BÖLÜM 19- Takıntılı, Dikkatli ve Titiz

61 4 4
                                    


Bölüm 19

Pazartesiden itibaren tüm hafta hiç olmadığı kadar hızlı geçmişti. Sanki ben ilerlemesini istemediğim için nispeten hızlıydı. Hızlı olması Aybars için işime yaramazken okul günlerini artık bir işkenceye çeviren Oğuz için iyi olmuştu. Maçtan sonraki günlerde ben normal davranmaya çabalasam da Oğuz artık bana karşı eskisi gibi değildi. Maçtan sonra dikkatimi çektiğinden mi yoksa öyle olduğundan mı bilmiyordum ama daha sık göz göze geliyorduk bir kere. Ayrıca gözünün önünde ölsem umursamayacak çocuk dün bana selam vermiş, ondan önceki gün de 'Günaydın' demişti. O kadar şaşırmıştım ki bu duruma cevap vermeden önce bir duraklamıştım.

Bugün büyük gündü. Nereye gideceğimizi bile bilmiyordum. Sadece Aybars dün gece saat kaçta hazır olmam gerektiği ve nereden alacağını bir mesajla bildirmişti. Mesajı bile gözleri kadar dondurucuydu. Şimdiyse onu okulun önünde bekliyordum. Umuyordum ki motoruyla gelmezdi. Çünkü motoruyla ciddi sıkıntılarım vardı. Saat onda beni alacağını söylemesine rağmen yarım saattir onu bekliyordum. Normalde böyle bir durumda geri dönerdim ama söz konusu Aybars olunca gözüm korkmuştu. Bir iyi bir kötüydü. Ne yapacağı belli olmadığından beklemeyi tercih etmiştim. Ağırlık basmıştı iyice. Kafamı oturduğum merdivenin yanındaki duvara yasladım.

Gözümün önündeki karmaşa sarsıntıya dönerken aklıma son anki durumum ve olanlar dolmaya başladı.

"Uyansana artık! Ne ağır uyuyormuşsun sen de." Sersemlikle gözümü açtım. En son ben merdivene oturmuş Aybars'ı bekliyordum. Gözlerim ışığa alışmaya başlarken bir yandan gözümün önündeki bulanıklık dağılmaya, yerini netliğe bırakmaya başlıyordu. Ancak beliren netlik pek görmek isteyeceğim türden değildi. Aybars çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Sanırım derin uyumuştum. Ayrıca kızgın olması gereken bendim. Beni o kadar saat bekletmişti. Onun yüzünden uyuyakalmıştım.

Kafamı yasladığım yerden çekip doğruldum. Kafamı şaşkınlıkla kaşıdıktan sonra gerindim. Aybars da yanıma merdivenlere oturmuştu. Beni uyandırmak uğraştırmış olmalıydı. Nereden geldiğini bilmediğim bir enerjiyle ayağa kalktım.

"Nerede kaldın? Ağaç oldum merdivende."

"Biraz işim vardı. Ne o çok mu özledin?"

"Tabi, gelince anlamışsındır ne kadar özlediğimi." Arkamdaki tozları silkip motoruna ilerledim. Motorsuz düşünülemezdi değil mi?

"Hadi, gidelim nereye gideceksek." O da üstünü silkeledi ve yanıma geldi. Arkadaki kaskı bana uzattı.

"Ne kadar da sabırsızsın benimle bir gün geçirmeye."

Gözlerimi devirerek kaskı taktım. Ben kaskı kafamdan geçirene kadar Aybars kaskını giymiş oflayarak bana bakıyordu. Yavaşlığıma dayanamayarak kaskın altındaki kemeri pratik bir şekilde geçirdi. Ben de her gün motor kullanmıyordum ki pratik bir şekilde ben de takayım kaskı. Motora bindi. O motoru çalıştırırken ben de yerime yerleşmiştim. Aybars'ın tarçınla karışık parfümü burnuma dolmakla gecikmemişti. Bu sefer direkt gaza basmak yerine yerleşmemi beklemesine şaşırmıştım.

"Hazır mısın?" diye sordu kafasını biraz döndürüp.

"Evet." Diye onayladım onu. Benden onayı aldıktan sonra gaza bastı ve bilmediğim bir yere gitmeye başladık. Vücudumdan geçen hava akımı beni gıdıklıyordu. Ama uçuyor gibi hissediyordun. Motorun rüzgarı yüzünden Aybars'ın kokusu tamamen bana geliyordu. Kendisini pek sevmesem de parfümü hoştu.

Bir süre tünel görüşünde devam eden yol hızın yavaşlamasıyla normale döndü. Bizim okula çok uzak bir yer değildi. Burası geçen sefer geldiğimiz mahalleydi.

NÂR ve MÂ (Ateş ve Su)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin