24.Bölüm/Hesap Vakti

151 16 1
                                    




Selam canlarim beklettiğim için özür dilerim:))

VOTE VE YORUM yapmayı unutmayın lütfen emeğe sayg:)))







IYI OKUMALAR

Yıllarca beni boynu bükük bırakan tüm arkadaşlarıma imrenerek bakmami sağlayan adam şimdi tam karşımdaydi. Onca yıldır uzaklarda olmasına o kadar çok alışmıştim ki şimdi canlı kanlı karşımda görmek öfkemin daha da çok artmasına neden oluyordu. Yüzünü görmek sesini duymak varlığını hissetmek istemiyordum.

Yıllardır bir kez bile görmediği kızını kaçırıp bu izbe yere tıkan adam benim babam olamazdı. Bir insan nasıl kızını böyle koşullara laik gorebilirdi. Yıllardır eğer bir gün karşılaşırsak nasıl hesap sorarım ne söylerim diye kelimesi kelimesine kafamda kurardım. Ama hiç bir hayalimde böylesi bir karşılaşma yoktu. Sorucagim sorular tek tek zihnimden uçup gitmişti adeta. Ne hesap soracak hal ne de konuşacak derman vardı vücudum da.

Geçmiş karşıma hasret gidermekten bahsediyordu bir de...
Annemin onun yüzünden ağladığı her gece için ona daha çok nefret biledigim adam, daha doğmadan beni ve annemi terk edip giden, yıllardır bir defa bile yüzünü gormedigim sadece fotoğrafını gördüğüm adam bana hasret gidermekten bahsediyordu.

Yıllarca bir kez bile arayip sorma zahmetinde bulunmayan adam Aras beni kaçırdığı an ortaya çıkmıştı ama neden? Madem umurunda değilim kaçırılmama ve Arasın bana yapacaklarına ne diye bu kadar takmıştı. Yaptığı igrencliklerin duyulmasından mi korkmustu. Verdiği bu anlamsiz tepkiler bu yüzden miydi? Anlamıyorum. Lanet olsun ki artık hiç bir şey anlayamıyorum.

Yıllar sonra ansızın karşıma çıkmasının sebebini bir türlü bulamıyorum. Beynim artık olanların hiç birine anlam veremiyordu. Saniyeler mi geçmişti, dakikalar mı, saatler mi bilmiyorum. Yaşadığım şok karşısında kendimi bir türlü toparlayamiyordum. Bin bir türlü duygu bedenimi ele geçirmiş ne yapacağımı bilemezken o karşıma oturmuş pişkin pişkin gülüyordu.

"Otursana kızım"

Kızım mı? Tanrı aşkına bu adamın derdi neydi? Daha doğmadan kabullenmedigi ve ve çekip gittiği yıllarca kızının varlığından bile haberi olmadan yaşadığı yetmezmiş gibi hangi hakla kızım diyebiliyordu bana?

"Sakın bana kızım deme! Sakın!"

"Seni anlıyorum küçüğüm ama sakin olmalısın. Her şeyi konuşucaz."

Onunla konuşmak isteyen de kim? Sesini duymaya yüzünü görmeye tahammülüm yokken oturup bir de onunla konuşacak miydim?
Tabi ki de HAYIR!

"Seninle konuşacak hiç bir şeyim yok benim lanet herif"

"Çok ayıp ama tatlım annen sana böyle mi öğret..."

"Sakın! Sakın annemin adını ağzına alma bir daha duydun mu beni iğrenç herif?"

Tanrım ben bu dünyaya bu adamla sinanamak için mi geldim. Utanmadan annemin adını ağzına alıyordu birde. Hangi cürretle sen annemi yargilayabiliyorsun be? Sen annemin tırnaği olmazsın ulan. Hastalandıgim da, ilk düştüğüm de, ilk kavgam da, okula başlarken.. her şeyim de annem vardı yanımda. Ya o ? Hangi anım da yanimdaydi annemi bu şekilde yargilayabiliyordu.

"benimle düzgün konuş kızım canını yakmak istemiyorum."

Daha ne kadar canımı yakabilirdi acaba. Daha kaç kor dusurebilirdi yüreğime...
Her öğrendiğim gerçekle yerle bir olurken yaşayacağım fiziksel acılar mi canımı yakacaktı. Keşke tüm vücudumu daglasalardı da bu yaşadıklarımın hiç biri gerçek olmasaydı.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin