BÖLÜM 20- Soğanlar

62 8 3
                                    


BÖLÜM 20

Ben temiz havayı içime doldururken Aybars poşetleri kasadan çıkarmıştı. Kaskı bir koluma alıp Aybars'ın elinden birkaç poşete uzandım. Aybars 'Gerek yok.' Dercesine poşetleri çekti ama yeniden uzanınca en ağır poşeti elime verdi. Bu poşetin içinde yağ, yoğurt gibi ağırlık yapan şeyler vardı. Poşeti elime aldığımda taşımasına yardım etme düşüncem için kendime iyice kızdım. Ne diye yardım ediyordum ki taşısaydı işte kendisi.

Poşeti zar zor kaldırıp yürümeye başladım. Ancak ben bu poşeti binaya kadar taşırsam belim çıkardı. Çünkü binanın bahçesi oldukça büyüktü. Geniş oyun alanları, basketbol sahası, halı saha gibi alanlar da bahçenin içindeydi. Tüm bunlar binaya giden bir patikanın yanında sırasıyla düzenli bir şekilde yerleştirilmişti. En sonda ise iki kanatlı büyük bir yapı olan "Çocuk Esirgeme Kurumu" yükseliyordu. Şehirden biraz uzakta olmasına rağmen içinde yok yoktu. Bu şehirdeki kurumun şubesi iyi gözüküyordu.

Daha yarı yola bile gelmeden poşeti atarcasına yere bıraktım. Aybars önden gidiyordu. Benim de elimde kuru yiyecekler olsa ben de giderdim tabi önden. Gülerek arkasına döndü. O sırada ben de elimi ovuyordum. Çok acımıştı elim.

"Ne o, yorulmuş gözüküyorsun? Daha çok yolumuz ve işimiz var acele et."

Ona sinirlice ofladım.

"Tamam sen taşı poşetleri. Sana yardım edende kabahat zaten." Deyip poşeti orda bırakıp yürümeye başladım. Aybars taşıyamadığım poşeti de alarak binaya yürüdü. Geri dönmesine rağmen bana yetişmişti. Bazı şeylerde gerçekten iyiydi ve iyi olduğu şeylerde kendine hayran bırakıyor ve saygımı kazanıyordu. Aynı çocuk esirgeme kurumundaki çocuklara yemek yapma fikri gibi.

Binaya önüme geçerek girdi. Daha önce buraya çokça gelmiş olmalıydı. Nereye gittiğini bilen adımlarıyla Aybars önden ben arkasından mutfağa ilerledik. Mutfağa girdiğimiz anda kıyamet kopmuştu. Herkes Aybars'ın etrafını sarmıştı.

"Oo, aslanım hoş geldin." Göbekli ve aşçı olduğunu tahmin ettiğim bir adam Aybars'a sarılarak sırtını sıvazladı.

"Hoş buldum Zafer abi. Nasılsın?"

"Bizler iyiyiz de dün çocuklar seni göremeyince üzüldüler. Hayrola, dün bir sorun mu çıktı?"

"Yok Zafer abi. Bu sefer kendime yardımcı getirmeye karar verdim, onun müsait olmasını bekledim." Aybars 'yardımcı' derken eliyle beni işaret edince tüm mutfağın gözü bana döndü. Herkesin bakışlarını üzerimde toplamak beni utandırmış ve rahatsız etmişti.

"Sen beni bile mutfakta barındırmazsın, yerimizi bir kıza mı kaptırdık." Dedi gülerek.

"Sen her şeyi biliyorsun, bilmeyenle çalışması eğlenceli oluyor."

"Bilmeyenlerden nefret eder asıl kerata da neyse." Diyerek söylendi. Göbekli adam yanıma doğru geldi ve elini bana uzattı.

NÂR ve MÂ (Ateş ve Su)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin