5.Bölüm/ Kurban

228 25 2
                                    


IYI OKUMALAR♡

Siyahlı çocuk beni kendii gibi siyah bir porsche'ye bindirmeye çalışıyordu.
Bir süre sonra kendime geldiğimde kollarımı tutan ellerinden kurtuldum.

" Napıyosun sen be?" dedim sinirle siyahlı çocuğa.
Sürekli böyle hitap ediyorum çünkü herşeyiyle siyah olan ona bu lakaptan başka yakışan başka bir şey bulamamıştım.

"Böyle mi teşekkür ediyosun?"diyen çocuğa dönüp
"Beni o serserilerden kurtardığın için teşekkür ederim. Sana minnettarım. Bundan sonrasını ben hallederim." dedim ve karşımdaki çocuğu yok sayarak yürümeye başladım.

Az önce arabaya bindirmeye bindirmeye çalıştığı için biraz sinirlenmiştim ama sonuçta hayatımı kurtarmıştı.
On dakika önceki yaşananlar aklıma geldiğinde tekrar miğdemin bulanmasına sebeb olmuşt.
O çocuk olmasaydı olabilecekleri düşünmek bile istemiyordum.

Kolumu kavrayan parmaklar yüzünden üç adımdan öte gidememiştim.

"Beni sakın zorlama. Ya uslu bir kız gibi arabaya bin yada saçından sürükleyerek götürüm."

Eee yuhh amaa!

Çocuğa yüz verdik astarını istiyo.

"Şimdi düş önüme ufaklık" ne ne dedi o bana ufaklık mı dedi?

" Bırak be kolumu dağ başımı burası öküz herif canımı acıtıyorsun. Beni kurtardın diye seninle geliceğimi mi sanıyorsun?" diye çemkirdim.
Kolumdaki acı gittikçe artıyordu kendimi kurtarma çabalarım ise sonuçsuz kalıyordu.

"Sanmıyorum ufaklık. Eminim. Yürü şimdi." dediğinde sinir sayım gittikçe artıyordu.

"Sen kimsin be hangi hakla bana emir veriyosun seni tanımıyorum bile ne diye seninle gelecekmişim. Uzak dur benden."diye bağırdım belki biri duyar ümidiyle.
Ama etrafımızdan çıt çıkmıyordu.
Tabii akıllı bir insanın bu saatte çıkmaz bir sokakta ne işi olurdu ki...

"Bağırmayı kes artık Miray. Canını yakmaktan zevk alırım inan ki. Şimdi bin şu arabaya güzellikle."
Tehtidiyle birlikte beni peşinden sürükledi.
Ayaklarımın direnişi, kolumun acısı derken tüm bu duygu yoğunluğuna rağmen neden hiç korkmuyordum.

" Aptal herif bırak beni." diye ciyaklamaya başladım bu seferde.

Arabanın kapısını başıyla geçmemi işaret ettiğinde tabiki de sözünü dinlemiycektim.

"Sen bilirsin" diyip saçımdan sürükledi ve kapısını açtığı ön koltuğa attı beni.
Kollarım saçım derken o öküz yüzünden her yerim ağrımaya başlamıştı.

" yol boyunca çeneni kapalı tut ufaklık. Konuşmak,ağlamak,sızlanmak senin için hiç iyi olmaz emin ol."

" Bana ufaklık demeyi kes hayvan herif. Nereye götürüyorsun beni, başını nasıl bir belaya soktuğunun farkında mısın?" diye tehtit ettim ama tüm çabam boşunaydı.

Korkusu olan biri gibi durmuyordu. Zaten korksaydı beni zorla kaçırmaya kalkmazdı dimi.

" sana çeneni kapalı tut demedim mi ben?"

" yemin ederim kimseye tek kelime etmem ne olur bırak beni gideyim."
Birden bana döndü. Ateş saçan gözlerini gözlerime dikti.
Sessizlikle birlikte karmaşa vardı bakışlarında.

Sayi neredeydim ben, ne diyecektim?
Ateş rengi gözlerini gözlerime sabitlediğinde tükürüğümü bile yutamaz hale gelmiştim.

O nasıl bakıştır vicdansız!








Bölümler hakkındaki görüşlerinizi belirtirseniz çok sevinirim:)))

VOTE VE YORUM♤

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin