Namjoon Hyung hepimizi toparlayıp bir şeyler konuşmak istediğini söyledi. Eskiden yaptığımız gibi. Sorunlarımızı anlatalım, gülelim, eğlenelim. Salonda herkes yuvarlak oluşturup oturduğunda sonradan gelip Yoongi Hyung ve Namjoon Hyung'un arasına oturdum. Yoongi Hyung elini omzuma atıp sıktı. Gülümsedim. Taehyung garip sesler çıkararak bağırdı. "ĞOOA JİMİN GÜLÜMSEDİ,OH TANRIM KUTSANDIK" yüzüm eski haline dönerken kaşlarımı çatarak ona baktım. Hemen yanında sen otururken pek mümkün olmadı tabi. Hala dengemi bozan en önemli etken sensin. Yüzüm yumuşadı, gözlerim başka yöne baktı. Kimseden ses çıkmayınca Namjoon Hyung şirkette kırdığı masadan bahsetti. Hoseok Hyung ve Taehyung da konuşmaya başlayınca kahkahaların yükselmesi çok sürmemişti. Kalbimi ısıtan görüntüyü doya doya izliyordum. Gözlerin kısılıp, tavşan dişlerin ortaya çıkarken gülümsemem suratımda yerini alıyor. Ağlayarak ortamı bozmak istemediğim için göz yaşlarımı tutuyorum.
Benim olmayacağın aklıma geliyor ve gülümsemem kayboluyor. Sonra gözlerin benimkilerle buluşuyor. Acımı hissetmeni diliyorum. Beni çekip kurtarmanı. Ama sen gözlerini kaçırıyorsun. Yoongi Hyung hala omzumda olan elini sıkıyor. Bacaklarımı toparlayıp karnıma çekiyorum. Kollarımı etrafına dolayıp bu hoş ortamdan keyif almayı deniyorum.
En büyük destekçim Yoongi Hyung'du. Arada omuzumu sıkarak beni yokluyordu. Ya da sadece refleks olarak yapıyordu.
Sandığım kadar umursamaz değildir belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Day by day/p.j.m✓
FanfictionSuratın bu kadar yakınken gözlerimi senden nasıl alırım, kokun bu kadar dibimdeyken nasıl içime çekmeden durabilirim, vücudun bir adım ötemdeyken içime dolup taşan sarılma isteğini nasıl engelleyebilirim. Jungkook.. Ben senden nasıl vazgeçebilirim? ...