Sabahın erken saatlerinde kalkmıştım. Uykum olmadığı için hazırlanıp sahilde biraz yürüdüm daha sonra okula gitmeye karar verdim. Okula gitiğimde kimse gelmemişti. Kafamı sıraya koyup biraz dinlenmeye karar verdim aradan beş on dakika geçmeden sınıfın kapısı açıldı, merakla kafamı kaldırdığımda gereksiz bir arkadaşın olduğunu gördüm ve geri kafamı sıraya koydum dinlenmeye devam etim yine yeniden kapı açıldı gelen oydu evet gelen deniz' di. Ona karşı birşeyler hissetiğimi hala kimseye söylememiştim söylemeyi de düşünmüyordum, çünkü onunda beni sevip sevmediği hakında birşey bilmiyordum. Sırasına gidip oturduktan hemen sonra hocanın geldiğini fark ettim. Ders matematikti ve oldukça sıkıcı geçiyordu. Tam zamanında zil çaldı ve yanıma en yakın arkadaşım öykü geldi biraz konuştuktan sonra zil çaldı ve hoca derse geldi. Dersi biraz dinledikten sonra arkamı döndüm ve döner dönmez Deniz'le göz göze geldik kalbim yerinden çıkıcak gibi atmaya başladı. 'Onu sevdiğimi ona nasıl diyecektim bu konu da hiç bir fikrim yoktu ama yinede yani şu anlık ona söylemeye gerek yok. Ama ben ona hergün daha çok bağlanıyorum ve daha çok benimsiyorum. Gerçekten de hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek. Onu da benim hakkımda ne düşündüğünü bilmeyi o kadar çok isterim ki bunu için hayatımı bile verebilirim'. Onu sevmeye hep devam edicem ben içimden böyle düşünürken bir ses geldi ve irkildim ama kimseye beli etmemeye çalıştım gelen ses zil sesi olmalıydı lanet ders çok şükür ki bitmişti. Öykü'nün beni çağırmasıyla kantine inmemiz bir oldu. Öğle yemeklerini alıp boş masa aramaya başladık sadece onun yanı boştu oda en yakın arkadaşı Berk 'le beraber oturuyordu öykü berkle iyi anlaştığı için Berk bizi masalarına çağırdı. Ben de öykü yüzünden gitmeye karar verdim. Öykü'yle Yan yana oturduk ve yemeklerimizi yemeye başladık tabi ben yemeğimi yemekte çok zorluk çektim çünkü deniz' le beraber aynı masada yemek yemek benim için Mars'ta yemek yemek gibi birşeydi yani imkansız birşeydi. Neyseki yemeklerini yiyip kalktılar bizde öykü'yle beraber kaldık ben nerdeyse açlıktan ölecektim hemen yemeğime gömüldüm ve tam tabaktan kafamı kaldırdım karşımda deniz bana bakıyor hemen ağzımı sildim ve önüme bakmaya başladım. Telefonunu unuttuğu için telefonunu almaya gelmişti. Telefonunu aldıktan sonra sırıtarak bana baktı ve arkasını dönüp giti. Gerçekten şu anda yerin dibine girmekten başka birşey yapmak istemiyorum. Yemeğimizi yedikten sonra sınıfa çıktık biraz daha oturduktan sonra ders zili çaldı .Dersin ne olduğunu bilmiyordum. Hoca gelene kadar bizim sınıftakiler saçmalık yapmaya başladılar sıraların üzerinde zıplayıp ordan oraya atlıyorlardı. Kapı açıldı ve gelen Almanca hocasıydı. Sıranın üstündekiler hemen yerine geçtiler ve hoca yoklama almaya başladı. Yoklama aldıktan sonra bazılarının yerini değiştirdi. Bana da " kumsal sen de Denizin yanına geç" demesiyle ben kızarmaya başladım ve istemsizce haraket edemedim. Hoca bana " kumsal sana diyorum beni duymuyormusun" demesiyle irkildim ve hemen ayağa kalktım. Denizin yanına oturdum ve şu anda kıp kırmızı olduğumun farkındaydım bunu ne kadar beli etmek istemesem de tenimin açık olması yüzünden anlaşılıyor olması beni daha da heyecanlandırmıştı. Bir ses duydum ve kafamı yana çevirdiğimde