"Fala inanma ama falsız da kalma" derler. Bunu ilk kim söylemiştir ve neden söylemiştir bilmiyoruz ama şu bir gerçek ki; günümüzde insanlar, geleceği gördüğünü iddia eden kişilere epeyce bel bağlamış durumda.
Peki, bunun geri planındaki ihtiyaç acaba nedir? Bir insan neden geleceğini görmek için bir falcı ya da medyuma gitmek ister? Yanıt çok basit: merak duygusundanJ
Hepimiz, geleceğimizin neye benzeyeceğini merak ederiz. Büyük resmi görmek ve yarınların nasıl olacağını öğrenmek isteriz. İşte bu nedenle, belki de insanlık tarihinin en eski mesleklerinden biri halen günümüzde bile popülaritesini sürdürmektedir.
Bir fincan kahve içtikten sonra, eliniz gayriihtiyari bir biçimde fincanı ters çevirmek ister. Sizin o eşsiz hayat hikâyenizin özetini, fincanın etrafını sarmış ıslak telvelerin söyleyeceği yanılgısına kapılırsınız. "Neyse halin, o çıksın falın" diye sallayarak ve içe doğru döndürerek kapattığınız fincanın içinde, hayatın sırları vardır size göreJ
Falcı ya da fal bakan her kimse, fincanın içindeki şekilleri bir şeylere benzetir ve size hissettiklerini söyler...
"Görüyorum... Görüyorum... Üç vakte kadar bir haber alacaksın" cümlelerini duyarken gözleriniz fal taşı gibi açılır. Adı üstünde, "Fal taşı" J
Siz kendinizi programlar ve zihinsel bir geri sayım sayacı başlatmış olursunuz. Odağınızda ne varsa, zihniniz onu davet edeceğinden dolayı, gerçekten de üç vakte kadar bir haber almanız mümkündür. Ama bu, falcının kerameti değil, zihninizin gücüdür. Fasulyelerle yaptığımız deneyi hatırlayın; neyi düşünür, söyler ya da duyarsak, o bizim gerçekliğimiz haline gelir.
"Ama o her şeyi biliyor", dediğinizi duyar gibiyim. Evet, o falcı her şeyi biliyordur. Ona, söylemesi gereken şeylerle ilgili tüm ipuçlarını verirseniz, elbette bilir. Çoğu falcı, usta zihin okuyucular gibidir ve sizin onlara verdiğiniz ipuçlarını yorumlar, dikkatinizi dağıtır ve size hayret edeceğiniz bilgiler verebilirler.
Bir sihirbazın yaptığından farklı değildir bu durum. Sihirbaz; sizi oyalayarak dikkatinizi başka bir şeye yoğunlaştırmanızı sağlar. Ardından, hiç belli etmeksizin numarasını yapar ve bir anda şapkanın içinden tavşan çıkıverir.
Bir takım sistematik metotlarla insanların zihinlerini okumak mümkündür. Sezgileriniz güçlüyse ve iletişimle ilgili bazı detaylara hâkimseniz, siz de kolaylıkla bir insanın zihnini okuyabilirsiniz.
Bizler spritüal varlıklarız ve görünenin çok ötesindeki gizli mesajları da algılayabiliriz. Örneğin; karşınızdaki insanla aynı anda ve aynı şekilde nefes alıp vermeye başlarsanız, bilinçaltı düzeyde onunla eşleşmiş olursunuz ve böylece karşınızdaki kişinin zihninden geçenleri okumaya başlayabilirsiniz. Bu durum tıpkı iki cep telefonunun birbirine, "Bluetooth" ile bağlanması gibidir. Bir telefondan diğerine mesaj gönderebilmek için, her iki cihazın da eşleşmesi gerekir.
İşte falcılar, medyumlar ve benzer güçleri olan insanlar; her birimizde doğal bir biçimde bulunan bu mekanizmayı kullanarak, diğer kişilerle bilinçaltı iletişimi kurarlar. Sizin bilgisayarınıza giren bir korsanın, tüm bilgilerinizi ele geçirmesi gibidir bu durum. Siz farkında bile olmazsınız. Bilgisayarda oyun oynuyorsunuzdur ama geri planda bir korsan, bilgilerinizi sizden habersizce ele geçiriyor olabilir.
Bu nedenle falcılar, medyumlar, büyücüler ve benzeri insanlar, bu konuda ustalaşmışlardır ve onlar için sizin zihninize girmek hiç sorun değildir.
Elbette zihninize girmek ve size birtakım isimler vermek ve karakter analizinizi yapmak dışında, çok daha tehlikeli şeyler de yaparlar: sizin beyninizi yıkarlar.
Önce size; "Biri var... Adının baş harfinde "G" olan biri" derler ve siz şok geçirirsiniz. Esasen herkes, adının baş harfinde "G" olan birini tanımış ve onunla bir etkileşim içerisine girmiştir. Ama falcı bunu öylesine güçlü bir güven duygusuyla söyler ki; siz adeta hipnotize olursunuz.
Güveninizi böyle minik hilelerle kazandıktan sonra, artık sizin beyninizi yıkayabilir ve gelecekle ilgili kodlamaları zihninize yerleştirebilir. Eğer falcı; hayata pozitif bakan birisiyse, muhtemelen size güzel şeyler söyleyecektir ve bunda bir sorun yoktur. Ama bazen öyle falcılarla karşılaşırsınız ki; içlerinde birikmiş tüm çamuru, sırf şov yapmak ve "Nasıl da bildi" dedirtmek için size püskürtürler. Sizi adeta gelecekte karşılaşabileceğiniz muhtemel felaket senaryolarına programlarlar.
Artık kontrol sizde değildir. Zihninize korsanlar girmiştir ve orada diledikleri tohumu ekmeye başlarlar. Sahibinin onu programladığı şekilde büyümeye mahkûm bırakılan fasulye tanelerinden bir farkınız yoktur.
Falcıların söylediği şeyler çoğunlukla çıkar. Zaten eğer çıkmasaydı, binlerce yıllık bir meslek halen günümüzde var olamazdı. Ama sanırım artık bu gerçeğin, falcı ile değil, onun zihninize yerleştirdiği programla ilgili olduğunun farkındasınızdır. Eğer değilseniz, üç vakte kadar bundan kesinlikle emin olacaksınız

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yobazite - Raflarda
Non-FictionBiz... Din tüccarlarının cennetten arazi satmak için kandırdığı müşteriler... Doktorların önce hasta edip, sonra da tedavi ettiği masum kobaylar... Medyanın "Az Sonra" ninnileriyle mışıl mışıl uyuttuğu reyting oyuncakları... ... Açalım gözümüzü ve...