıkartmamıştım. Zombileri öldürdükçe daha fazlası üzerimize geliyordu. Grupta Eray ve Cemilden başka herkes ısırılmıştı ve onlardan vazgeçmek zorundaydık.
Aceleyle yola çıktıktan sonra kimsenin sesi çıkmıyordu. Yola devam ederken terkedilmis kasabalar herkesi telaşlandırıyordu. Büyük bir patika yola girmiştim yol bir türlü bir yere çıkmıyordu. Bir süre daha devam ettikten sonra genişçe bir kule gözlerimizi aldı.Kule herkesi düşündürmeye başladı. Burada yasayabilmek, barınabilmek.
Kuleye doğru dikkatlice ilerlerken sesler duymaya başladık. Çalılıklara saplanmış zombiler kurtulmak için çırpınıyordu. O sıra kulenin önüne gelmistik. Iceriden insan sesleri geliyordu.
.
.
.
.
Yardım isteyebilir miydik?