~12 BÖLÜM~

21.4K 1.6K 140
                                    

Keyifli okumalar...

Karen'in anlatımından...

"...............Ama şimdi yine ölüm görüyorum. Carl'a ve sana yardım etmek istiyoruz ama ölümü engelleyemeyiz. Bu hayatımızın bir parçası. Sen yaşayacaksın deniz kızı ama Carl için aynısını söyleyemem. Sadece onun için değil. Sarayda olan tüm vampirlerin ölümünü görüyorum....."

Duyduklarım karşısında resmen şoka girmiştim. Carl'ın ölme tehlikesi olması içimden bir şeyler alıp götürdü sanki, kalbim acıdı bir an. Ona değer mi veriyordum? Belkide onu seviyordum? Ama bu olamaz! Sadece bir minnet duygusu benimki. Hem bacaklarımın hemde kuyruğumun olmasını sağladı. Ona bir şey olsun istemem. İzinde vermem!

"Nasıl?" Diyebildim sadece.

"Ben gördüklerimi söyledim Deniz Kızı. Benden bu kadar." Elsa ayağa kalkacağı sırada Karen onu durdurdu ve merakla,
"Ne yani hiç bir şey yapmayacak mısın?" Elsa ona bakarak, "Elimden geleni yapacağıma emin olabilirsin." Dedi ve mutfaktan çıktı. Anında Carl içeri girdi. Karen kendini toplayıp ona baktı.

"Ne konuştunuz?" Sorusuna ne cevap vereceğimi bilemedim ve ne diyeceğimi düşünmeye başladım.

"Hiç öyle bir şeyler anlattı gitti benimde pek bir şey anladığım söylenemez. Onu boşver de bugün ne yapacağız?" Diye geçiştirmeye çalıştım.

"Bugün hiç bir şey yapamayız küçük balık-" onun sözünü keserek omzuna vurdum ve "Hey! Bana küçük balık demeyi kes! Ve neden hiç bir şey yapamıyoruz?" Cidden çok sinir bozucu. Bana gülerek cevap verdi.

"Tabi ki sana küçük balık demeyi keserim küçük balık! Ve bugün hiç bir şey yapamayız çünkü akşam taç takma töreni var." Son cümleyi söylerken gülümsemesi solmuş ve gözlerini devirmişti.

"Hadi ya? Bunun güzel bir şey olması gerekmiyor mu? Neden üzgünsün?"

"Üzgün değilim. Sadece bu görevi istemiyorum."

"Peki, niye bunu onlara söylemiyorsun?"

"Krala mı? Ah güldürme beni. Kim kralı kararından vazgeçirebilir ki? O çok sevdiği karısı bile vazgeçirememişken."

"Onlardan nefret mi ediyorsun?"

"Bu bir soru mu? Onlardan ölesiye nefret ediyorum!" Çok sinirlenmişti bu konuyu açtığıma pişman olmuştum.

"I-ıı hadi odamıza gidelim o zaman." Odamıza dediğimde bi garip olmuştum ve kızarmıştım ama o sinirli halini bırakıp sırıtmaya başlamıştı. Sanırım o bu durumdan gayet memnun. Ben hemen yüzümü gizlemek için hızla mutfaktan çıktım. O da hızla önüme geçti ben ona şaşkınlıkla bakarken o hala sırıtıyordu. Gözlerimi ondan kaçırıp o hariç her yere bakmaya başladım ama o eliyle çenemden tutup ona bakmaya zorladı.

"Kızardın mı sen?"

"A-aa n-ne a-alaka canım ne kızarması?" Of lanet olsun kekelemiştim. Ah sinir! Bu beni daha fazla kızartırken o bana doğru yaklaştı elini hala çenemden çekmemişti. Bir eli çenemdeyken diğerini belime koyup beni kendine çekti ve dudaklarımı öpmeye başladı. Bu sefer ona karşı koymadım öpmesine izin verdim. Kalbim maratona çıkmışcasına hızlı atıyordu. Kollarımı boynuna dolayıp ona biraz daha sokuldum.

Carl yavaşça geri çekildi ama ellerini belimden çekmedi bende kollarımı boynundan çekmedim. Bana şaşkınca bakıyordu sanırım karşılık vermeyeceğimi düşünmüştü. Gerçi bende öyle düşünmüştüm ama neyse. Ben daha bi kızarırken yüzümü göğsüne gömdüm. Kulaklarımı onun erkeksi kıkırtısı doldururken istemeden bende sessizce kıkırdadım.

"Hadi bakalım odaya küçük balık?"

"Hı hı." Uykum gelmişti. O da bunu anlamış olacak ki beni anında kucağına aldı bende yüzümü boynuna gömüp ona sarıldım. Hızla odaya çıktı ve beni yatağa bıraktı kendide yanıma yatıp bana sarıldı. Bende kedi gibi ona daha çok sokuldum. Onu seviyordum bunu onu öptüğümde anlamıştım. Ona bir şey olmasına asla izin vermem artık...

O uyurken biraz onu izledim ve yanına uzandım. Bir kaç dakika sonra ayağa kalktım. O cadıyı bulmalıydım. O bir yolun bulacağını söylemişti.

Sessiz adımlarla odadan çıktım ve boş koridorda nereye yürüyeceğimi bilmeden ilerledim.

Birinin beni tutup odaya hızla sokmasıyla,yere düştüm. Karanlık bir odaydı. Önümde duran gölgeyle kafamı kaldırdım. Dean'ı görünce bir an korktum ama sakinleşmeliydim.

"Yalnız başına bu saray senin için tehlikeli. Nereye gidiyorsun?"diye sordu merakla,ellerini göğüs hizasında birleştirirken.

Kendimi toparlayıp ayağa kalktım ve "Amanda'yı arıyordum. Odasının yerini bilmediğimden yolumu kaybettim galiba."dedim.

"Amanda aşağı katta. Ama maalesef dışarı güneşli olduğundan dışarı çıkamam ben." dedi. İyi çıkma zaten. Sana ihtiyacım bile yok benim.

"Anlıyorum. Ben gidiyorum o zaman." dedim ve kapıya doğru yürüdüm. Kapını açmak isterken beni durdurdu ve yüzüme bakmaya başladı.

Bense sinirle ona bakıp kapıyı hızla açtım ve çıktım. Çıktığım gibi,arkamdan kapı kapanmıştı. Pislik herif ya. Onu görünce içimde bir ürperme oluyor.

Sinirli adımlarla aşağı kata inmiştim. Burada bir kaç kadın vardı. Birin durdurup Amanda'nın yerini sordum ve bana yolu gösterdi.

Kapıyı tıklattığımda içeriden 'gir' sesi geldi. Bende içeri girip Amanda ve benimle sabah konuşan cadıya doğru yaklaştım.

Üzgün bakışlarla "Acaba bir yolunu buldunuz mu?"dedim. İçimden bulmaları için dua ediyordum.

Amanda cevap verdi "Evet bulduk ama çok zor olacak bu"

Vampir ve Deniz KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin