~8 BÖLÜM~

25.1K 1.7K 134
                                    

 Keyifli okumalar...

Ben dudaklarına yaklaşırken o şaşkınlıkla bana bakıyordu. Onu belinden tutup kendime çektim ve dudağına küçük bir öpücük kondurdum. O ise iki elini de göğsüme koymuş şok içinde bana bakmaya devam ediyordu. Tekrar öptüğümde beni ittirmeye çalıştı ama sadece çalıştı...

Karen'in anlatımından...

Beni öptüğünde çok şaşırmıştım resmen şoka girmiştim o yüzden bir şey diyememiştim ama ikinci kere öptüğünde itmeye çalıştım ama itilmiyor hayvan!

"Ne yapıyorsun ya sen?" Tabiri caizse resmen cırladım adama. O da transtan çıkmış gibi geri çekildi ve şaşkınlıkla halimize baktı sonrada zaten ortadan kayboldu. Of şu hız işini konuşmamız lazım. Nereye gitti şimdi bu adam? Öylece ortada kaldım resmen. Ne yapıcağım şimdi ben? Aşağıya inemem daha kimseyi tanımıyorum.

O sırada kapıyı biri çaldı ne diyeceğim şimdi gel mi deniyor yoksa kendim mi kalkıp açmam gerekiyor? En iyisi ben ikincisini yapayım. Hemen kapıyı açtım ve gelene baktım yine o adam ne işi var şimdi bunun burada? Ne yapmalıyım? İçeri mi alsam yoksa şimdi burada ne olduğunu mu sorsam?

"Girebilir miyim? Konuşmamız gerekiyor da." Düşüncelerimi bölen sesle birlikte tekrar ona odaklandım.

"Ah, evet geç istersen?" Onu çağırmak hiç istemiyordum ama bir şey de diyemezdim. Kapının önünden çekildim o da biraz tedirgin gözüküyordu. Anlayamadım ama göreceğiz.

"Ah, korkmana gerek yok buraya sadece özür dilemeye geldim. Beni affedebilir misin Karen?" Bu beni çok şaşırtmıştı ama bu işin içinde bir iş var. Ya bu nasıl bir cümle işin içinde iş ne garip.

"Cidden çok üzgünüm. Ben durumun ciddiyetinin farkında değildim. Saçmaladım biraz farkındayım. Ve artık ne seninle, ne de kardeşimle aramda bir husumet olsun istemiyorum. Sende beni affedebilir misin?" Woouuww bunlar benim hiç beklemediğim sözler. Ama bunların gerçeklik payı olduğunu düşünmüyorum. Tüm sözleri sahte gibi geliyor bana.

"Merak etme. Bunların hiç bir önemi yok. Fazla da bir şey olmadı zaten. Yani için rahat olsun." Dedim. Başka ne diyebilirdim ki. Odada yalnızdık onu sinirlendirmek istemiyorum çünkü şu an gücümü kullanamıyorum.

"Peki, öyle olsun bakalım." Dedi sırıtarak. Korkuyorum ya. Carl. Lanet olsun beni neden yalnız bırakıyorsun. Bu adamdan cidden korkuyorum. İçimde anlamlandıramadığım bir his oluşuyor o yanımda olunca.

Bu düşüncelerden kurtulup kafamı aşağı yukarı sallayarak,yapmacık bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. O anda kapı hızla açıldı ve Carl yanımızda belirdi.

İçimden derin bir oh çektim. Lanet şey iyi ki geldi. "Ne yapıyorsun burada?" dedi sinirle abisine bakarak.
Ama abisi çok rahat gözüküyordu ve kahkaha atarak "Ne olsun küçük kardeşim. Geleceğin kraliçesiyle konuşuyorum. Yaptıklarım için özür diledim." dedi ve rahatça odadan çıktı.

Carl hemen ardından kapıyı kapatıp bana yaklaştı ve "Onu bu odaya alma bir daha. İzin isterse de izin verme!" dedi. "Ama o senin abin. Ya izin vermediğimde sinirlenerek, zorla içeri girerse?" dedim.

Başını hayır anlamında sallayıp "Hayır izin verilmezse içeri giremez. Bu oda büyülü." dedi. Ha evet büyülü. O zaman ben banyodayken onu içeri kim aldı?

"Ama ben banyodayken o odaya gelmişti." dedim. Bir anda gözlerini bana dikip "Lanet olsun. Sen burada bekle hemen geleceğim!"dedikten sonra ortadan kayboldu.

