Ali;
Arkadan gelen korna sesiyle bu korkunç hayalden normal hayata döndüm. Sonra arabayı ne biçim kullandığımı fark ettim. Gördüğüm hayali düşündüm de, fazla korkunçtu. Umarım ben gelmeden bir delilik yapmaz. İkisini birden kaybedemezdim. Şebnem'in verdiği adrese gelmiştim. Arabadan inip koşarak kapısına geldim ve vurmaya başladım.
- Baba!
Ses yoktu.
- Baba bak içeri olduğunu biliyorum aç şu kapıyı.
Yine ses yoktu. Artık sinirlerim tepeme çıkmıştı. Kapıyı yumruklamaya başladım.
- BABA AÇ ŞU KAPIYI!!!!
Ses tonum giderek artıyordu. Depo baya geniş olduğu için arkası gözükmüyordu. O yüzden kaçıp kaçamadıklarını göremiyordum. Etrafa bakınıp sert bir şeyler aradım. Demir gibi. Aklıma arabamda duran levye geldi. Koşarak arabamın yanına gidip kilidini açtım ve koltuğun altında duran levyeyi alıp deponun kapısına geri döndüm. Levyeyi kapının arasına sıkıştırıp çektim. Işe yaradı ve kapı açıldı. Hızla içeri girdim ama....
- Allah kahretsin!
Kaçırmıştım. Resmen kaçırmıştım. Depodan çıkıp etrafa bakındım. kullanılmayan bir yoldan gitmeye karar verdim. Hemen arabaya binip sürmeye başladım. Yol, deponun arkasından dolanıp ormanın içine doğru yol alıyordu. Yolda bir süre ilerledim. Önüme bir yol ayrımı çıktı. En dönemeçli yolu seçtim. Babam kesin o yoldan giderdi. Direksiyonu sola kırıp sürmeye devam ettim. Fakat etraf bir anda kentleşmeye başlamış ve orman yolundan otobana çıkmıştım. Şebnem'i aramaya karar verdim. Bir kaç çalıştan sonra açtı.
- Alo Şebo.
Şeb: Efendim.
- Sana verdiğim numaraya tekrar bakar mısın?
Şeb: Tamam bir dakika.
Telefon kulağımda Şebnem'i bekliyorum. Dakikalar geçti ama ses yok.
- Aloo!
Şeb: Ali ya...
- N'oldu?
Şeb: Telefondan sinyal alamıyorum.
- Tabi ya! Tamam ya sorun yok. Görüşürüz.
Arabayı kullanırken ilk kavşaktan sola döndüm ve Marina'ya sürmeye başladım. Levent'i orda tutmazdı ama belki kendisini orda bulurdum.
***
Trafik falan filan derken üç saatte oraya vardım. Arabadan inip tekneye bindim. Tüm odalara tek tek baktım. Sonunda sadece bir oda kalmıştı. İçimde nedenini bilmediğim bir gerginlik oluştu. En son 'aman nolacak canım' diyerek kapıyı açtım ve içeri girdim. Burada da yoktu. Tam odadan çıkacağım sırada gözüme bir şey takıldı ve çıkmaktan vazgeçtim. 1997? Güneş hanım?
Bu odada yıl yıl Güneş hanımın tabloları vardı. Ne anlama geliyordu peki? Resimleri incelerken omzuma dokunan bir elle hızla arkamı döndüm.
- Baba!Selin;
Doruk hala gitmemişti. Doğrusu bu biraz sinirlerimi bozuyordu. O bana yürümeye çalışırken ben de Ali'ye ulaşmaya çalışıyorum.
- Ya Savaş!
Savaş: Efendim?
- Ben Ali'ye ulaşamıyorum
Savaş: Eee?
- Başına bir şey gelmiş olmasın?
Savaş: Bir şey olmaz. O korur kendini.
- (sessizce) Kemerle dayak yediği adamdan mı kendini koruyabilecek?...
Savaş: Efendim?
- Yok bir şey!!
Nazlı: Ya Selin anlıyorum tek başına gittiği için öfkelisin, ama öfkeni bu insanlardan çıkaramazsın!
- Tamam ya!
Nazlı: Selinn!
- Özür dilerim.Ali;
Ben yerde acıyla kıvranırken babam kemerini beline taktı ve odadan çıktı. Ayağa kalkmaya çalıştım. Kendimi zorlayarak ayağa kalkıp hemen bir yere oturdum. Gömleğimin düğmelerini açmaya başladım. Sırtım acıdan kavruluyordu. Bu halde hastaneye dahi gidemezdim. Ama tekneden bir an önce çıkmam gerekiyordu. Düğmeleri tekrar ilikleyip ayağa kalktım ve hemen tekneden inip arabama bindim. Sonra hızla hastaneye gittim. Eğer yanımda Selin olsaydı böyle olmazdı. Her neyse!
Kısa sürede hastaneye vardım. İçeri girdim. Hemen koşarak Selin geldi yanıma.
Selin: Anneni normal odaya aldılar. Sen? İyi misin?
Yaralarımdan dolayı kötü görünüyordum tabi.
- İyiyim iyiyim.
Selin: Vallaha pek de iyi gibi görünmüyorsun.
- Yani. Yorgunum biraz.
Selin: Istersen eve gidelim dinlen biraz.
Doğrusu hayır diyemezdim.
Selin: Tamam. Anlaşıldı. Yürü gidiyoruz.
Koluma girip dışarı doğru sürüklemeye başladı. Kapıdan çıkınca arabanın kilidini açtım. Selin yan koltuğa bindi. Bende arabaya binip arkaya yaslandığım zaman ağzımdan minik bir inilti kaçtı. Henüz tazeydi izler.
Selin: İyi misin?
- İyiyim sorup durma!
Arabayı çalıştırıp eve doğru sürdüm. Kısa sürede vardık. Selin benle odama kadar çıktı. Ben direk kendimi yatağa attım. Selin de yanıma yattı.
Selin: Uyuyana kadar kalabilir miyim?
- Emin misin?
Selin: Evet.
- Iyi kal.
Sırtımı ona döndüm.
Selin: Böyle olmamız, çok canımı acıtıyor.
Benim de.
- Selin.
Selin: Efendim.
- Sarılırsan geçer.
Selin: ?
- Diyorum ki. Yine sarılsan. Yüzüme bakmadan. Yaralarımı sar. Çünkü benim buna çok ihtiyacım var.Selin;
Ne diyordu bu böyle? Heyecandan kalbim duracaktı.
- Peki.
Yatakta doğruldu. Tıpkı o günkü gibi. Gömleğinin düğmelerini açtı. Sonra gömleğini çıkardı. Tazeydi. Tekrar yanıma yattı. Üzerindeki kan kurumuştu, ama belliydi. Çok...çok tazeydi.
- Bugün mü yaptı bunları?
Ali: Şşş.
Yaralarını incelemeye başladım.
Ali: Senden nefret edemiyorum biliyor musun?
Sadece dinliyordum.
Ali: Bana ne yaparsan yap ben senden nefret edemiyorum.
Bir an duraksadı.
Ali: Yaralıyım. Yaramı sarmana muhtacım. Çünkü senden başkası bu yaraları saramıyor. Aşk böyle bir şey işte. Yanıyorsan, yanındakini de yakıyorsun.
Yaralarına sarılıp başımı boynuna yasladım.
- Ne çok istemiştim, boynunun kokusunda uyumayı.
*****
Sabah kalktığımda Ali'nin sol göğsünde uyandım. Gözlerimi açmadan orada öylece durup kalp atışlarını dinlemeye başladım.Ali;
Onun kokusuyla uyandım sabah. Çok masum uyuyordu göğsümde. Ellerim saçlarına gitti. Tam okşayacaktım, vazgeçtim. Ona dokunmaya dahi kıyamıyordum. Başını yukarı kaldırıp koca gözlerle bana baktı.
Selin: Günaydın.
Sonra kocaman gülümsedi.
Ali: Gülüşünde huzur buluyorum.
Yanakları kızardı ve başını aynı yere geri koydu.
Selin: Bir sabah böyle uyanacağım hiç aklıma gelmemişti.
Bir anda aklıma teknedeki olay geldi.
- Selin.
Selin: Hıh.
- Şey kalkabilir miyim?
Selin: Tabii de nereye?
- Çok önemli bir işim vardı onu unutmuşum ben 1-2 saate gelirim.
Yatağın ucundaki komidinde duran gömleği çabucak giyip odadan çıktım. Arabaya binip Marina'ya sürdüm. Yarım saate varmıştım. Tekneye binip arka odaya doğru yer alırken Melisa'nın ve babamın sesini duymam buna engel oldu.
Haluk: Güneş'e bunu yapmakla çok büyük hata ettim, anne.
- Melisa?...Bölüm Sonu
Arkadaşlarrr!! Sonunda yb yazdım jdhskdn. Hikayenin okunma sayısı çok iyi ama vote ve yorumlar çok az. Lütfen beğenin. Bir saniyenizi alır en fazla. Neyse umarım beğenmişsinizdir. Ha bu arada. Hikayemde henüz Haluk'un kızların babası olduğu gerçeği ortaya çıkmadı. Neyse öptüm canımlar ♥♥