Ali;
- Çık odamdan...
Selin bana boş gözlerle bakarken tekrarladım.
- Çık dedim!
Korkarak nefret dolu gözlerle odamdan dışarı çıktı. O sırada telefonum çaldı. Arayan Savaş'tı.
-Alo kuzen?
Savaş: Alo! Ali, annen!
- N'oldu anneme?!
Savaş: Uyandı! Annen uyandı.
-Ne! Tamam tamam kapat hemen geliyorum kapat!
Kıyafetlerle yatıyor olduğum için direkt kalkıp ayakkabılarımı ve ceketimi giydim. Hemen koşar adımlarla odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladım.
Rana: Ali nereye böyle?
Selin: Ali!
Onları takmayıp yola devam ettim. Kapıdan çıkınca onlar da çıktı.
Selin: Ali nereye!
- Annem!!
Selin: N'oldu annene!
Son soruya cevap vermeden arabaya bindim ve arabayı son hızla sürmeye başladım. Bir süre sonra onların da arkamdan geldiğini fark ettim. O kadar hızlıydım ki aramızdaki fark giderek açıldı ve kısa sürede onlardan önce hastaneye vardım. Koşarak içeri girdim.
Savaş: Ali!
- Annem! Görmek istiyorum onu!
D: Hastanın yakınları?
-Ben! Ben oğluyum! Durumu nasıl?
D: Hastanın durumu gayet iyi. Yalnız başka bir hasar olup olmadığını anlamak için bir kaç test yapacağız. Kalanları da zaman gösterir.
- P-pe-peki gö-görebilir miyim?
D: Tabii.
- Saolun.
Hemen içeri girdim.
- Anne!
Yanına gittim. Uyuduğu süre boyunca yaptığım şeyi yaparak elini öptüm.
- Gitmediğin için çok teşekkür ederim.
Sev(ilay): Siz?
- ?
Sev: Kusura bakma. Ama ben seni tanımıyorum.
- A-anne ne demek t-tanımıyorum?
Sev: Üzgünüm, ama tanımıyorum.
- Olsun. Tanıma. Sen iyisin ya, tanımasan da olur. Ben senin oğlunum.
Sev: Hm. Oğlum..
- Neyse. Bunları sonra konuşuruz. Boşver sen. İyi misin?
Sev: İyiyim oğlum iyiyim.
O sırada içeri doktor girdi.
D: Hastayı fazla yormayalım.
- İyi de ben daha anneme doyamadım ki.
D: Akşam refakatçi olarak kalınca iyi bir hasret giderirsiniz.
- Peki.
Annemi öpüp dışarı çıktım.
Selin: Ali.
Savaş: Geçmiş olsun kardeşim.
- Saol kardeşim.
Sıkı sıkı sarıldım. Sonra doktorla konuşmaya başladım.
- Şey annem hiç bir şey hatırlamıyor.
D: Evet. Bunu biz de az önce fark ettik. Hafıza kaybı yaşıyor.
- Geçici mi?
D: Bilemiyoruz. Bunu bize zaman gösterecek.
- Ne yani kalıcı da olabilir mi?
D: Maalesef.
- Öyleyse bunu ona kimin yaptığını da hatırlamıyor.
D: Büyük ihtimalle evet.
- Allah kahretsin ya!!
Savaş: Ali bir sakin ol Ali!
- Her şeyi geçtim, Levent'de ortalarda yok, babam da!Haluk;
Levent elleri kolları bağlı şekilde bakarken konuşmaya başladım.
- Hadi yine iyisin. Karın uyanmış. Ama biri uyanamadı.
Etrafında dolanmaya başladım.
- Sen benden oğlumu aldın, bende karının karnındaki bebeği.
Ağlamaya başladı.
- Kes be zırlamayı! Kıssasa kıssas! Şimdik! Ölümün için erkenmiş. Biraz daha sürün.
Levent: Sen pislik adi herifin tekisin!
- Teşekkürler.Ali;
Annemi normal odaya aldılar. Ben de Levent'i arayıp duruyorum. Aynı anda da kendi kendime konuşup duruyorum.
- Adamın çocuğu öldü, umurunda değil!
Savaş: Ali sakin ol Ali!
- Ya neyine sakin olayım ya! Sakin olmalık bir durum mu var?!
Savaş: Belki bir işi vardır.
- Karısından daha mühim nasıl bir işi olabilir acaba!?!?!?!?
O sırada Doruk geldi.
Doruk: Ali. Geçmiş olsun. Yeni öğrendim.
- Hı saol.
Arkamı döndüm. Bana uzattığı eli havada kaldı. Ama havada kalan elini Selin sıktı. Yanağını mı öptü o?
Selin: Hoşgeldin.
Doruk: Biraz gergin bir zamanda geldim sanırım.
Selin: Eve-
- Yo hiç de gergin bir anda gelmedin. Tam da zamanında geldin canım. A-a ne demek.
Selin: Kusura bakma Ali bu aralar gergin biraz.
- Hmm ne demezsin.
Levent'i bir kere daha aradım. Çaldı...çaldı...çaldı...
Al işte! Yine açmadı!
- Yok ya ben burada böyle duramayacağım! Bu adamı bulmaya gidiyorum!
Nazlı: Ali nereye gidiyorsun? Savaş bir şey yap!
Savaş: Ali bir dur!
- Duramam kardeşim duramam.
Doruk: Yapabileceğim bir şey varsa ben yardımcı olayım.
- Yok kardeşim yok. Işine bak! Ben çıkıyorum. Bişey olursa bana haber verirsiniz.
Savaş: Ali!
Umurumda değildi. Onların uyarılarına aldırış etmeden çıkıp arabaya bindim. Arabayı sürerken aynı zamanda telefonumu çıkarıp rehberimden bir numarayı aramaya başladım. Bir kaç çalışta açtı.
- Alo. Sana bir numara versem bana nerede olduğunu söyleyebilir misin? Tamam veriyorum numarayı 05** *** ****. Bana konum atarsın. Tamam. Hadi görüşürüz.
Oyalanıp dururken telefonum çaldı. - Alo. Sıkıntı mı var?
Şebnem: Evet. Hemde büyük bir sıkıntı.
- N'oldu?
Şebnem: Telefon Şile'de bir yol kenarında duruyor. Muhtemelen atılmış.
- Yaa. Peki başka bir numara versem.
Şebnem: Peki tamam. Söyle.
- 05** *** ****
Şebnem: Tamam. Beş dakika sürer. Hadi kapat.
Kapattım. Bir kaç dakika sonra gelen konumla birlikte yönümü değiştirdim. Bu adam ne işler karıştırıyor. Uzak olduğu için gelmem uzun sürdü. Geldiğim yer depo gibi bir yerdi. Arabadan inip depoya ilerlerken gelen silah sesi ile olduğum yerde kala kaldım.
- Olamaz!Bölüm Sonu
Umarım beğenmişsinizdir. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Okuyun, okutturun kqjejqkw. Hadi öptüm canımlar ♥