Lanet olsun ya. Şimdi daha da korkuyorum. Bırakıp gitti yine beni. Ya başka vampirler gelirse. Yatağa atlayıp, dizlerimi kendime çekerek etrafıma bakmaya başladım. Çok korkuyorum. Bacaklarıma yeni kavuşmuşken, kanımdan olmak istemiyorum. Sahi ben neden evimden ayrıldım ki. Eğer aptal hayallere kanmayıp, okyanusumda kalsaydım bunlar başıma gelmezdi.

Carl'ın anlatımından...

Sinirle Amanda'nın odasına yürüdüm ve kapıyı tıklatmadan açtım. Odaya yürürken Amanda büyü kitabını okuyordu. "Dean nasıl izinsiz odama girebildi?" dedim önüne dikilerek.

"Nasıl yani?" dedi anlamayarak.

"Dean izin istemeden odama girmiş. Karen söyledi." derken Amanda derin bir nefes aldı. "Carl benden de güçlü büyücüler var biliyorsun. Demek ki büyü yaptırmış kendine ve rahatça girip, çıkabiliyor." dedi sıkıntıyla.

Ben ne yapacağım şimdi. Tek korumam o odamdı ama artık o da yok. "Başka bir büyü yapamaz mısın?" dedim çaresizce. "Var ama..." diyip düşünmeye başladı bende "Ama ne?" diye sordum sabırsızca.

"Odanın sahibi deniz kızı olabilir. Ama sen bile odaya girerken izin istemelisin. Onun gibi biri daha olmadığından odaya izinsiz giremez kimse." derken içim rahatlamıştı.

Derin bir nefes alıp "O zaman gidip yapalım şu işi!" dedim. Birlikte yürüyerek odaya gittik. Kapıyı açıp içeri girdiğimizde, Karen'in yatağımda oturduğunu gördüm. Bizi görünce hemen ayağa kalktı.

Amanda ona büyüyü anlattı, o da kabul etti. Yüzünde rahatladığını belirten bir gülümseme vardı. Demek ki o da Dean'dan hoşnut değil. Bu iyi bir şey. Ona aşık olmasını istemem.

O sarışın kırmızı gözlü, soluk tenli çok yakışıklı bir erkek. Bende onun aksine siyah saçlı,solgun tenli biriyim. Yarı insan olduğumdan gözlerim koyu kahverengi. Ama sinirlenince ve vampir güçlerimi kullanınca kırmızıya dönüyor.

Ben gerçek bir vampir değilim. O yüzden tahtı hak etmiyorum. Ayrıca bana sürekli bir piçmişim gibi davranıyorlar. Hepsi annemin insan olduğundan. Babam anneme aşık olmuş ama beni doğurduktan sonra babamla evlendi. İkinci eşiydi. Bir gün odasında ölü bulunana kadar. Birisi kanının son damlasına kadar içmişti ve hala kimin yaptığı belli değildi. Babam bulabilirdi ama onun kanının kokusunu kimseden almadı.

Belkide kraliçe yapmıştır. Babamın anneme olan sevgisini hep kıskanıyordu ve fırsat buldukça annemi aşağılıyordu. Bu hayatta kimseye güvenmemeyi öğrendim. Çünkü hepsi sahteler...

Bunları düşünürken kapı tıklandı. Baktığımda bir hizmetçiydi. Kapıyı açtığımda "Efendim, Kral sizi ve eşinizi yemek salonunda bekliyor." dedi. Bende başımı salladım hemen.

Hizmetçi kapıdan ayrılınca kapıyı kapadım. Çok garip biz normalde yemek yemezdik. Benim yemeğim hep odama geliyordu. Şimdi bu samimiyet nereden çıktı böyle. Belki de Karen için.

"Karen diğer elbiselerden birini giyin. Üstündeki kirlenmiş." derken üstüne bakmaya başladı. Tamam kirlenmedi sadece kokusu elbisesine sinmiş. "Ama hiç kirlenmiş yeri yok?" dedi.

"Sadece değiştir!" dedim ve camdan dışarı bakmaya başladım. Bir kaç dakika uğraştıktan sonra "Değiştirdim." dedi. Yüzümü döndüğümde bana gülümsüyordu. Boynu açık kalmıştı. Vampirlere açık büfe gibi yemek sunuyordu resmen. Diğer elbiseyi alıp "Bu daha iyi. Onu değiştir hiç yakışmadı." dedim. Bana mızmızlanarak "Off tamam!" dedi sıkıldığını fazlasıyla belli ederek

Ben yeniden yüzümü cama döndüm. Saraya bir at arabası yaklaşıyordu. Kim ki bu saatte gelen diye düşünürken arabanın kapıları hizmetçiler tarafından açıldı ve üvey ablamın geldiğini gördüm. En korktuğum kişi de gelmiş bulunmakta...

Vampir ve Deniz KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin