Bu bölümde birazcık cinsellik var,bilginiz olsun -.-
Ha bide vote/yorum sayısı çok az ve ben hikaye beğenilmiyor gibi bi hisse kapılıyorum.Elinizden geldiği kadar yorum yapıp,vote verirseniz cidden çok mutlu olurum..Neyse fazla uzatmayayım.İyi okumalar xx
8.Bölüm
Size son durumumdan bahsediyim.Hastalığımı öğrendikten yana 9 hafta geçti.Gittikçe her şey kötüleşiyor.Tedaviyi reddettim.Doktorlar tedavi olmam için ikna etmeye çalışıyorlar ama son günlerimi hastanede geçirmek istemiyorum.Ailem ve arkadaşlarım bu konuda anlayışlı görünmeye çalışıyorlar ama Justin bunun bir intihar olduğunu düşünüyor.Bense ne kadar kaldığını bilmediğim günlerimi değerlendirmek istiyorum.Nefes almakta zorlanıyorum bazen nefes almak için ekstra oksijen almam gerekiyor.Ve 34 bedene düştüm.Ne kadar güzel değil mi?
Hayır inanın bana hiç güzel değil.Bazen aynaya geçiyorum ve içimden ‘’Justin beni bu halimle nasıl sevecek?’’ diyorum.Aniden içimi bi korku kaplıyor.Sonra o geliyor yanıma bana dokunuyor,gözlerime bakıyor.Aşkla.Hissedebiliyorum....
‘’Sarhoş olma kısmını hallettik sırada ne var?’’ dedi kafasını bana çevirip.
‘’Biz neyi istersek’’gülümsedim
‘’Seni bi yerlere götürebilir miyim?’’
Kafamı salladım.Zaten hep bir yerlere gidiyorduk.
‘’Nereye?’’ dedim meraklı gözükmeye çalışarak.
‘’Miami’’
Kafamı sallladım onaylarcasına sonra gülerek dudağımı ısırdım.
Listemdekilerin bi kısmını orada da gerçekleştirebilirdim.
Yolculuğun çoğunu uyuyarak geçirmiştim. (Tamam kabul ediyorum hepsini) Uyandığımda Justin başını yana çevirmiş bana bakıyordu.Yanımdaki pencereden baktığımda her şey minicik görünüyordu. Hostes inişe geçtiğimiz yerlerimizden ayrılmamız gerektiğini falan filan duyurdu. First class uçmuştuk ama diğerinden pek bi farkı yoktu sadece koltuklar deriydi ve hostesler yalakalık yapıyordu. –Bana değil tabiki Justine- bense sadece bakıyordum.Hatta Justin’i bi hostesini kalçalarına bakarken yakaladığımda da sadece bakmıştım. Neyse uçaktan indik,Justin takım elbiseli bi adamdan arabanın anahtarını aldı ve otele sürdü.
Vay canına! Daha önce dünyada böyle bir yer olduğunu bilmiyordum.Yani tabiki Miami’yi biliyordum ama hiç böyle canlandırmamıştım.Odanın büyük bölümü palmiyeler ve deniz manzarasını gösteriyordu.Kendimi denizle bakışan yatağa attım.Yorulduğumu fark ettim.Gerçi artık hep yorgundum.Ve böyle yaşamaya alışmıştım.Yine de burda bir şeyler yapmak için yeterli enerjimin olduğunu hissediyordum.Yanımda dünyada yanında olmaktan en çok zevk aldığım kişi vardı.Oda yanıma doğru uzandı ve kafasını bana doğru çevirdi. ‘’Mutlu musun?’’ dedi kaşlarını kaldırarak.
‘’Şaka mı yapıyorsun? Nasıl mutsuz olabilirim?’’ dedim elimle yanağını okşarken.
’’Bunu seviyorsun değil mi Bieber?’’
‘’Neyi?’’ Yana doğruldu.Eliyle başına destek yaptı.
‘’İnsanları mutlu etmeyi’’ Gözlerinin içine bakıyordum.
Gülümsedi.’’Evet,ama en çok seni’’ Ani bir hamleyle üzerime çıktı.Başım iki elinin arasındaydı.Ve beni öpmeye başladı.Ağzımda sıcaklık hissettiğimde gözlerimiz yine buluştu.Sanırm listedeki bir maddeye daha çizik çekmenin vaktiydi. Elini belime sardı ve vücudumu kendininkine yaklaştırdı.Benim bir elim tişörtünün altından göğsü ve karnı arasında gidip geliyor diğer elimde saçlarında dolanıyordu.Hastalığımdan beri ilk defa kendimi hasta değilmiş gibi hissettim.İlk defa normal biriymişim gibi hissettim.Justinse bir yandan tişörtümü sıyırıyor,diğer yandan eliyle başımı tutup beni öpmeye devap ediyordu.Dudaklarımız ayrıldığında elleriyle tişörtümü ve şortumu çıkardı.O sırada bende onun tişörtüyle zaten neredeyse düşecek olan pantolununu çıkartıyordum.Sonunda sadece iç çamaşırlarımla oda siyah boxerıyla kalmıştı.İyiki mor saten iç çamaşırlarımı giymiştim.Bu arada bunları yapmak için çok efor harcamış ve nefes nefese kalmıştım.Derin bi nefes aldım.Sonra boynumda nefesini hissettim.Boynumu emmeye başladı.Bense hazırlıksız yakalanmıştım.Ağzımdan küçük bi uğultu çıktı.Dudakları boynumdan iki göğsümün arasına kaydı.Sonra başını kaldırdı.Ve yüzünü benimkinin hizasına getirdi.’’Korkuyor musun?’’ alt dudağını emdi. Kafamı iki yana salladım.’’Söz veriyorum nazik olacağım aşkım’’ dedi.’’Biliyorum’’ diye fısıldadım gülümsemeye çalışarak.Açıkcası endişeliydim.Birazda gergin.Ama onun sözünde duracağını biliyordum.Çünkü öpüşürken bile beni incitmemeye çalışıyordu.Elimi boyuna doladım ve dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım.
‘’Ahhhh...’’
‘’Acıttım mı?’’
‘’Hayır’’
Yalan söylemiştim.
İlk başta biraz acıtsada zamanla alışıyordum.Her seferi bir diğerinden daha iyiydi.Ağzımdan inlemeler çıkıyordu.Justinse yüzüme bakıp gülüyordu.Bunun hoşuna gittiğini biliyordum.Hareketleri hızlandığında dudaklarımı ısırdım.Ben ellerimle yorganı sıkarken oda başını boynuma yasladı ve hareketlerini hızlandırdı. Vücudumla savaşıyordum.Artık ona ben değil damarlarımda dolaşan zevk hükmediyordu.Bedenim onunkinin altında zevk içinde titrerken insanların seksi neden bu kadar abarttıklarını anladım.Diğerleri için bu ne ifade ediyordu bilmiyorum ama bu kesinlikle özeldi.Aşık olduğun insanla paylaştığın özel bir şey.Ve o yine en sevdiği şeyi yapıyordu.Beni mutlu ediyordu.
İçimde bi sıcaklık hissettim.Ve bu hoşuma gitmişti.Nefes nefeseydik.Alnıma öpücük kondurdu ve yanıma uzandı.Bense gözlerimi kapayıp nefesimi kontrol altına almaya çalışıyordum.Daha sonra banyoya gitmek için kalkmaya yeltendim ama Justin kolumdan tuttu. ‘’Nereye gidiyorsun?’’ endişelenmiş gibi görünüyordu.Hoşuma gitmediğini falan düşünmüştü heralde.Sırıttım.’’Geceyi burda geçiremem kimse görmeden burdan çıkmam gerek.Külodumu gördün mü?’’ diyerek arıyormuş gibi yaptım. ‘’ Çok komik.Cidden.’’ dedi gözlerini kısarak. ‘’Banyoya gidiyorum,gelcek misin?’’ güldüm. ‘’Sahi mi? Tabiki gelirim.Daha önce hiç banyoda şey ya-‘’ sözünü kestim. ‘’Kapa çeneni şapşal,hiç bir yere gelmiyorsun’’ dedim ve banyonun kapısını kapattım.Sıcak suyun altında gözlerimi kapadım. Ondan,bana hissettirdiklerinden başka hiçbir şeyi düşünemiyordum.
***
Sabah uyandığımızda ilk işim çarşafları çıkarıp kirliliğe atmak oldu.İnsanların –yani otel görevlilerin- özel hayatımdan haberdar olmalarını istemiyordum.Gerek yoktu da zaten.Justinse ellerini birleştirmiş ve cama dayanmış bir şekilde pis pis sırıtarak bana bakıyordu.
‘’Biliyorsun onları kaldırmana gerek yok.Birazdan görevli gelir ve-‘’
‘’Ah gerçekten mi? Dedim sert bir bakış atarak. ‘’İşime karışma Bieber.’’
Teslim olmuş gibi ellerini havaya kaldırdı.’’Peki tamam,kafana göre takıl’’ gülmeyi hala kesmemişti.İşim bittiğinde çiçekli şort üstüne salaş bi bluz, ayağımada dolgu topuk sandaletlerimi giydim.Ve kahvaltı için dışarı çıktık.
‘’Hoşuna gitti mi?’’
Tabağımdan bir lokma daha alıp yanıtladım. ‘’Evet,çok lezziz.’’
‘’Ondan bahsetmediğimi biliyorsun Nel.’’ Sinsice gülümsedi.Bense kızardığımı hissedebilyordum.Hayır,hayır! Kesinlikle kızardığıma emindim.
‘’Ah,bu konuyu cidden burda mı konuşacağız?’’ dedim fısıldayarak.
‘’Sen sadece cevap ver’’ gözlerini bana dikti.
‘’Evet allahın cezası,hoşuma gitti.Şimdi kapa çeneni.’’
Ve bütün kahvaltı boyunca sırıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unexpected. (Ara Verildi)
AléatoireBir tarafta dünyaca ünlü pop yıldızı... Diğer tarafta yeni kimliğiyle hergün hayalini kurduğu Amerika'ya gelen genç bir kız... Tesadüfen karşılaşan ve kısa sürede çok yakın arkadaş olan iki genç, zaman geçtikçe hiç 'beklenmeyen' olaylarla karşıl...