5| VAHA

50.1K 2.8K 771
                                    

5 VAHA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



5 VAHA


İnsanları tanımak hiç zor değildir. Köşesinden, ucundan, bucağından bir şekilde tanımak... Biri yemeğine ilk olarak her zaman en iştah açıcı tarafından başlıyorsa o kişi sabırsızdır. Bir kişi gün aşımlarında içtiği sigara sayısını düzenle koruyorsa o kontrolcüdür. Bir kimsenin satrançta ki hamleleri taşları yemekten ziyade şahı kısa yoldan mat etmeye odaklı ise zekidir. Bir adam tıraş olurken parmaklarının arasındaki usturanın ilk hedefi kolay ulaşılabildiği kıllar ise o kaygısızdır. Anatomide türümüzün adı insandı, yöntemlerimiz ise karakter özelliklerimizi oluşturuyordu.

Soğukkanlı olmak benim bir özelliğimdi. Zayıf irade ise Zafer'in. Vücuduna zarar veren alışkanlıklarından kurtulamıyordu. Murat anlayışlıydı. Gözlerinin içine bakar ve oraya dokunurdu. Belki de bu yüzden hareketleri yavaştı. Zeynep'in aksine fevri değildi. Ufuk'ta fevriydi. Feyza kinciydi. Çocukluk zamanlarından beri uğradığı haksızlıkları bir kağıda yazsa hayatını konu alan bir ansiklopedi oluşturabilirdi. İsa dününü hatırlamıyordu. Dününü hatırlamayan insanların bugünü için asla planları olmazdı. Tayfun karma tatları seviyordu. Karışıktı. Mehmet'in köşesinde bucağında hep defterleri olurdu. Unutmaktan ve kaçırmaktan bir şeyleri nefret ederdi. Çiçekleri severdi ve gündüzleri... Çalışmayı ve aydınlıkta kalmayı severdi. Osman baba her birimizin doğum gününü hatırlardı. Tamirhaneye gelen arabaların sorununu on dakikadan kısa bir sürede çözerdi. Karakterlerimiz yöntemlerimizdi.

Yağmur damlaları camı durmadan dövüyordu. Çıkan ses salonun sessizliğinin içinde bir orkestra parçası kadar etkili ve güçlüydü. Salonlarında boydan boya duvarı kaplayan camdan dışarıyı izliyordum. Yanı başımda İsa bir şeyler anlatıyordu fakat ben, benliğimde büyük bir heyecanla baş ederken onunla ilgilenemezdim. Gözlerim damlaların dövdüğü camı ve duvarda antika bir saatin yelkovanını izliyordu. Belki de benim yöntemim buydu. Ceviz ağacından yapılma masanın üzerine düzgün bir şekilde konumlandırılmış zarfın dışında bulunduğum odanın her köşesinde gözlerimi oyalıyordum. Murat masada tam karşımda oturuyordu. En az benim kadar heyecanlı ve tetikteydi. Bir yanımda Mehmet diğer yanımda ise Zafer vardı.

"Bir şeyler içmemekte kararlı mısın?" diye sordu Murat.

Masada tek bir bardak yoktu. Bardaklar, sohbetler ve keyifli zamanlar içindi. Keyifli değildim. Soğukkanlılığımın son demlerindeydim. Dudaklarımı oynatabildiğimde konuştum. "Kesinlikle."

"Burada ne için bulunduğumuzu biliyoruz." diye konuştu Murat. Ela gözleri zarfın üzerindeydi. "Fazla uzatmak istemiyorum. Gelişen durumdan herkes bir şekilde haberdar. Bu zarfın içinden çıkacak olan sonuç için ufak bir tereddüdüm dahi yok. Zaten bu Gezgin içindi." Oturduğum sandalyede rahatlamak için sırtımı geri yasladım ve masanın altında dizimin üzerinde serdiğim parmaklarımı sektirmeye başladım. Murat ortamızdaki zarfı masada Tayfun'a doğru sürükledi. "Benim için sen üstlenir misin?" diye sordu sıcak bir gülümsemeyle.

NOVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin