BÖLÜM 18- İki arada bir derede

42 4 0
                                    

Bölüm 18

İyi okumalar. Diğer hikayem de yakın bir zamanda gelecek.:))

Bugün kış aylarında az gördüğümüz o güzel hava hakimdi şehre. Güneşli ve kış aylarına nazaran sıcak olan hava tam spor yapmak içindi sanki. Ancak şu an bu güzel havanın bile tadını çıkaramıyordum. Kendimi savaş alanının ortasında gibi hissediyordum. Birbirlerine ölümcül diyebileceğim bakışlar atan Oğuz ve Aybars'ın ortasında kalmıştık. Zaten birbirleriyle kavga etmeye yer arayan bu ikiliye her hareketim batıyordu. Zaten Aybars'la aynı ortamda bulunmak beni yeterince germiyormuş gibi bir de kavga etmelerini önlemek zorundaydım. Sanem de yanımdaydı ama o kıyamet kopsa umursamayacak gibi duruyordu. Kendi kendime ne yapacağımı kara kara düşünürken Aybars'ın sesiyle kendime geldim.

"Bugün başlayacak mıyız yoksa süslenmenizi bitirmenizi mi bekleyeceğiz daha?" dedi Oğuzların takımına. Gerçekten kaşınıyordu. Oğuz topu sertçe Aybars'a atarak karşılık verdi sözüne. Topu o kadar sert atmıştı ki ben olsaydım Aybars'ın yerinde şu an kaburgalarım kırılmıştı herhalde. Aybars Oğuz'u sinir ettiğine memnun bir şekilde oyuna başladı.

Kavga çıkmadan maça başlayabilmiştik ancak öyle bir oynuyorlardı ki sanki kavga etseler daha iyiydi. Her top aldıklarında birini düşürüyorlardı. Biz bir anda sahada seyirci gibi kalmıştık. Artık kızmaya başlıyordum. Sanem de benim gibi düşünüyor olacaktı ki sonunda yeryüzüne inmiş ve somurtmaya başlamıştı. İkimiz de kollarımızı birbirine bağlamış sinir içinde karşımızdaki grubu izliyorduk.

Artık topu oyunun kurallarına göre almaya çalışmaktan vazgeçmişlerdi ve bir yandan Aybars diğer yandan Oğuz topun bir ucundan tutmuş kendilerine çekiştiriyorlardı. Bu hallerine sinirle güldüm. Gerçekten çocuk gibilerdi. Sonunda top ikisinin elinden de kaçtı ve bizim olduğumuz tarafa geldi. Ben de topa biraz yaklaştım ve pozisyonumu bozmadan bir ayağımı topun üzerine koyup sinirli bakışlarımı yollamaya devam ettim. Sonunda dikkatlerini çekebilmiştim. Nefes nefese kalmışlardı.

"Ne yapıyorsun atsana topu." Dedi Aybars sinirin etkisiyle sert konuşarak.

"Basketbol elle oynanıyor kızlar bilin istedim." Dedi Oğuz da. Hah! Bir de şimdi aynı tarafta olmuşlardı. Gözlerimi devirerek cevap verdim.

"Emin misiniz? Biraz önce basketbol oynuyora benzemiyordunuz da. Daha çok kardeşimi hatırlattınız bana." Dedim ve topu sertçe onlara fırlattım. Sanem'e de kafamla işaret ederek arkama döndüm ve ilerlemeye başladım. Bu kadar basketbol macerası yeterdi. Biraz da Aybars'tan kurtulmak için yapıyordum tabi. Kendileri isterlerse kavga edebilirlerdi ancak onların arasında kalmak istemiyordum.

"Durun!" dedi Aybars. "Düzgünce oynayacağız." Arkama döndüğümde Aybars yanımıza geliyordu. Yanımıza geldiğinde iyice dibime girip kulağıma yaklaştı.

"Seninle bir iddiamız varken nasıl kaçabilirsin?"

***

Maçın sonunda hepimiz bitmiştik. İki takımda çok iyiydi. Biz de daha önce basketbol kursuna gittiğimiz için kötü oynamamıştık. Basketbol sahasının yanındaki çimliğe doğru ilerledik ve grupça kendimizi çimlere attık.

"Kızların bu kadar iyi olacağını kim tahmin ederdi?" dedi Oğuzların takımından bir çocuk.

"Basketbol kursuna gitmiştik beraber." Diye yanıtladı Sanem. Gözlerim kapalıydı o nedenle sadece sesleri duyuyordum. Yanıma birinin uzandığını hissettim. Kimin uzandığına baktığımda bu Aybars'tan başkası değildi. Zaten burada başka bir takıntılı birinin olduğunu düşünmüyordum. Aybars'tan biraz uzaklaşmak için yana kaydım. O sırada bir beden çarpınca eski yerime dönmek zorunda kalmıştım. Kafamı çevirdiğimde bu Oğuz'du. Dibime yatmışlardı. Gözlerimi devirerek çimlere oturdum. O kadar yakın mesafede ikisinin arasına yatacak değildim. Bunların ne alıp veremedikleri vardı bilmiyordum ama beni de dahil etmelerinden korkuyordum. Çünkü son olaylar benim etrafımda dönüyordu.

NÂR ve MÂ (Ateş ve Su)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin